BERLİN ÇERKES DERNEĞİ AÇIKLAMASI

Berlin Çerkes Derneği

Sayın CircassianCanada,

Hangi tarzda yayınlayacağınız sizlerin takdiridir. Ancak bizlerin inancı, halkın dürüst, aman Marje halkımızı yanıltmayalım doğruyu en iyi, en güzel ve en kapsamlı şekilde izah edelim diyen yazıların önceliğidir.

Sayın Cumhur Bal,

Bu bağlamda 04 Mart 2006 tarihli yazınıza; CircassianCanada aracılığıyla yanıt hakkımızı kullanıyoruz, izninizle tabi ki!

Bahsedilen rakam bizim „uydurduğumuz“ bir şey değil, sizlerin Sayın Y. Aslankaya’ya gönderdiğiniz e-maildir. Bununla kendiniz suç işlerken, Sayın Çetin Öneri’de zan altında bıraktınız. Eserlerini zevkle okuduğumuz insanımıza yazık ettiniz.

Son yazınızda, sizin tabirinizle, mis muş manzumemizi Sn. Çetin Öner ile birlikte okuyarak farklı rakamları alaylı yazmanız bizleri hem kızdırdı, hem çok çok üzdü. Aynı ortamda birlikte okumuş olsaydık, inanın bizler sesimizin çıktığı kadarıyla hıçkırarak ağlardık. Elli üyesi olan Kafkas Dernekleri Federasyonu üye derneklerden birileri bizleri duyacak bizimle ağlayacak ve arkasından gülenlere “ağlanacak halinize siz niye gülüyorsunuz” diye azarlayacak ve tarihten bir yaprak okuyacaklardı.

Bizler hiç kimseyi yazılarımızla yanıt versin diye mecbur etmiyoruz. Sorumluluk taşıyorum diyen kişiye sorumluluğunu hatırlatıyoruz. Hiç kimsenin özeline de girmiyoruz.

Kafkas Dernekleri Federasyonu’nun hangi şartlarda, hangi zorluklara, hangi süreçten geçtiğini biliyoruz. Kafkas Dernekleri Federasyonu Türkiye’deki Çerkes diasporasının tek ilkeli ciddi örgütü olmasını canı gönülden hep arzulamışızdır. Bırakın daha Federasyon olmadığı dönemde bile. Ankara K.K.D iken yayınlamış olduğu tüm gazete, dergi, kitap, kitapçıklar gibi yazılanları değişik üniversitelerin arşivlerinde yer almasını sağladık. Bununla da gururlanıyoruz. Bonn, Berlin, Bochum gibi üniversitelerin kütüphanelerine gittiğinizde rahmetli İzzet Aydemir’in; Kuzey Kafkasya, Çetin Öner’in; Dağlara Yazılıdır, Yismeyl Özdemir’in; Dünden Bugüne K. Kafkasya gibi bizleri anlatan yapıtlarını göreceksiniz.

Bizler çorba sunmadık, eserleri bilim yuvalarında sergiledik oralarda layık oldukları yerlere koydurduk.

1976’larda Wuppertal Dernegi’mizin bir okul gibi çalıştığını, oraya gelip Adige dili üzerinde araştırma yapanların içerisinde iki akademisyenin -bir Profesör ve bir de Doktor-, üniversitede öğretim görevlisi olduğunu, üç sömestre Bochum Üniversitesi’nde Adigece yapıldığını hiç duydunuz mu?

Sayın Cumhur Bal, ya siz çok az şeylere tanıksınız ya da insanları hak etmedikleri yerlere koyuyorsunuz.

Abhazya’ya o arkadaşınızın gazeteci olduğu için giremediğini yazdınız! Bizi hiç mi hiç inandıramazsınız, kimseyi inandırabileceğinizi sanmıyoruz.

Kafkas Dernekleri Federasyonu gibi ciddi bir örgüt, tanıtım amaçlı bir belgesel için Abhazya’ya giremiyor diyorsanız, vazgeçin siz bu işlerden, başka işlerle uğraşın.

Abhazya. Gürcistan savaşının sebeplerini anlatmak için bir hafta boyu Abhazya’nın yaşlılarından oluşan folklorları ile, Almanya’daki bilim adamlarının katıldığı,  Hamburg’daki etkinliği duymadınız mı?

