MEŞFEŞŞÜ Necdet Hatam
Maykop, Ekim 2012
Çerkesçenin günümüz dilbilgisinde yeterince açıklanmamış pek üzerinde durulmamış üç konusu çok ama çok önemli. Bu üç konu kavranmadığı sürece Kiril alfabemizin neden bu kadar güç anlaşılır, karışık olduğu anlaşılamayacak, kimi kurallarının genel dilbilimi ile neden bu kadar çelişir olduğunu içselleştirmek mümkün olmayacaktır. Bu üç konunun çözüme kavuşturulması ise Kiril alfabesi ile dilimizi öğrenmenin ne kadar kolay olduğunu, Kiril alfabesinden korkmanın da ne denli boş bir korku olduğunu ortaya koyacaktır.
Dilcilerimizin üzerinde anlaştığı Kuımaxhue Mux̄din taslağı ile büyük ölçüde uyumlu alfabe taslağımız ve genel dilbilim kurallarına uyumlu yaklaşım dili bilenleri çok kısa sürede okur yazar yapacak bilmeyenlerin de daha kolay öğrenmesini sağlayacaktır.
Yazımızın bundan sonraki bölümlerinde sorunlar ve peşisıra çözüm önerileri irdelenecektir.
Gerçekte temel sorun dilimizdeki ses sayısının çok yararlanmak durumunda olduğumuz yaygın alfabelerin bu arada Kiril alfabesinin karakter sayısının az olmasından kaynaklanmaktadır. Dolayısı ile hangi alfabeyi seçersek seçelim kimi karakterlere birden fazla görev yüklemek ya da kimi sesleri birden çok karakterle göstermek, kimileyin de ek imler kullanmak zorunlu olmaktadır.
Sorunlu konuların ilki çubukçuk (I) iminin dilimiz yazımındaki görevleridir. Türkçede tüm görevlerini içermese de “kesme işareti” denen (I) imi günümüz alfabesinde ünsüz bir harf olarak kabul edilmektedir. Ancak bize göre bu sesi olmayan daha önce de belirttiğimiz gibi Arapçanın “hemze elif” (ء)’i örneksenerek yazınımıza eklenmiş bir imdir. Konuya ilişkin görüşlerim ilk kez, Adığe Yazarlar Birliği’nce üç ayda bir çıkan “зэкъошныгъ” adlı derginin 2005-3 sayısında yayımlanmış ve bu güne kadar da karşı bir görüş belirtilmemiştir.
Evet bize göre çubukçuk (I) imine dilimiz yazımında(imlasında) 4 görev yüklenmiştir.
1-) Aynı karakterin (harfin) birden çok ve farklı seslerini birbirinden ayırır. Bu özelliğinden bir önceki yazıda söz edilmiş olmakla birlikte çözüm önerisi ile birlikte yeniden üzerinde durmakta yarar görüyoruz:
(A)harfi sözcük başında ve ünlüden sonra iki farklı ses verebilmektedir:
a-) “Ankara” sözcüğünde ilk (A) harfinin ve saat sözcüğündeki ikinci (a) harfinin sesleri olan (A) ünlüsünün kendi sesi. Rusçadaki (a) ünlüsünün özellikleri de Türkçe (a) ünlüsünün özellikleri ile aynıdır. (аэропорт, абзац, аэроплан) Dolayısı ile Rusça alfabenin temel alındığı Çerkeçede bu sesin çubukçuk (I) imi yardımı ile verilmesi anlaşılır olmayı güçleştirmektedir.
Örnekler:
Іае(çirkin), Іанэ(sofra), Іазэ(usta), Іахъо(çoban), ІашIу(tatlı)
Önerimiz (a) karakterinin Rusçadaki [a]sesinin Çerkesçede de korunması ve yukarıdaki sözcüklerin şöyle yazılmasıdır:
Dikkat: (a) harfi dışındaki yazım farklılıkları daha sonra açıklanacaktır.
айэ(çirkin), анэ(sofra), азэ(usta), ахъуэ(çoban), аш́уы(tatlı)
b-) (a) harfi daha önce açıklandığı gibi ünsüzlerden sonra gelip hece oluşturduğunda “Санэ(üzüm)” “панэ(diken)” “ўатэ(çekiç)” “ўанэ(eğer)” “хатэ(bahçe-tarla)” sözcüklerindeki yumuşak ve uzunca, genizden gelen [a] sesini verir.
c-) Ancak Çerkesçede (a) harfi Rusça ve Türkçeden farklı olarak kimileyin sözcük başında ya da ünlüden sonra da; ünsüzden sonra geldiğinde verdiği yumuşak, uzunca, genizden gelen [a] sesini verebilmektedir. Günümüz alfabesinde bu ses, Rusçada sözcük başında ve ünlüden sonra kendi keskin [a] sesini veren (a) harfine yüklenmiştir. Bu durum alfabeyi sadece Rusça bilenler için değil Türk harflerini tanıyanlar için de güç anlaşılır kılıştır. Çünkü bu dilleri bilenlerin eğilimi “aпч”, “ар”, “апэрэ”, “анэш”, “адыг̆абзэ” sözcüklerindeki (a) hafini keskin [a] gibi okumaktır. Oysa bu sözcüklerdeki (a) harfinin sesi ünsüzlerden sonra gelen (a) harfinin verdiği yumuşak, uzunca genizden gelen bir sestir ve taslağımızda bunu şapkalı (â) ile göstermek uygun bulunmuştur.
Öyle umuyoruz ki yukarıdaki sözcükler şu şekilde “âпч(cam)”, “âр(o)”, “âпэрэ(ilk)”, “âнэш(dayı)”, “âдыг̆абзэ(Adığe dili-Çerkesçe” yazıldığında Türkçe bilenler bu [â] sesinin Türkçe “âdil” sözcüğündeki gibi biraz uzunca okunacağını açıklamaya gerek kalmadan anlayacak, Rusça bilenler de bu harfin Çerkesçede olup Rusçadaki olmayan bir [a] sesi olduğunu kavramakta güçlük çekmeyeceklerdir.
İleride yine çubukçuk (I) iminin görevleri çerçevesinde açıklanacağı gibi çok özel durumlar dışında ünsüzlerden sonra gelen (â) sesi hep yumuşak uzun ve genizden gelen [â] sesi olmasına karşın taslağımızda bu sesi, şapkalı (â) karakteri ile değil ile değil (a) ile gösterilmiştir. Bu sorunun, “Çerkesçede ünsüzlerden sonra gelen (a) harfi yumuşak uzunca ve genizden gelen bir [â] sesi verir” kuralı ile çözümlenebileceği ve metinlerin şapkalı (â) istilasına engel olunacağı düşünülmüştür.