DERNEKTE SİYASİ OTORİTEYE BRİFİNG

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Yıl 2011, milletvekili seçimi kapıda.
Ortam, oldukça hareketli, hararetli.
Anadolu’da bir derneğimiz, hummalı çalışma içinde.
Dernek yönetimi, “Siyasetsiz olmaz, her kültür gibi Çerkes kültürü de devlet desteği olmadan yaşayamaz!” diyerek işe koyuluyor

“SİYASETE” KONULU İSTİŞARE TOPLANTISI
Dernek yönetimi, seçim dönemi başlangıcında “Siyaset, bizi böler, bu iş bize göre değil!” şeklinde zihinlere kazınan söylemlere takılmadan uyum içinde “Toplumumuzun siyasete bakışı nasıl olmalı?” konusunda ortak akla başvurma kararı alıyor ve oldukça kapsamlı, başarılı bir istişare toplantısı gerçekleştiriyor.

Saatler süren istişare toplantısında “Madem güç siyasette, iktidarda, o halde biz de kültürümüzü yaşatabilmek için siyasi otorite ile sıkı iş birliği içinde olmak zorundayız.” görüşü netleşiyor.

PARTİLERİN DERNEK ZİYARETLERİ
İktidar partisi, eski bakan, milletvekilleri, belediye başkanları, il başkanı, ilçe başkanları, kadın kolları ve gençlik kolları başkanları, milletvekili adayları ile kalabalık bir heyet halinde derneği ziyaret ediyor.
Dernek yönetimi, oturma planı, konuşma sırası, ekrana yansıtılacak görüntüler, toplantıda siyasilere verilecek mesajlar… konusunda titiz bir çalışma ortaya koyuyor.

KARŞILAMA VE SUNUM HARİKA
Derneğin ana giriş merdiveninde kırmızı halı, merdiven önünde sağlı solu çiçekler ve çiçek gibi kıyafetleriyle jilet gibi kızlar ve erkekler

Koca salonda tek boş yer yok, gençler ayakta, sanırsın kongre salonu.
Salonda görevli gençler, yaka kartlarıyla çakı gibi.
Mikrofonlar, konuşma kürsüsü, sahneye yerleştirilen masalardaki bayrak ve logolar, konukların isimlikleri ilgi çekici.
Sunum ekranında ziyarete gelen siyasi partinin ve derneğin logosu, kâfe fon müziği.

Nihayet karşılama ekibi hareketleniyor, konuklar coşkuyla karşılanıyor ve salondaki yerlerini alıyor.
Konukların şaşkınlığına bakılırsa bu ziyaret, onlar için alışılmış bir STK ziyareti değil. Zira bu programda her şey düşünülmüş ine ayrıntısına kadar programlanmış, iyi bir iş bölümü yapılmış. Salonda mutlu, gülen yüzler, farklı bir ağırlama formatı.

Ve program başlıyor.

Sunucunun “Tarihin en eski dönemlerinden itibaren eşsiz bir dil ve kültür geliştiren, yüzyıllar süren onurlu bir direnişe rağmen 1860’lı yıllarda acımasız bir sürgün ile anayurtlarından koparılmak istenilen, her türlü olumsuz koşullara ve engellemelere rağmen atalarından aldıkları dil ve kültürlerini yaşatan, dünyanın dört bir yanına dağıtılmış olsalar da her zaman anayurtları ve birbirleriyle ilişkilerine sürdüren Çerkeslerin, kültürlerinin korunması, yaşatılması ve geliştirilmesi için devletten, siyasi otoriteden belli talepleri var!” ifadesi program çıtasını yükseltiyor.

Ekrana dönemin KAFFED yönetiminin hazırladığı “Türkiye Çerkeslerinin Demokratik Talepleri” yansıtılıyor, konu başlıkları tek tek açıklanıyor.

İki saate yakın süren görüşmede, dernek başkanı misafirleri derneğin çalışmaları hakkında bilgilendiriyor.

Yok olma tehlikesi yaşayan Çerkes kültürünün yaşatılabilmesi için devlet desteğinin önemi vurgulanıyor.
Ayrıca, Çerkeslerin ana dili eğitiminin mutlaka devlet desteğiyle yapılması gerektiği hakikati dernek yönetimi tarafında kapsamlı bir çalışmayla ekrana yansıtılıyor.

