DİLEKÇE VERMEKLE LAZCA YAŞAR MI?

 Ali İhsan Aksamaz

TRT-6’nın 1 Ocak 2009’da “Kürtçe” yayına başlamasının ardından, www.lazcayayinistiyorum.azlaguyi.com bir imza kampanyası açmış ve TRT’nin Lazca da yayın yapması için binlerce imza toplamıştı. Bir köy sitesinin bu kadar güçlü olarak sesini duyurması ve bir kamuoyu baskısı oluşturması karşısında, gazeteci Meriç Tafolar konuyu “Lazlar da TV istiyor” başlığıyla 13 Ocak 2009 Salı günü Milliyet Gazetesi’nde haber yapmıştı. Binlerce imza toplayan bu siteye ve bu konuda duyarlı ve kurumsal çalışmalar yürüten diğer kişi ve kuruluşlara başvurmak, birlikte ciddi bir proje hazırlamak ve birlikte hareket etmek yerine, Laz Kültür Derneği adına 16 Ocak 2009 tarihinde TRT’ye başvuruldu. Lazca da yayın yapılması talep edildi. Aslında Laz Kültür Derneği’nin içindeki kimi kişiler 2004 ve 2005’te de aynı talep ile TRT’ye başvurmuşlar ve sonuç alamamışlardı, sayısız diğer yurttaş gibi.

Lazcanın yıllardır yok sayıldığını, kurumsal hiçbir desteğinin bulunmadığını, Lazca yayın yapabilecek yetişmiş elamanların Türkiye’de bulunmadığını bile bile, TRT’den Lazca yayın yapmasını istemek konuyu sulandırmaktır. Laz Kültür Derneği yöneticilerinin, adlarını duyurmak ve esen rüzgârdan faydalanmak maksadıyla TRT’ye başvurmaları uygun bir davranış değildir. Unutmamak gerekir ki, bazı yurttaşlar Lazca yayın konusunda çok anlamlı, ciddi davranışlar da sergilediler. Bunlardan ilki Mehmet Bekaroğlu, diğeri ise Faik Aksamaz’dır.

Laz Kültür Derneği yöneticileri, TRT’nin neden Lazca yayın yapmadığını öğrenmek için bir dilekçe verebilirlerdi. Akabinde de TRT’ye ciddi bir proje sunabilirlerdi. TRT binası önünde sergiledikleri komik şov yerine de, emek harcayarak önceden hazırlayacakları Lazca bir açıklamayı birisi okur, bir başkası da Türkçeye çevirebilirdi.

Laz Kültür Derneği’nin TRT’den keramet bekleyen başvurusunun ardından bu kez bir başka grubun Lazca konusundaki dilekçesi gündeme geldi. Dokuz kişilik bir grup; Başbakanlığa, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığına ve Kültür Bakanlığına Almanya’dan bir dilekçe göndermiş. Altında; Aydın  Karahasan, Ayfer Küçükali, Beyhan Çolak, Celal Alpaslan, Nurten Altunbaş Alpaslan, Mustafa Kibaroğlu,  Sadık Varer, Selma Çakır Koçiva, Yılmaz Karahasan’ın   imzaları bulunan dilekçe, baştan emperyalistlerin güdümünde ve onların kapitalist çıkarlarının bekçisi BM’nin bir kuruluşu olan UNESCO’nun şemsiyesi altına sığınıyor ve onun ağzıyla konuşuyor. Bu grup da, Lazca konusunda duyarlı, ciddi üretimlerde bulunan ve kurumsal çalışmalar yürüten diğer kişi ve kuruluşlara başvurmak, onlarla birlikte ciddî projeler hazırlamak ve birlikte hareket etmek yerine Almanya’dan dilekçe gönderiyor. Lazca için, anadilde eğitim mi, anadil öğretimi mi, pek karar veremeyen bu grup da, bütün bunların nasıl yapılacağına hiç kafa yormuyor. Müfredatlar hazırlanmasını ve Halk Eğitim Merkezlerinin de Lazca okuma-yazma kursları açmasını isteyen bu grup,  Karadeniz Teknik Üniversitesinde Kafkasya dilleri için de bir enstitü oluşturulmasını bekliyor.

Dilekçede; basın yayın özgürlüğünün, kaybolmakta olan dillerin ve kültürlerin  yok oluşunu kısmen yavaşlatarak insanlığın kültürel zenginliğinin korunabilmesine bir ölçüde katkı sağlayabileceği de söyleniyor. Ayrıca olumlu düzenlemelerin anayasa güvencesine alınması da isteniyor. Sözcülüğünü Almanya’dan Lazebura Birliği yönetim kurulu üyesi  Selma Çakır Koçiva’nın yaptığı bu grup, değiştirilen Lazca yer adlarının resmi olarak yeniden kullanılmasını da istiyor.

