KITIJ Cemil Biçer
Türkiye Cumhuriyeti devleti, siyasal, kültürel ve ekonomik mirasını devraldığı Osmanlı devletini de sayarsak 1316 yıllık yaşamının en kritik dönemini yaşamaktadır.
Ölür mü? Sanmıyorum.
Genelde ağırlıklı olarak sömürge ve yarı sömürge ülkelerde görülen bu malarya sıtması hastalığı, yüksek vücut ateşi, titreme ve sanrı (halüsilasyon) nöbetleri ile kendini gösterir ve steril bir ortamda, her türlü sorunlardan azade ihtimamlı bir bakımla iyileşir ama toplumsal yapıda ömür boyu arazları kalır.
Yukarıda azı şaka, çoğu ciddi bir analitik girizgah yapmaya çalıştım.
Evet dostlar, Türkiye gerçekten hastadır! 17.nci yüzyılda yakalandığı bu emperyalist illet maalesef yeniden nüksetmiştir.
Ölür mü? Sanmıyorum!
Ancak, uzun ve yoksulluk içinde bir nekahat dönemi geçireceğini söyleyebilirim.
Ben tıp doktoru değilim, akademik eğitimim ve doktorluğum “beşeri ve ekonomik coğrafya bilim dalı üzerinedir, tıbbi tanılarıma güven duymamanızı anlarım ama kariyer alanımdaki tespitlerimden kuşku duyarsanız IQ’nuz hakkında (?) şaibe yaratmış olursunuz. :-).
Ekonomimizin temel dinamikleri sayılan kurum ve kuruluşların Varlık Fonu adı altında şaibeli, istismara açık, ne idüğü belirsiz bir kuruma devredilmesi gerçekten enine boyuna tartışılmalı ve olayın gerçekleşmesi için toplumsal bir mutabakat aranmalıydı.
Toplumda bugün için bıraktığı tümü ile bir “Gümrükten Mal Kaçırma” operasyonu izlenimidir.
Bir kez daha hatırlatmak istiyorum bu Varlık Fonu hakkındaki düşüncelerimi.
“Varlık Fonu: Düyun-u Umumiye’nin günümüzdeki post modern versiyonudur; onun yaptığı işleri yapacaktır. Kolay toplanan devlet gelirlerine el koyacaktır.
Varlık Fonu uygulaması, bütçesi fazla veren zengin ülkelerin, refahın geleceğe taşınması için uyguladığı bir girişimdir.
Türkiye’de tam tersi bir amaç için uygulamaya sokulmuştur. Belli ki, refah değil borç ve yoksulluk geleceğe taşıyacaktır.
Devlet varlıklarının elde kalanları, yeni borç alabilmek ve ayakta kalmak için kullanılacaktır. Varlık Fonu’nun amacı; “dış kaynak temin etmek” ve “büyük ölçekli yatırımlara kaynak sağlamak” olarak açıklanmıştır.
Bu açıklama, parasız kalmanın ve borç bulamamanın itirafı niteliğindedir.