Ayşegül Özkan
Kocaman bir çığlık atıyorlar…
Ç ı ğ l ı k…
Duymuyoruz…
En çok Reyhaniye duymuyor. En çok İzmir, İstanbul, Ankara duymuyor…
En çok ben duymuyorum, ben duymadığım için sen duymuyorsun, sen duymadığın için başkası duymuyor…
1864 değil, 2012 yılındayız…
Ortadoğu’da Çerkes’in olmadığı ülke yok…
Türkiye, KKTC, Suriye, Ürdün, Irak, İsrail, Mısır…
Yarın yine olacak Çerkes, yine tüm bu ülkelerde…
Suriye’de ise…
Yüz ise on olacak… On ise bir olacak… Bir ise hiç olmayacak…
Ç ı ğ l ı k…
“Ölüyoruz“ diyorlar. “Ö l ü y o r u z“ diyorlar…
Artık biliyorlar, bu çığlığı atanlar bu savaşta ölecekler…
Bir Çerkes’in yaşaması için… Bir Suriyeli Çerkes’in yaşaması için…
O çığlığı duyalım…
Halep… Şam… Lazkiye… Tüm şehirleri yanıyor…
Bir kişiyi kurtaracak, bin kişi olamadık…
Araba kullanırken, bazen hırçınlaşıyoruz…
Hırçınlaşırken o arabayı kullanırken, diğer arabayı kullananın ‘insan’ olduğunu unutuyoruz…
Oysa o arabanın içinde olan insan…
Suriye…
Suriye’de yaşayanlar…
Sünni‘si, Ermeni’si, Alevi‘si, Çerkes‘i, Kürt’ü, Arap’ı, Hiristiyan‘ı, Süryani‘si…
O ülkenin insanları, ölüyorlar…
Eskiden zengin olanlar ölüyor, eskiden fakir olanlar ölüyor… Ölecekler… Kırk çeşit bulguru olan ülkenin insanları yarın öleceklerini biliyorlar…
Duymadığımız, Ç ı ğ l ı k l a r ı…
Ölüyoruz. Ölüyorum…
Dün nasıl kan aradıysak, çaresizce…
Bugün kan gerekiyor, Suriye’de yaşayan Çerkeslere…
Bir damla su kurtaracaksa, yarın öleceklere… Verelim bir damla can suyunu… Helal olsun, diyelim verdiğimiz o can suyuna…
Bir damla su, hepsini değil ama bir Çerkes‘i kurtaracak…
Bugün kurtardığımız Suriyeli bir Çerkes, yarın yine Çerkes olarak nefes alacak…