Lazcanın yaşatılması, geliştirilmesi ve gelecek kuşaklara kurumsal olarak aktarılmasının bu grup için de bir anlam teşkil etmediği görülüyor. Bunun yerine Lazca adına bir şeyler yapıldığı izlenimi uyandırılmaya çalışılıyor. Bu dilekçenin içeriğinde dile getirilen konular, en az on yıldır onlarca kişi tarafından defalarca yazıldı. Bari dilekçeyi Türkçe ve Lazca kaleme alıp ilgili yerlere gönderselerdi!

Bu grup da, Lazcanın yıllardır yok sayıldığını, kurumsal hiçbir desteğinin bulunmadığını, Lazca öğretim-eğitim yapabilecek yetişmiş elamanın Türkiye’de bulunmadığını bile bile, okullarda ve Halk Eğitim Merkezlerinde Lazcaya yönelik çalışmalar yapılmasını isteyerek konuyu sulandırıyor.

Bu dilekçeyi sahiplenen lazebura.net’in de Lazcanın korunması, yaşatılması ve geliştirilmesi konusunda bunca yıldır neler yaptığını samimi olarak sorgulaması gerekiyor.  Türkiye’deki siyasî otoritelere uzaktan dilekçe vermek ve bunun basında çıkan haberlerini duyurmak, Lazcayı yaşatma mücadelesine katkısı olan davranışlardan değildir. Uzun yıllardır tekrarlananları tekrarlamak, Lazca ölüyor diye ağlamak ve kurumsal anlamda ciddî hiçbir şey yapmadan UNESCO’ya sığınmak ve onun ağzıyla konuşmak utanılacak bir davranıştır. Lazcayı savunduğu iddiasında bulunanların sitelerinde Lazca yayın oranının oldukça düşük olması ve internet üzerinden Lazca radyo yayını yapmamaları Lazcaya ne kadar önem verdiklerini gösteriyor.

Bu grubun sözcülüğünü  yapan Selma Koçiva, Lazlar konusunda yazan ilklerdendir. Benim bildiğim, toplumsal konularda da Lazca makale yazan ilk kişidir. Lazca öğretimi konusunda az da olsa kafa yormuş bir insandır. Bu sebeple, onun geçmişte yaptıklarına ve emeğine saygı duyulmalıdır. Kendisini yenileyemediği, kolektif üretimin önemini anlayamadığı, kendisini ve Lazcasını geliştiremediği için ve entelektüel anlamda yazan çizenin artmasına sevineceği yerde, her küçük burjuva gibi şimdi kendi geçmişini sömürmekte ve rekabet duygusunun girdabında çırpınıp durmaktadır.

Selma Koçiva, lazebura.net’in yanı sıra Güney Dergisi’nin 47. sayısında da yayınlanmış olan “Lazcanın Yazı Diline Kavuşma Serüveni” başlıklı makalesinde şöyle diyor: “…Yüreğimde yasaklı bir dilin sevdası ile, otuz yılı aşkın yazma serüvenim, inatla sürüyor. Belki de pek kimseyi çekmeyen ender bir eylem biçimidir. Yazı dili olmamış bir dilde yazmak…” Lazcanın Sovyetler Birliği’nde 1920’li yıllarda yazılı bir dil haline gelmiş olduğunu başlangıçta bilemeyen Selma Koçiva’nın Lazcanın yazma serüvenini kendisi ile başlatması makul sayılabilir. Ne var ki, Sovyetler Birliği’nde Lazcanın yazılı bir dil haline geldiğini ve okullarda Lazca anadil derslerinin de yapıldığını sağır sultan bile duyduktan çok sonraları da milâdı kendisi ile başlatmaya çalışması ilginçtir. Yine lazebura.net’te yayımlanan “Laz Kültür Hareketinde Yol Ayrımı” başlıklı makalesi de bu yanlış tavrına destek oluyor: “…Yıllar önce 1984’de Laz Alfabesi üzerine yaptığımız çalışmada dört kişiydik. Çalışma Grubu Lazebura’yı oluşturduk ve 90’lı yıllara kadar Lazca yazı dilini yaydık… 1992’de Wolfgang Feurstein ile birlikte Kaçkar Kültür çevresini oluşturduk. Bu yıllarda Türkiye’de Laz dili ve kültürü üzerine yazan yoktu…”