Ev sahibi konuşmacılar siyasilerle şu ifadeleri paylaştı:
Türkiye’de yaşayan Çerkesler, diğer tüm toplumlar gibi, kültürlerini yaşatmak ve kimliklerini korumak istemektedir.
Çerkes toplumunun ve kültürünün Türkiye kültürüne önemli katkıları olmuştur ve bundan sonra da olmaya devam edecektir.

Kimliği ve kültürü korunan, Kafkasya ile ilişkilerini devam ettirebilen Çerkes halkının varlığının, Türkiye’nin ekonomik, toplumsal ve siyasi gelişimine önemli katkıları olacağı açıktır.
Ancak Çerkes toplumunun, kimlik ve kültürünün korunması boyutunda çözüm bekleyen çok ciddi sorunları vardır.

DEVLET DESTEK OLMALI
Ayrıca Türkiye Çerkesleri, kimlik ve kültürlerinin yaşatılmasının demokrasi ve insan haklarının bir gereği ve bunun sağlanmasının da devletin vatandaşlarına karşı bir sorumluluğu olduğuna inanmaktadır.

Açıkçası, toplumumuz, “Çerkes oyunları, Çerkes kızları, Çerkes tavuğu…” boyutuyla tanınmaktan oldukça rahatsızdır.
Bu yüzden toplumumuz, insan temel hak ve özgürlükleri esas alan, evrensel normlara uygun, sivil, çağdaş bir anayasanın hazırlanacağı, yurttaşların dillerini, dinlerini ve kültürlerini istedikleri gibi yaşamalarını engelleyen tüm yasakların kaldırılacağı ümidiyle gelişmeleri dikkatle takip etmektedir.

Ayrıca toplumumuz, devletin, yurttaşların dillerini ve kültürlerini korumaları için sadece izin veren değil, destekleyen bir konumda olması gerektiğine inanmaktadır.
Türkiye Çerkesleri kimlik ve kültürlerinin yaşatılabilmesi için Türkiye Cumhuriyeti’ndeki tüm siyasi yapılanmalardan, demokratik taleplerinin karşılanmasını beklemektedir.

SİYASİLERE KÜLTÜREL BRİFİNG
Dernek salonundaki toplantı, “siyasilere kültürel brifing” havasıyla devam etti.
Başta eski bakan, vekiller olmak üzere konuşmacılar, Çerkes toplumu ve Çerkes kültürü hakkında oldukça sıcak, anlamlı, alkışa değer ifadeler kullandı.
Her bir konuşmacı “Renkli, uyumlu, modern bir toplum olan Çerkeslerin bu zengin kültürlerinin mutlaka korunması gerektiği vurguladı.

Türkiye’nin en büyük dernek binalarından birine sahip olan derneğin büyük salonunda yapılan program, ikramlar ve çay sohbetiyle sona erdi.

Dernek yönetimi ve üyeleri, bu bilinç, bu duyarlılık ve bu stratejiyi diğer partilerin dernek ziyareti programlarında da coşkuyla uyguladı

İLİN EN GÜÇLÜ STK’SI KAFKAS KÜLTÜR DERNEĞİ
Artık bu ilde, yöneticisi ve üyesiyle tek yürek olmuş, her partinin ziyaretinde coşkuyla salonları doldurmuş, siyasilere duyarlılıklarını haykırmış, ilin, güçlü, itibar sahibi bir STK’si vardı. O STK, o ilin “Kafkas Kültür Derneği’ idi.

Dernek yönetimi, kendi siyasi propagandasını yapmak üzere derneğe gelene her siyasetçiyi sadece pür dikkat dinlemenin hatta her ziyaretçiye kalpak giydirmenin doğru olmadığını, derneğe gelen bu siyasilerin Çerkeslerin demokratik talepleri konusunda gereği gibi bilgilendirilmesinin önemi noktasında hemfikirdi.

Bu programa katılan siyasiler, bu STK’da kendilerini anlatma fırsatı bulamayacak kadar STK’nın çalışmalarını ve demokratik taleplerini konuştuklarını, ilk defa bu kadar düzenli, bu kadar ciddiye alınan bir programa katıldıklarını yıllarca anlatacaklardır.

Güzel olan, seçim sonrasında siyasilerle diyalog ve iş birliğinin artması toplumun menfaatlerinin korunup kollanması olmuştur.
Unutmayalım, toplumumuzun kültürüyle yaşamaktan başka seçim şansı yoktur.