ZİHNİ IRKÇILIKTAN ARINDIRMAK

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Durmadan, dinlenmeden ırkını sayıklayanların yanında, zihnini ırkçılıktan, benlikten ayıklayanlar da var.
Aslında insanlar içinde bir insan olabilmek, büyük erdem!
Çerkes olmak, Kürt olmak, Ermeni, Yahudi olmak bir kaderse kaderle öğünmek doğru olmasa gerek.
Övünecekse insan ancak tercihleriyle, emekleriyle övünmeli.

BÜYÜK HASTALIK
“Irkçılık, farklı bir ırk veya etnik kökene sahip oldukları için diğer insanlara yönelik önyargı, ayrımcılık veya düşmanlıktır.”
“Irkçılık, genel hatlarıyla incelendiğinde kendi kanını taşıyan, aynı dili konuşan, aynı soydan gelenlerin başka soylardan gelenleri aşağılaması olarak algılanır.”
“Irkçılık, genel olarak çeşitli insan ırkları arasındaki biyolojik farklılıkların ve doğal sebeplerle bir ırkın (çoğunlukla kendi ırkının) diğerlerinden üstün olduğuna ve diğerlerine hükmetmeye hakkı olduğuna duyulan inanç veya bu değerleri kabul eden doktrindir.”
Kendini farklı, ırkını en üstün görme arzusu, çok masum bir arzu gibi görünse de bu hastalıklı düşünce, insanlığın başına pek çok büyük felaket açmıştır.

NAZİ ALMANYASI
“II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya’sı ırkçı politikaları nedeniyle Holokost sürecinde milyonlarca kişiyi öldürdü. Aynı zamanda Nazilerin Sovyet savaş esirlerine işledikleri suçlar da bu kapsamda gerçekleşti.”
Sahi sizce ırkçı ve ayrıştırıcı Çerkes sayısı fazla mı?
Dünyanın merkezine Çerkesliği, onun da sıfır noktasına kendisini koyanımız çok mu?
“Irkımı, kültürümü çok seviyorum. Aynı zamanda dünyadaki gelmiş geçmiş bütün ırklara, farklı kültürlere saygı duyuyorum. Kültürümün dışındaki kültürlerin gelişmesi, yaşanması zenginleştirir dünyamızı.” Diyebilmek, kalp, gönül ve zihin zenginliği değil mi?
Biz yetişkinlerden geçtik ama gençler bu konuda duyarlı yetişmeli.
Kimi gençler, ırkçılık ve benlik girdabında bocalarken; noktalarda, virgüllerde boğulurken, bazı gençler de gerçek milliyetçilik ekseninde, bütün insanlığı kucaklayabiliyor.

GENÇLER ÇOK DUYARLI OLMALI
Gençler bu konuda da duyarlı olmalı: Etrafını gören, çağa uyanan, açısı geniş gençler…
Ailesine, çevresine, milletine hitap etmenin ilerisinde insanlığa hitap edebilecek bir mantığa sahip, mangal yürekli gençler…
İyiye, güzele dair çok şeyin buğulandığı günümüz dünyasında ümit ışığı olabilen gençler…
Her gün kendini, ırkını sayıklayan değil, zihnini ırkçılıktan, benlikten ayıklayan gençler…
Gerçek gönül sahibi, din, dil, ırk, cinsiyet, ayırt etmez.
Değil mi ki onlar da insandır!
Bütün yürekler eşittir.
Bütün insanlık eşit olmalı.
Hiçbir Çerkes ırkçı, ayrıştırıcı olmamalı!

“HEPSİ FARKLI HEPSİ EŞİT”
2004’te Avrupa konseyinin davetlisi olarak, “İnsan Hakları ve Demokratikleşme Konusunda Türkiye ile Ortak Girişim Projesi” kapsamında, Strasbourg ve Kopenhag’da bir çalışma programına katılmıştım.
Kahramanmaraş Kafkas Kültür Derneği başkanı sıfatıyla, bir yönüyle de Kafkas STK’larını temsilen katıldığım bu programdan ciddi manada istifade ettiğimi söyleyebilirim.
Bu program aynı zamanda, Türkiye ile Avrupa Konseyi’nin demokrasi ve insan hakları ile ilgili ilk grup çalışmasıydı. 
Strasbourg’ta, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi” ile birlikte “Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi” ve “Parlamentolar Meclisi” gezilmiş, bu kurumların çalışma alanları ve faaliyetleri hakkında geniş bilgilendirme yapılmıştı.
Kopenhag’da ise “Danimarka Dışişleri Bakanlığı” nın yanında, “Kopenhag İnsan Hakları Enstitüsü”,
“Polis Koleji” ve” İşkence Görenlerin Rehabilite Merkezi”nde temas ve incelemelerde bulunmuştuk.
Temaslar sırasında duyduğum “insan hakları, soykırım, sürgün, tehcir, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, ırkçılıkla mücadele…” gibi her sözcük, beni alıp çok uzaklara, 1800’lere, 1864’lere götürmüş, şimdi izahı mümkün olmayan karmakarışık duygular yaşatmıştı.
Program süresince hep İnsana verilen değer, insanın yaşama hakkı, özgürlük ve bağımsızlık, renk, dil ve din farkı gözetmeme, konuları gündemdeydi.
Sunumlarda ağırlıklı olarak: ifade özgürlüğünün önemi, tolerans kültürünün nasıl yaratılacağı, medeniyetler arası diyalogun sanıldığından da önemli olduğu, ırkçılık ve hoşgörüsüzlükle savaşım, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, ayrımcılığın önlenmesi konuları işlenmiş, soru ve cevaplarla konular detaylandırılmıştı.

RUSYA ÖRNEĞİ
“İnsan Hakları Komiserliği” nin çalışma programında şu ifadelerin altını çizmiş, Rusya Federasyonu’nun insan hakları ve özgürlükler konusundaki tutumunun, Dünyanın çok değişik ülkelerinde dağınık halde yaşayan Kafkas toplumu için hayati önem taşıdığını vurgulamıştım.
Zira RF içinde yer alan değişik cumhuriyetlerde yaşayan çok sayıda kardeşimizin ve akrabalarımızın olduğunu, Türkiye’de yaşayan 7 milyona yakın Kafkas kökenli Türk vatandaşının huzurunun bu noktalara bağlı olduğunu belirtmiştim.

KÖTÜLÜKLERLE SAVAŞANLAR
Dünyamızda her şeye rağmen kötülerle, kötülüklerle savaşanlar var.
Biz inansak da inanmasak da var!
Peki, biz bu işin neresindeyiz?
Aşkla başlayan insan sevgisi, sudaki halkalar misali genişleyerek bütün insanlığı kucaklasın.
Her gün kendini, ırkını sayıklayan değil, zihnini ırkçılıktan, benlikten ayıklayan bireylerden oluşan bir toplum özlemiyle.