Aynı  makalesindeki şu satırları da oldukça ilginç: “…MJORA… çıkarıldı.  İstanbul’daki Lazların bir arada iş yapılabilirlikleri açısından önemli bir adımdı. 2 sayı çıktı, kitap değil dergidir bahanesiyle durduruldu. Bu durdurma zaten zor yürüyen birlikteliği sonlandırdı. O dönem yayın kurulunda ortak hareket ettiği kişilerin birçoğu da; İsmail Avcı Bucaklişi’nin öfkeli üslubundan nasibini almış, gene kendi çevresinde düşman olarak ilan etmiş, karalama politikaları yürüterek bu insanlarla sanal ortamlarda bir Laz’a yakışmayan küfürlü tartışmalar yürütmüştür…”  Selma Koçiva’nın bu satırları yazdığı tarih 24.11.2006’dır. Bu yazısında bahsettiği çirkinliklerin yaşandığı tarih ise 2000 veya 2001 yılı. Selma Koçiva, bunları söylemek için neden bu kadar bekledi ki?! Hele makalesinde “…90’lı yıllardan sonra inisiyatif İstanbul’daki Laz aydınlarına geçti…” demesi bu konulara nasıl baktığını gösteriyor. Selma Koçiva için Lazca değil, “inisiyatif” önemliymiş meğerse!

Kendisinin yazılarını da yayınlayan ve Almanya’da yaşamasına rağmen, adına künyesinde de yer veren Ogni Kültür Dergisi’ne ilişkin olarak Selma Koçiva şunları yazıyor: “…bir grup Laz aydını 93- 94 yıllarında OGNİ dergisini çıkardı… dergi, ekip ruhu oluşturulamadığı için dağıldı…” Bu satırları yazdığı “Laz Kültür Hareketinde Yol Ayrımı…” başlıklı makalesiyle, eleştiriyi zamanında değil de işi bitince yaparak kolektif üretime ne kadar değer verdiğini gösteriyor!

Selma Koçiva, dernekleşmeyi kutsuyor ve şöyle diyor: “Özellikle İsmail Avcı  Bucaklişi, İstanbul’daki çevrenin dernekleşmesine her zaman karşıydı. Böylelikle kolektif çalışmada, çalışma grubunun  birey üzerindeki denetimi engellendi. Bu da bu alanda var olan otorite boşluğunu, sürekli kılmış oldu. Kurumlaşmadan  bir dernek etrafında örgütlenmeden  bir kültür hareketi nasıl yürütülür? Biz Almanya’da  en azından  bir grup olarak hareket ediyoruz. Ve yasal bir  statümüz var…” Lazcayı yaşatma ve geliştirme konusunda hiçbir somut projesi olmayan ve ne yapacağını bilmeyen, dolayısıyla da sağlıklı bir duruşu olmayan bir değil yüz dernek olsa, her birinin binlerce üyesi olsa  ne işe yarar?! Böyle dernekler, şeyhlerinin yönetiminde, başkalarının manipülasyonlara açık yapılar olurlar. Sağa sola dilekçe vermek, Lazcayı yaşatma ve geliştirme adına hiçbir şey yapmadan sadece Lazca ölüyor diye ağlamak, UNESCO’yu referans almak ve basında çıkan haberleri yayınlamak için dernek kurmaya ihtiyaç yoktur.

Gerek Laz Kültür Derneği gerekse de Selma Koçiva’nın sözcülüğünü yaptığı  grubun talepleri, ulusal basında “Lazların talebi” olarak duyuruldu. Herkes çok iyi biliyor ki, Türkiye’de hiçbir kişi ve kurumun Lazlar adına konuşmaya hakkı yoktur. Önemli olan Lazcayı korumak, yaşatmak ve geliştirmek adına konuşmaktır. Gerek Laz Kültür Derneği gerekse de Selma Koçiva’nın sözcülüğünü yaptığı grup; Lazca konusunda projeler üretmek için kafa yormak yerine, birilerinin ellerinden tutmasını istiyor. Üretmeden bir şeyleri sahiplenmek istiyorlar. İçi boş talepleri hiç kimsenin ciddiye alması mümkün değildir. Böylece de ciddi taleplerin önüne set çekmiş oluyorlar. Bu şovlar, küçük burjuvanın boy göstermesi ve fiyaka yapmasının bir sonucu olarak ortaya çıkıyorsa, bu ayıptır. Eğer birilerinin aklı ve yönlendirmesiyle bu şovlar yapılıyorsa, bu daha da ayıp, ancak tehlikelidir. Selma Koçiva’nın iddia ettiği gibi bir “Laz Kültür Hareketi” hiçbir zaman oluşmamıştır. Onun için de bir “yol ayrımı” yaşanmamıştır. Bazı entelektüellerin bazı çabalarından söz edilebilir ancak.

