AYAKTAKIMI DEMOKRASİSİ (OKLOKRASİ)

KITIJ Cemil Biçer

Siyaset termilojisinde, bilgisi ve yetkinliği olmayan geniş halk kitlelerinin desteğini alan popülist siyasetçilerin devlet yönetiminde mutlak güç elde etmesiyle oluşan bir yönetim şekli olarak tanımlanır.
20 yıllık sürecte işbaşında bulunan pollitikacı ve bürokratlara baktığımızda oklokrasi (ayak takımı demokrasisi) kavramını daha net anlayabiliriz.

Oklokrasi, genellikle uzun ve geniş bir dönem içerisinde, kendiliğinden oluşur.

Bir ülkenin eğitim seviyesinin ve entelektüel birikiminin geniş kitleleri kapsayacak şekilde düşmesi veya olması gerektiği şekilde artmaması neticesinde; halkın popülist söylemlere ve etik dışı hareketlere sahip yöneticileri devlet yönetimine getirmesi sonucu ortaya çıkar.

Oklokrasi, prosedürel olarak medeni ve demokratik bir sürecin yokluğu veya bozulması ile karakterize edilir.

Yaşı kemâle ermiş olan dostlarım dönüp maziye baktıklarında, tv haber sipikerlerinden, lise müdürlerine, kaymakamdan müsteşara uzanan devlet bürokrasisinde görev almış hafızalara kazınmış isimleri hatırlayacaklardır.

Ulusal gazetelerdeki köşe yazarlarını hatırlayın lütfen, sağcısından solcusuna her biri mutemet, fikir namusu sahibi erdemli insanlardı, bir de şimdiki kiralık kalemşörlerle kıyaslayın…

Tarihimizin hiç bir döneminde devlet rîcâlimiz bu kadar sıradanlaşmamıştır.

Seçim arifesinde hiçbir etik kural ve toplumsal değer yargısı gözetilmeksizin bütün “kirli çamaşırlar” ortaya saçılmakta.

Ekonomik kriz bir şekilde atlatılır, az yeriz, çok çalışırız bir kaç yıl kemer sıkarsak ekonomi düzelir gelir adaleti sağlanır toplumsal refah artar…

Ya, katledilen değer yargılarımız?

Edep!
Hâya!
Ahlak!
Şeref!
Namus.. !
İzzet-i nefis!
Gurur!

Bu değerler silsilesinin telâfisi mümkün mü?

Ülkenin felâha ermesine üç gün kaldı, metaforunu kullanıyorum yazılarımda, “Felaha” ermeye üç gün var ama felâhın tamiratını onarmak yıllar alacak!