Kuban Paul Seauhmann
17.09.2005
Yıllar önce son derece kötü kaydedilmiş bir video kaset elimize geçmişti. Ses kötü, görüntü kötüydü. Ürdün kralının da görüntülerde olduğu efsane Kabardinka’nın bir gösterisi vardı içinde.
İnanılmazdı.
Bir daha hiçbir ekip onların estetik ve kalite düzeyine erişemedi. Oysa Sovyetler Birliği dağılmış, sistem değiştirmişti. Herkes ‘’tamam artık, her şey çok güzel olacak’’ dedi. Bunu söyleyenler sadece diaspora Çerkesleri değildi. Önce Rusya sınırları içindekiler, sonra dünya.
Sonuç hiç beklenen gibi olmadı. Şok dalgası önce ‘’Sovyetler Birliği dağıldı artık özgürüz’’ diyen Rus halkını vurdu. Anladıkları anlamda özgürlük, nüfusun %90’ını yerle bir etti. Eğitimden sağlığa, iletişimden ulaşıma kadar her şey özgürlüğün bedeli olarak ücretlendirildi. Önceden 1-2 Ruble’ye aldıkları bir metaya 100-200 Ruble ödemek hem anlamsız hem garip geldi. Birisi Mersedes otomobile binince diğer on Lada otomobil sahibinin arabasız kalacağını hiç hesaba katmadılar.
Edebiyat, sanat, kültürel aktiviteler tümüyle arka sokaklarda kaldı. Artık yetenek değil, ekonomik güç ön plana çıktı.
Sorunların sorunu olarak kara tahtaya işsizlik yazıldı.
Siyasi dalgalanmalar, jeo-stratejik konum, kısacası dert üstüne dert.
Her sistem değişince bildik sorunlar çıkar. Zaman içinde de bunlar ortadan kalkar. Anavatanda da bu setler aşılacak.
Yalnız başka sorunlar var.
Diaspora; anavatan için o denli umarsızdı ki, onlar adına bağımsızlık ilan ettiler, onlar adına Birleşik Kafkasya kurdular, onlar adına Latin alfabesine geçtiler. Senkron tutmayınca da hem anavatandaki yönetimleri, hem halkı toptan Rus işbirlikçisi yaptılar. Biri de çıkıp; bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu, diye sormadı.
Belleğiniz zayıf olduğunda; bir gün önce doğru bildiğiniz, ertesi gün yanlış gelir size. O nedenle oturup en temel sorunu iyice ezberlemek gerekiyor.
Tamam elinizde uzaktan kumanda yine olsun. Kimsenin bir şey dediği yok. Ancak sokaktan salondaki televizyonu çalıştırmazsınız ki. O cihazın teknik özelliği televizyonu fiziki olarak görmesiyle işe yarayabiliyor. Sokaktan eve geleceksiniz, odaya gireceksiniz, sonra televizyonu açmak için uzaktan kumandaya basacaksınız.
Bir aralar kıyametler kopmuştu. Cumhuriyetlerde Çerkesce kitap basılmıyor, televizyon yayınları daraltıldıkça daraltıldı diye. İşte bunların tümü sokaktan evdeki televizyonu uzaktan kumandayla açma çabalarının bir ürünüydü.
Şimdilerde yoğunlukla Rus düşmanlığı pompalanıyor. Türkiye dahil tüm dünya Rusya ile her türlü ilişkilerini geliştirmek yarış içindeyken, bazılarının; aynı sınır içinde yaşayan insanlarımızı Ruslarla düşman etme çalışmasını anlamaya çalışmayın. Balık hafızası işte buna deniyor.
Balık yönünü içgüdüsel buluyor. Onun hafızaya gereksinimi yok ki. Eğer bir insan içgüdüsel olarak birilerini düşman ilan ediyorsa, balıkla arasında ne fark kalır?
Her şeye karşın, önümüzdeki yüzyılda anavatan dünyanın cazibe merkezi olacak. Çünkü oradaki insanlarımızın eğitim ve kültürü koruma düzeyi bizden bin kez daha fazla. Doğayı anlatmamıza zaten gerek yok; orası Kafdağı’nın ardı. Alt yapıda İsviçre’den eksiği yok fazlası var.
Bir tek sorun var. Ne yazık ki nüfusunun çoğu dışarıda ve onlar da ellerinde uzaktan kumanda sokakta tuşlara basıp duruyor.
Ne zamana kadar?
Pili bitene kadar.
SonSöz
Çerkes, büyüğüyle konuşmadan önce cep telefonunu kapatandır. (Kuban)