ZAMAN, ENERJİ VE GÜÇ KAYBEDİYORUZ

YEMUZ Nevzat Tarakçı
12.06.2013

Perişan, dağınık ve karmakarışık bir 21 Mayıs’ı daha geride bıraktık.

Hani, bu 21 Mayıs’ın önemi tartışılamazdı?

Hani, büyük katılımlarla anma programları yapılacak, Samsun ve İstanbul’da yoğun kalabalıklarla etkili mesajlar verilecekti?

Oldu mu sizce?

Programlar amacına ulaştı mı?

GENÇLERİ BU KÜLTÜRDEN SOĞUTURSAK…

Ne kadar garip, 21 Mayıs gibi bir gün, iç hesaplaşmalara malzeme yapılıyor.

Çoğu zaman söylemler savruk, bakışlar şaşı…

Ortam darmadağınık: ben, ben, ben…

Genç Nart’lar, Güzel Setenay’lar şaşkın.

İlgisiz gençler belki bu yüzden hevessiz.

Siz de izlemişsinizdir sosyal medyada bazı dernek başkanlarıyla gençlerin hoş olmayan tartışmalarını.

Esip gürlüyor sayın başkan “Siz Samsun’a nasıl gelmezsiniz?” diye.

“Benim otobüsle Samsun’a gelmeyenler Çerkes olamaz!” diyor.

Gençler bu suçlamayı kabul etmiyor, haklı olarak bu söyleme şiddetle karşı çıkıyor.

Ne verdik ki gençlere, ne istiyoruz gençlerden?

O da yetmiyor sorguluyoruz.

Hatta onları kültürden soğutuyoruz.

Böyle mi olmalı üslup?

Gençlerle iletişim böyle mi kurulmalı?

PROGRAM DİYE SEFİLLİK SERGİLEYEN BAŞKANLAR

21 Mayıs’a bir başka açıdan bakmaya ne dersiniz?

Mesela bir bakın 21 kişiyle kocaman salonun bir köşesinde sefillik sergileyenlere!

Bir bakın, partililerin ve basının huzurunda kem- küm eden, komik ifadelerle Çerkes toplumunun tarihini anlatmaya kalkanlara!

İnanın içler acısı.

NEDİR BU PERİŞANLIK?

Sayın başkan, adama sorarlar “Nedir bu perişanlık?” diye?

Sorarlar, “Hani gençlik, nerede dil kursları, nerede, Adigece tiyatrolar, Adigece bilgi yarışmalarına ne oldu?” diye.

Sahi ne oldu faaliyetlere, nerede Nart’lar, nerede Setenay’lar?

Hani şenlik, hani festival?

Sayın Başkan, yılsonu faaliyet raporuna gurur ve iftiharla şunu yazabilirsin:         “Ben ve ekibim, 21 Mayıs’ta 21 kişiyle Samsun’a gittik, hatta bu bir avuç genci zor ikna ettik, daha ne yapalım ki!”

Biz de zoru başardığınız için yürekten kutlarız sizi.

Hatta bütün Türkiye Çerkes’leri gurur duyar sizinle, alkışlar sizi.

Başkan, farkında mısın bu kültür eriyor, bu dil yok oluyor.

Farkında mısın bu programsız, bu heyecansız temponuzla bu kültür ve bu toplum zaman, enerji ve güç kaybediyor.

Siz ne kadar rahat, ne kadar dertsizsiniz, kutluyorum sizi.

Çok merak ediyorum yıllık çalışma programınızı.

“O da ne?” demiyorsunuz değil mi?

Olmuyor başkan olmuyor, inan olmuyor.

Başkan, farkında mısın derneğinde ne var ne yok?

Derneğinde başta gençler yok.

Folklor çalışması yok.

Tiyatro çalışması yok.

Adigece dil dersi yok.

Seminerler yok.

Şenlik yok, festival yok.

Ne var Allah aşkına peki?

Oldu mu şimdi?

Yakıştı mı kocaman derneğe?

Öyle ya, derdi olan üzülür, ideali olan yorulur.

Boş ver sayın başkan sen boş ver.

Kültürü boş ver, dili boş ver, gençliği, geleceği boş ver.

Sen keyfine bak!

Toplumun seninle gurur duyuyor!

YAZIK ETMEDİNİZ Mİ KENDİNİZE VE TOPLUMUNUZA?

İdeal, ümit ve tarih bilincinden yoksun, kırık, dökük, perişan ifadelerle 21 Mayıs’ta atalarını andığını sanan sayın başkan!

21 Mayıs’ı genç Nart’ların, güzel  Setenay’ların kültürel bilinçlenme günü kabul edip seviyeli programlarla zihinlere seslenmek, yüreklerde yer etmek yerine bir avuç insanla salonda komedi sergileyen sevgili başkan,

Üslup ve içerikten yoksun programla davetlilerin yüzünü kızartan sayın başkan,

Neydi o basına da yansıyan perişan ifadelerle örülü konuşmanız?

Neydi o programın içeriği?

Siz hiç mi 21 Mayıs programı görmediniz?

Allah aşkına program süresince veya program sonrasında hiç mi yüreğiniz sızlamadı?

O program dediğiniz komediyi seyrederken hiç mi kahrolmadınız?

Neden programa ilk defa katılan misafirleri bom boş salonla karşıladınız?

Neden bilmediğiniz, inanmadığınız işleri yaparsınız?

Son bir soru: Siz hiç mi tarih okumadınız, bu toplumu, bu kültürü bu kadar mı tanıyorsunuz?

Peki siz, hangi bilgi, hangi yürekle başkanlığa aday oldunuz?

Yazık etmediniz mi kendinize ve toplumunuza?

Yazık!

SAYIN BAŞKANLAR ÖZÜR BORÇLUSUNUZ

Büyük festivaller yaparak Kafkasya ve Türkiye’deki kardeşleri buluşturan,

Adigece dil kursları açıp yüzlerce gence Adigece okuma yazma ve konuşma imkânı sunan,

Tıklım tıklım salonlarda programlar yapan,

Genç üniversitelilere eğitim bursu imkânı sağlayan hizmet insanı başarılı başkanlar, özür borçlusunuz, özür dileyin bu başkanlardan.

Sizler neden hizmet kalitesini yükselttiniz?

Neden çıtayı yükseklere taşıdınız, bin kere özür dileyin!

Siz ey duyarlı Çerkesler,

“Bu toplum, bu kültür, bu duyarsız yöneticilerle  zaman, güç ve enerji kaybediyor!” derlerse gülün geçin.

Değil mi ki derneklerde koyu sohbet ve demli çay var.

Afiyetle için!

“Ya kültür, ya toplum?” derlerse yine gülün, bir daha gülün.

Gülmek bize yakışıyor.