1. GÜN

Gubsege Grubu olarak buluşma yerimiz Kayseri Otogarı oldu.

İlk giden ben oldum ve heyecan ile ( bazılarını sadece resimlerde gördüğüm) arkadaşlarımı beklemeye başladım. Otobüsler her yanaştığında kalbim hızla çarpıyordu. Öyle ya; ya beklediğim gibi olmazsa, ya aksilik çıkarsa derken dünya tatlısı bu arkadaşları, otobüsten inen bir çok insan arasından gözlerindeki o sıcak ışıltı ile tanıdım. Henüz tanışalı yarım saat olmamıştı ki, inanılmaz bir enerji, sevgi ve heyecanla sohbet ediyor, ortak yanlarımızın ne kadar çok olduğuna kahkahalar eşliğinde seviniyorduk.

Hıdeuğ Hakan Ceylan arkadaşımızın ince daveti ile ablası Dilek hanımın kahvaltı sofrasında bulduk kendimizi. Sanki evin yıllardır en yakın dostları bir araya gelmiş gibi her iki tarafta sevgi doluydu. ( Dilek hanıma o güzel kahvaltıdan dolayı teşekkür ediyoruz. Yumurtayı çok güzel yapmıştı, baharatlar farklıydı. Ne kullandı acaba? :))

Nihayet, saat 14:00 gibi hareket etmek üzere araçlarımıza yöneldik. Mızıka sesi eşliğinde oldukça keyifli, sanki gelin almaya gidiyor gibi yola çıktık. Yol boyu neden bir Hatukuay yok aramızda derken, karşımıza Allah bir tane çıkardı fakat sürdüğü kamyonu ne yaparız, nasıl saklarız diye düşünüp onu kaçırmaktan
vazgeçtik. :)) Hatukuay şanslıydı. :))

Saat 16: 30 gibi Göksun’a geldik. Burada köyümüz Muhtarı Tok Muharrem Tokuç bey ile ileriki günlerde bizleri hiç yalnız bırakmayan harika arkadaşlarımız Haguare Ertan Koyuncu,Wezirmes Abdurahim Atcı, Wezirmes Güler Atcı, Vurum Eyüp Yavuz bizleri bekliyordu.

Araç konvoyu şeklinde köyümüze girdik ve Tok Muharrem Tokuç bey’in evine konuk olduk. Ev halkı son derece sevecen bir şekilde bizleri karşıladı. Yemekler yendi, sohbetler edildi. Bu zamanlarda en ufak bir çekingenlik her iki taraf içinde yoktu. Hatta Çeleskat Emel‘in sofraların kurulmasındaki yardımı bunlar önceden tanışıyorlar diye düşünmeme sebep olmuştu. O kadar içten davranışlar vardı.

Akşam üzeri okulumuza gittik ve ne gibi ihtiyaçlar var, neleri, ne şekilde yaparız, tüm grup bir fikir alış-verişi yaptık. Okulumuzu sevmiştik. Heyecanla neler yapılabilir anlatılıyordu. Bütün grup üyeleri birbirini destekliyordu. Amaç birdi; yapılacak şeyin en güzelini yapmak.

İlk gün ev sahiplerimiz ve bizlerin tanışıp kaynaşması şeklinde geçti. O yüzden bunlar sadece eğlenmişler şeklinde lütfen düşünülmesin.

Akşam çevre köylerde iki düğüne katıldık. Oldukça coşkulu ve güzel düğünlerdi. Tabi bizde boş değildik. Tedbirimizi almıştık. :)) Nakşır Aydın ve Nakşır Aydemir bütün hünerlerini sergilediler. Ön sırada beklerken, arkadaki genç kızların hayranlık dolu sözleri bize müthiş gurur veriyordu. Yine akıcı Çerkescesi ile Hoğh yapacak olan Vurum Eyüp‘te bizim gruba dahildi. Yani hafifçe şımarabilirdik.

Aynı gece son noktayı Haguare Ertan‘ın bahçesinde, közde mısır pişirip, ateş etrafında eğlenceli bir şekilde sohbetler ederek koyduk.

Gelenek-1
Burada bir parantez açmak istiyorum. Hacıömer köyünde eskiden beri uygulanan güzel bir gelenek var; köye gelen konuklara közde pişmiş mısır ikram etmek ve yakılan ateşin etrafında düğün yapmak.

Ateşin etrafındaki sohbet ve taze mısır kokusu başka zaman bu kadar tat vermezdi sanırım. Bir çok kişi bu şekilde özellikle gençler için özel olan bu güzel eğlencelere tarlasından bir parça ayırıyor. Herkes biliyor ki o bahçedeki mısırlar, ekinin sahibi için sadece tarla etrafına gelen misafirlere verilecek ikramdır.

Gece isteğe göre, oldukça güzel bir düğünle sona eriyor. 🙂 Bu arada Haguare Ertan harika mısır pişiriyor, daha sonra gidecek arkadaşlara duyurulur. :))

Nihayet geç saatlere kadar süren harika bir geceden sonra, oldukça keyifli bir şekilde evlerimize döndük. Birbirine yakın olan iki ev seçmiştik. Ayrılana kadar Wezirmes ve Tok‘ların evlerinde kalacaktık.

Ertesi gün yoğun bir iş başlayacaktı. Saat 08:30 da işe başlamak üzere, buluşmak dileği ile ayrıldık.