ÇERKESLER ve YAŞAM

Çocukluğum çok güzel bir Çerkes köyünde geçti. Çerkesler güzel insanlardır, barışçıldır, doğayı severler ve korurlar. Ağaç onlar için kutsal bir varlıktır.

Aileyi veya toplumlarını igilendiren önemli kararları köy meydanında bulunan devâsa çınar ağacının altında toplanarak alırlar.

Demokrat insanlardır; cinsiyet ayrımı yapmazlar, kadın, toplum yaşamlarında hep ön plandadır ve nihaî karar vericidir.

Çocukların okul öncesi eğitimi ve terbiye edilmesi Çerkes kadınlarının aslî görevleri arasındadır…

Ana erkil bir kültürleri vardır…

Çerkes köylerinde, her evin bir veya bir kaç kedisi ve köpeği mutlaka vardır ve bunlar ailenin bireyi gibi değer görür ve terbiye edilir! Asla saldırgan değillerdir ama yabancıya karşı hassasiyetleri ile meşhurdurlar, ölümüne sadıktırlar. Eğer yabancı iseniz ve Çerkesce bilmiyorsanız bir Çerkes köyünde köpeğin saldırısından kurtulmanız mümkün değildir, ki köyden biri gelip köpeğe Çerkesce susmasını söyleyene kadar.

Evin köpeği veya kedisi öldüğünde tıpkı aileden biri ölmüş gibi yas tutulur, defin töreni düzenlenir.
Çocukluğumda unutamadığım kedi ve köpeklerim çok olmuştur ihtiyar hafızamda hala anılarını değerli bir mücevher gibi saklarım.

Yanımızda yetişkin biri olmadan köyün yakınlarından geçen ırmak kıyısına gitmek, yüzmek ve balık tutmak en katı yasaklardandı. Bu yasağı çiğneyen bir çok arkadaşımın boğulup öldüğüne tanık olmuştum. Unutamadığım ve hatırladıkça hala ürperdiğim bir hatıram da vardır: Bir yaz günü kimseye görünmeden ırmak kıyısına balık tutmaya gittim.Yanımda en sevdiğim ve beraber büyüdüğüm “kangal” cinsi köpeğim vardı. Oltama takılan büyük bir balığın sevinci ve heyecanı ile ayağım kaydı, suya düşüp, akıntıya kapıldım. Hızla akan ırmağın akıntısı ile sürükleniyordum. Yüzmeyi daha tam olarak öğrenmemiştim, bağırıyorum, bağırdıkça su yutuyorum. Tam kendimden geçmek üzereydim köpeğim “Joseph”‘in beni saçlarımdan yakaladığı hissettim…

Bayılmış olmalıyım, Joseph’in yumuşak tüylerinin içinde açtım gözlerimi kocaman dili ile yalıyordu ıslak saçlarımı.

Boğulmaya ramak kalma, Joseph ölene kadar onunla aramızda bir sır olarak kaldı…

Yaşadığım bu olaydan sonra Joseph beni hiçbir zaman yanlız bırakmadı. Ev dışında nereye gidersem gideyim köy çevresinde gölgem gibi beni takip edip “âlesta” bir şekilde beni kolladı.

Joseph öldüğünde Ankara’da fakültemin mezuniyet finallerindeydim, ölüm haberini verdiklerinde finalleri boş verip defin törenine yetiştim.

Bir yılıma mâl oldu ama bundan asla pişmanlık duymadım! Hayatımı borçlu olduğum, çocukluğumun ve ilk gençliğimin sadık arkadaşı vefalı dostuma karşı bir görevdi benim için…

Işıklarda uyu değerli dostum Joseph, seni asla unutmadım, unutmayacağım.

Etnisitemin tüm özelliklerine sahip olan şanslı bir Çerkes olarak mârufumdur, ulu dedem soylu Şapsığ Şpaşigo KITIJ Smayl’ın klonlanmış şeklidir derler benim için.

Solaklık, Çerkeslerde çok yaygın bir anomalidir(!).

Ben solaklığı bir anomali olarak değil bir ayrıcalıklık olarak görürüm ama yaşam hep “salak” lara göre dizayn edildiği için anomalik bir algı oluşmuştur.

İflah olmaz bir yesârîyim, sağ elimle çatal bile tutamam. Sağ el, hayatımda hep sol elimin emir eri görevini görmüştür!

Yesâri olmanın dışında Çerkesler ait diğer karakter özelliklerinden bazıları; cesur, atak ve dost canlısı olmalarıdır…

Çerkesler monogamik insanlardır! Geç yaşta evlenirler. Evlilikler aşk evlilikleridir. Asla görücü usülü evlilik yapmazlar. Klan içi evlilikler kabul edilmez. Hatta akraba evliliği yapanlar toplumdan dışlanır. Öncelik ve istenilen evlilik; eşin mutlaka Çerkes kökenli ve başka klanlardan olmasıdır. Kentsel yaşam, bu katı kurallarımızı maalesef geri dönüşü olmayacak şekilde deforme etmiş ve etmektedir…