YILBAŞI ve NOEL NEFRETİ

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Her yılın son haftasında, Türkiye’de belli bir kesimde, bir Noel nefreti yaşanır.
Haksızlık, hukuksuzluk, hırsızlık had safhadayken, çocuk ve kadın cinayetleri tam gaz yol alırken susan bu kesim, konu yılbaşı olunca esip gürler.
Ülkenin ve dünyanın bütün sorunlarını bir kenara bırakıp “yılbaşı kutlaması günah mı değil mi?” konusunu tartışmak… “Her boyayı boyadık fıstıki yeşili kaldı” derler ya tam da öyle.
Noel, Hristiyanların her yıl 25 Aralık’ta Hz. İsa’nın doğumunu kutladıkları tarih. Yılbaşı ise 31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gecede yeni yılın gelişinin kutlanması amacıyla yapılan eğlence iken, bizde, yıllar boyu yılbaşı ile Noel’in aynı şey olduğu konusunda insanlar ikna edilmeye çalışılmış.
Son yıllarda ikisinin aynı şey olmadığı bir miktar anlaşılınca bu kez de yılbaşı gecesi için “Mekke’nin fethi” akıllara gelmiş. Yılbaşında fetihle meşgul olmak…

HER ALANDA YOZLAŞMA
Yılbaşı kutlaması bir kültürel yozlaşma mı?
Ülkede yaşanan yozlaşmalara karşı kör ve sağır olan; hırsızlıklara, yolsuzluklara, hukuksuzluklara sesini çıkarmayan, çocuk ve kadın tecavüzlerine tepki vermeyen kesim, konu yılbaşı olunca tavır ortaya koyuyor, esip gürlüyor.

TECAVÜZ, HIRSIZLIK HANGİ KÜLTÜRÜN ÜRÜNÜ?
“Yılbaşı kutlamasını Hristiyanlığın bir kültürü sayıp karşı çıkanlara; tecavüz, hırsızlık, yolsuzluğun hangi kültürün ürünü olduğunu sormak gerekmez mi?”
“Batı’yı suçlayanlar, onların geliştirdikleri her şeyi tepe tepe kullanmakta beis görmüyorlar. Onlar yeni yıl yaklaşırken Noel tatilinde ne yapacaklarını, nereye gideceklerini planlarken, bizler yeni yılda enflasyonun, yeni vergilerin, yeni zamların hayatımızı nasıl ezeceğini konuşuyoruz.”
Bilmem ki yeni gelen yılı umutlarla, iyi dileklerle kutlamanın bir dinin yaşam tarzıyla ne alakası olabilir?

PEKİ, NOEL KUTLAYAN ÜLKELERE SIĞINMAK NEYİN NESİ?
Sosyal medyada dolaşan şu ifadelere ne demeli:
Müslüman, Noel kutlamaz ama Noel kutlayan ülkelere sığınır, huzur içinde yaşamak için.
Müslüman; Noel kutlamaz ama Noel kutlayan ülkelerden adalet dilenir.
Noel kutlayan ülkelerden kredi alır.
Noel kutlayan ülkelere para yatırır, servet taşır.
Noel kutlayan ülkelerden teknoloji ve araç-gereç alır.
Noel kutlayan ülkelerde çocuklarını okutur!
Müslüman Noel kutlamaz ama çocukları istismar edene, kadınlara zulüm ve şiddet uygulayana, kul hakkı yiyene, devlet malını talan edene ses çıkarmaz.
“Tamam, Müslüman Noel kutlamaz!” Peki, Müslüman yalan söyler mi, haksızlık, hırsızlık yapar mı?

“NOEL KİLİSENİN DE DİNİN DE ÜSTÜNDE BİR ŞEY”
Prof. Dr. Savaş Genç’in şu tespitleri kayda değer:

Noel, kilisenin de dinin de üstünde bir şey… Kilise zayıflamış durumda ama Noel ruhu çok diri bir şekilde duruyor. Bir yılın bitmesi, insanların geniş sofralarda bir araya gelmesi, hediyeleşmesi, birbirlerinin hatırını sorması, evlerini ışıklarla süslemesi, çocuklara hediyeler alması… Bunların hepsi çok güzel davranışlar değil mi?
Bir Noel nefreti var doğuda… Noel’i aktif bir şekilde yaşamayan Avrupalılar da var ama çıkıp Noel’e küfretmiyorlar.
Hz. İsa’ya Müslümanlar da inanıyor… Benim kafamı çatlatan soru şu, bu nefret neden, bu insanların yaptığında nefret edecek ne görebiliyorsunuz? Kendi aralarında, ışıklara bezenmiş Noel ruhuyla kısmen ruhlarını dindiriyorlar. Hristiyan olup olmamakla alakalı bir şey değil bu… Bunun dine girmeyle dinden çıkmayla alakası olmadığı gibi Noel baba ve Noel figürleri üstünden oluşturulan bu nefreti anlamakta güçlük çekiyorum.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI GÖREVİNİ YAPIYOR MU?
Acaba bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı cuma hutbelerinde gereğini yapıyor mu, yoksa ateşe körükle mi gidiyor?

KAHROLSUN BU KÖR ve SAĞIR DÜŞÜNCE
“Kahrolsun Noel, kahrolsun yılbaşı!” Derken hırsızlık, haksızlık, çocuk ve kadın cinayetleri karşısında susup dilini yutan, vicdanını karartan bir kesimden Müslümanlık adına, ahlak adına, kültür adına, insanlık adına kim ne bekleyebilir?
Olmaz olsun böylesi kör ve sağır bir anlayış!

İNSANLIK ORTAK PAYDASINDA BULUŞMAK
Ötekileştiren değil birleştiren Müslüman anlayışı, dünya barışına büyük katkı sağlayacaktır.
Din, dil, mezhep anlayışıyla ayrıştıran Müslüman anlayışıyla değil!
Siyasi söylemlerden, ezberlerden kurtulup din, dil ve renk farkı gözetmeden insanlık paydasında buluşmak, barış içinde yaşamak temennisiyle.