Pervasızca hakaret edilen hem “Nahij” hem de “Thamademiz” olan başta Dr. Ehsan Saleh olmak üzere kimi büyüklerimiz, Federasyon mühassibi olan Turgut Kisal ve Federasyon Sekreteri olan K. Duran’ın çalışmalarını duymadınız mı? 1. Çeçenistan savaşında Bonn’da bir hafta boyunca yapılan bilgilendirme haftasını da mı duymadınız? Şimdi AP’de Çerkesleri tanıtacağım diyenler o gün nerede idiler?

Ambargolar olduğu halde, yardım paketlerini yanında thamademiz Dr. Ehsan Saleh sayesinde kamyonlar dolusu ilaçların gönderildiğini nasıl duymamış olabilirsiniz? İşte o sizlerin kabul edemediğiniz yarı resmi olan Almanya Çerkes Dernekleri Federasyonu’nun ürünüdür bütün bunlar.

1984 tarihinde Nalçik’e, Sohum’a gidildigin de alınlarında gazeteci, işçi, çiftçi diye bir şey yazmıyordu. Ancak 15 Kg. ağırlığında video kamarasıyla Nalçik’in taşını toprağını, hastanesini, kreşlerini, üniversitesinin bilimdeki yerlerini -yetkili sayın Savur’un ağzından- Radyo Evi’ni, Şarkıcılarını, Kolhozlarını, Tiyatro çekimlerini, Folklor, Müzeler olmak üzere aklınızın alabileceği birçok şeyi, Sohum’da Adigey’in tiyatrosu dahil, aynı tarzda Abhazya’nın her yeri çekilmişlerdi.

Tahminimiz sizler bunları  görmediniz, görmüş olsaydınız öyle zannediyoruz ki; bir belgesel maddi çıkarı gözetmeksizin nasıl hazırlanır bilmiş olacaktınız. Bedava herkese gideceğine, belki o dönemin parasıyla iki yüz bin, belki beş yüz bin mark eder diye yazardınız, birilerine de fakslardınız (e-mail daha yoktu). Bizler belki bugünkü gibi üçgenin köşelerinden biri olurduk. Gülelim mi? Ağlayalım mı?

Birilerinin düşündüğü gibi ‘’ölü toprağın’’ altında yatmadık. Ulusal kimliğimiz diye haykırdık. Derneklerimizin duvarlarında yazarlarımızın portrelerini astık ve eserlerinden parçalar okuduk. Tekrarlıyoruz bununla guruluyuz, çünkü o yaşlı thamadelerimizin  kendi dilleri de okumaları, birilerinin lal olmuş dillerini çözdü.

Diguj Kurmen’in ‘’Çerkeslik için yaşatmazlarsa, Çerkeslik için ölürüm’’ dizelerini haykıranlara pervazsızca alay edemezsiniz. Bu hakkı size vermeyeceğiz. Kafkas Dernekleri Federasyonu ve Nart Dergisi’nde yer almanız eleştirilerimizi engelleyemeyecektir. O bünyede o görevi daha sağduyulu yapacak olanların olduğunu biliyoruz.

Bizler sap ile samanı birbirinden ayırmayı çok iyi biliriz. İnanıyoruz ki çatısında 50 üye dernek bulunduran Kafkas Dernekleri Federasyonu üye derneklerin yöneticileri sorumluları bunun farkındadırlar. Sorgulayacaklarına da inanıyoruz. Bizler hiç kimseye durup dururken iftira atmadık. Savaşta açmadık. Kişisel olarak hiç kimseyi de savunma lüksümüz yok. Yalnız inatla direttiğimiz bir şey var; o da, halkımızı kişisel çıkarlara alet edenlere, yardımcılarına asla müsamaha edilmemesidir.

Kafkas Dernekleri Federasyonu bu konuda ilkesini zedelettirmemelidir. Konumu ne olursa olsun asla böylesi kişilere müsaade etmemeli, o kişi kendisini, halkını seven diye isimlendirebiliyorsa derhal görevini bırakmalıdır.

Berlin Çerkes Kültür Derneği