ACİL, ÇOK ACİL

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Başta çatı kurumlarımız, vakıflarımız, derneklerimiz olmak üzere bu kültüre duyarlı herkesin uykusunu kaçıracak bir sorun.
Çözüm bekleyen en acil sorun!
Gençliğimizi, öyle böyle değil harbiden kaybediyoruz.
Gençliği kaybetmekle kültürü, dili kaybetmek aynı anlama geliyorsa vay halimize!
“Wolihi gençler derneğe gelmiyor!” rahatlığıyla basitçe geçiştirilen konu, dağ gibi bir soruna dönüşüverdi.
Umarım bu gidişle “Wolihi Adıge dili de Çerkes kültürü de nihayet bitti!” söylemini duymayız!

ACİL GÜNDEM
Ailelerin, çatı kurumlarımızın, vakıf ve derneklerimizin acil gündemi “gençlik” olmalı.
Her dernek, acil olarak gündemine “gençliği” almalı.
Gençlere ulaşmanın, onlarla buluşmanın beyin fırtınası yapılmalı.
Her derneğimizin ilk etkinliği “Gençlere ulaşmak için neler yapılmalı?” etkinliği olmalı.
“Kültüre duyarlı, derneklerle bağlantılı gençlik” derken “Sadece bizim gençliğimiz değil, her toplumun, her milletin gençliği farklılaştı, belli konulara duyarsızlaştı. Değişen dünya düzeni, öncelikler, ekonomik gerçekler hesaba katılmalı.” Gerçeği de göz ardı edilmemeli

VAHAMETİN NE KADAR FARKINDAYIZ
Gençlik, sözde hep gündemimizde oldu ama hâlâ çözüm çok uzaklarda.
Keşke 2024’ü “Çerkes Gençlik Yılı” ilan edebilsek, gençliğimizle yaşadığımız sorunları adamakıllı masaya yatırsak, sorunun özüyle yüzleşebilsek, gençlerle buluşmanın bilimsel metotlarını keşfedebilsek.
Derneklerimizi, gençlerin fikir üreteceği, etkinlik yapabileceği daha sıcak, daha sevimli mekanlar haline getirebilsek.
Başta ailelerin, anne babaların, dernek yöneticilerinin birinci gerçek gündemi “gençlik” olsa

SAYGILI, ZARİF BİR GENÇLİK
Bu kadar saygılı, bu kadar zarif gençlere sahip olan bir toplum nasıl olur da gençlerle böylesine sorun yaşar?
Elbette bu konuda bugüne kadar ciddi çalışmalar yapıldı, yapılıyordur da ayrıca yürüyen, desteklenmesi gereken gençlik projeleri de vardır.
Ama bir “gençlik seferberliği” kaçınılmaz!
Gençlere ihtiyaç duyan, “Gençler, niçin dernekte değil?” diyen herkes, her dernek, bu seferberliğe katılmalı.
İmkanlar ölçüsünde gençlik projeleri üretilmeli, üretilen projelere destek verilmeli, herkes elini taşın altına koymalı.
Yöneticiler ve yetişkinler gençleri daha iyi tanımalı, gençleri daha iyi anlamalı.
Bu toplum ne yapıp ne edip gençleri mutlaka bu kültürle, bu toplumla, derneklerle buluşturmalı.
Dernek projeleri, program ve etkinlikler gençlerin görüşüyle harmanlanmalı.
Gençler, derneğe uğramaktan zevk almalı, dernekte hayatın renkleri olmalı

SİZCE DE ÇOK GARİP DEĞİL Mİ?
Derneğin bulunduğu şehirde on binlerce öğrencisi olan üniversite var ama dernek yöneticileri, dernekteki masa ve sandalyeleri taşıyacak (!) genç bulamıyor. Sizce bu durum normal mi?
Ayrıca, gençlerin eğitim, iş, maddî imkânsızlıklar, ekonomik şartlar ve gençlik problemleri yüzünden kavrulduğunu, ilgisizlikten savrulduğunu biz yetişkinler ne kadar biliyor ne kadar çözüm yolu arıyoruz?

KABUL EDELİM GENÇLERİ İHMAL ETTİK
Gençlerin kültürel duyarlılıklarını arttıracak, onları kültürel yaşama dâhil edecek politikalar ve pratik projeler geliştirmek zorundayız.
Gençler, iyi yetişmiyorsa, yetişkinlerden çekiniyorsa, büyükler, gençlere güvenmiyorsa
biz bu kültür iletişiminde yaya kaldık demektir

GÜVEN EKSİK
Ey yetkililer ve ey yetişkinler!
Kültür davasında gençlere daha çok rol verin!
Gençleri daha fazla önemseyin!
Yoksa derneklerimizden, kültürel etkinliklerimizden uzaklaşan gençlerimizin sayısı her geçen gün katlanmaya devam edecektir

ZORDUR ÇERKES GENCİ OLMAK
Zordur Çerkes kızı, Çerkes delikanlısı olmak.
Hayatı “xabze” kurallarıyla adımlamak.
Kuralsızlığın kural sanıldığı gençlik döneminde bu kurallara bağlı yaşamak.
Özgürlük duygusunun ruh ve bedeni çepeçevre sardığı bir yaşta “sınırları, kırmızı çizgileri” kabullenmek.
Yaşça büyüklerin söylem ve eylemlerinin vazgeçilmez doğrular olduğu gerçeğine(!) kabullenebilmek.
Kurallar manzumesi “xabze” yi baş tacı edebilmek,
Kimlik ve kültür bilinciyle yaşayabilmek…”
Zordur, hep karşında bir jüri varmış gibi yaşamak.
Zordur, hayatın her karesinde “Sen Çerkes kızısın, sen Çerkes delikanlısısın senin yanlış yapma lüksün olamaz!” telkiniyle yol almak.
Zordur, her an eleştirilecekmiş, kırılıverecekmiş gibi yürümek.
Zordur, herkesi önemsemek ama “Ben, hiç kimse tarafından önemsenmiyorum!” duygusunu hissetmek.

ZORDUR ANLAŞILAMAMAK
Zordur “Sen ne düşünüyorsun bu konuda, fikrin nedir?” diye sorulmamak.
Davranış ve düşünce yapısı olarak büyüklere benzememekle suçlanmak.
Zordur, farklı duygu ve düşüncelerinizin alıcı bulmaması.
Çoğu zaman sesinizin boşlukta yankılanması.
Zordur derneklerde sandalye taşımak.
Dernek yönetimince ciddiye alınmamak.
Attığınız her adımın izlenmesi, gözlenmesi…
Zordur itaatsizlikle suçlanmak, bu karışık duygular içinde ayakta kalmak!

BAHANE OLMAMALI
Konu; gençlikse, geleceğimizse hiçbir bahane söz konusu olmamalı!
Gençliğe inananlar, kazananlardır!
Gençlerle yeni projelerde buluşmak, kazananlardan olmak temennisiyle…