Nart Akhoumsatch
ABD (Amerika Birleşik Devletleri) ve NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı) ülkelerinin, sömürüye dayalı dış politikaları dünyadaki savaşların ve kaosun başlıca sebebidir.
Batı emperyalizmine karşı olan ülkeleri boyun eğdirmek ve teslim almak için ekonomik ve askeri yaptırımlarda bulunuyorlar. Dünya ülkelerinden izole etmeye çalışıyorlar ve “terörist”, “diktatör” tanımlarını kullanarak dezenformasyon haberlerle dünya kamuoyunu aldatmaktadırlar. Düşman gördükleri ülkeleri şeytanlaştırma programları çerçevesinde, sorunların kaynağının bu ülkeler olduğu algısını sahtekârca kitlelere vermek istemektedirler.
Oysa emperyalizmin tehdidi altında olan Rusya, Çin, İran, Küba, Kuzey Kore gibi anti-emperyalist ülkeler, kendi ulusal güvenliklerini tehlikede gördükleri için bazı tedbirler almak durumunda kalıyorlar.
Anti-demokratik olarak niteleyebileceğimiz bu tür uygulamalar, bugünkü politik konjonktürün bir gerekliliğidir. George Soros ve ekibine faaliyet alanı olanağı vermemek için…
Ne zaman ki Amerikan emperyalizmi zayıflar ve tehdit olmaktan çıkar, o zaman bu söz konusu ülkelerin de, tehdidin azalması paralelinde daha demokratik bir sisteme geçmede bir sakınca görmeyeceklerini düşünüyorum.
Amerika’nın egemenliğindeki dünya, tam anlamıyla bir cehennem hayatı yaşamaktadır.
8 milyar dünya nüfusunun 7,5 milyar insanı mutsuz ve umutsuz bir şekilde yaşamlarını sürdürmektedir. Amerikan emperyalizmi yüzünden yoksulluk hatta açlık sınırında bir yaşam sürmeye mahkûm edilmiştir dünya halkları. Her yıl açlıktan ve yetersiz beslenmenin yol açtığı sağlık sorunlarından dolayı milyonlarca insan yaşamını yitirmektedir.
Dünyanın birçok ülkesinde, Amerikan emperyalizminin işbirlikçi rejimleri tarafından korkunç boyutlarda insan hakları ihlalleri yapılmaktadır. Amerika ve NATO ülkeleri, Suudi Arabistan, Türkiye ve diğer despot rejimlerin destekçisi ve koruyucusudurlar.
Anti-demokratik ülkelerin insan haklarını en üst düzeyde ihlal eden bu ülkelerin işbirlikçileridir.
Bütün bunlara rağmen, Amerika ve Avrupa devletlerinin iç hukuk sistemlerinin demokratik olmadığını söyleyemeyiz. Ama dış siyasetleri affedilmez insanlık suçlarıyla doludur.