Gerek küçük burjuvanın kaprislerini törpülemenin ve gerekse de manipülatörlerin provokasyonlarını önlemenin panzehiri kolektif çalışma ve üretimdir. Öncelikle Selma Koçiva özeleştirisini basın aracılığı ile duyurmalıdır. Lazebura Birliği yönetim kurulu bunları değerlendirmelidir. Almanya’dan talepte bulunan bu grup da bir değerlendirme yapmalıdır. Lazebura.net güncel Lazca yayınlara geçmeli ve internet üzerinden bir radyo yayını başlatmalıdır. Bu konularda Gürcistanlı dilbilimciler ve radyo ve televizyon programcılarından da destek aranabilir. Bugüne kadar Laz dili ve kültürünün yaşama ve geliştirilmesine katkıda bulunmuş kişi ve kuruluşlara ayrım gözetmeden tek tek ulaşılmalı ve sıcak ilişkiler kurulmaya çalışılmalıdır. Bu kişi ve kurumların desteği ile Almanya’daki bu grup da somut ilkelerini tespit etmeli ve net bir duruşa kavuşmalıdır. Lazcanın yaşatılması ve geliştirilmesine ilişkin ortak projelerin hazırlanması konusunda görev bölümü için buradakiler-oradakiler hep beraber çalışılmalıdır.

Almanya’dakiler de bir Laz halk şarkıları korosu oluşturmalı ve süratle repertuarlarını geliştirmelidir. Bu grup aynı zamanda, Gürcistan’da 1930’lu yıllarda yayınlanmış Lazca metinlerin Latin alfabesine dayalı alfabeye aktarılması için Türkiye’de bu alanda çalışacak olanlarla hemen bağlantıya geçmeli ve kolektif bir çalışmaya destek olmalıdır. Böylece altı ay gibi bir kısa sürede 1000 sayfalık Lazca bir materyale sahip olunabilinecektir. Bu Lazca metinler, Lazca diksiyonu düzgün kişilere okutulmalı, dijital ortama kaydedilmeli ve kullanıma sunulmalıdır. Almanya’dakiler de hafta sonlarında iki saati Lazca tartışmaya ayrılmalı. Bir konu tespit edilmeli. Bu konu etrafında Lazca olarak yapılacak tartışmalar kaydedilmeli ve internet ortamında yayınlanmalıdır.

Kendi gücüne güvenen insanların emeklerini seferber ederek oluşacak kolektif bir çalışma ve üretim ruhu, küçük burjuva eğilimleri büyük ölçüde törpüleyecektir. Lazcayı koruma ve geliştirme mücadelesi, Lazcayı yok etmeye çalışan kapitalist yoz kültüre karşı bir duruştur. Bu bağlamda Lazcanın korunup yaşatılması mücadelesi ve çay üreticilerinin emek mücadelesi bir elmanın iki yarısı gibidir. Bunu göremeyenlerin, konuyu sloganlarla geçiştirmekten ve emperyalist ABD ve AB’nin ikiyüzlülüğünün bir ifadesi olan UNESCO ağzıyla konuşmaktan ve A.İ.H.S.’ne sığınmaktan öte yapabilecekleri fazla bir şey de yoktur. Ayakları yere basmayan ve kurumsal disiplinli bir otoriteye sahip olmayanların ciddiye alınması mümkün değildir. Böyle olunca da, Almanya’da yaşayanların içi boş siyasî söylemleri de kuşkusuz başka aktörler tarafından her türden manipülasyon ve tahrifata açık olacaktır.

Sözün  özü: Lazcayı yaşatma mücadelesi, kapitalist yabancılaşmaya karşı tutarlı bir duruşu somutta gösterme becerisiyle mümkündür.  (18 III 2009)

(Kaynak: Sorun Polemik Dergisi, Sayı 36, Sorun Yayınları, İstanbul, Mayıs 2009)

+

(Önerilen okumalar: Ali İhsan Aksamaz, “Lazcayı Yaşatma Mücadelesi Kapitalist Yabancılaşmaya Karşı Bir Duruş Olmalıdır”, Sorun Polemik Dergisi, Sayı 35,  Sorun Yayınları, İstanbul, Mart 2009/ circassiancenter.com.tr; Ali İhsan Aksamaz, “Bazı Laz Aydınları Arasında Geciken Hesaplaşmalar ve Unutulan Kimlik Mücadelesi”, 21 VIII 2011, circassiancenter.com.tr; Ali İhsan Aksamaz, “Laz Aydınları Platformu Oluşturma Toplantılarındaki Konuşmalarım”, “Laz Aydınları ve Sorumluluk, 1. Baskı, Sorun Yayınları, İstanbul, 2011; sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr; Ali İhsan Aksamaz, “Laz Enstitüsü” Toplantısında Söylediklerim ve Gözlem, Eleştiri ve Önerilerim”, 22 XII 2012, yusufbulut.com/ circassiancenter.com.tr; Ali İhsan Aksamaz, “Laz Enstitüsü Denince (Algıladıklarım- Beklentilerim)”, 15 II 2013, yusufbulut.com/ sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr; Ali İhsan Aksamaz, “Laz Aydınlarının girişimine basından tepkiler”, 14 V 2022, sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr; “Demokratik Gürcüler Platformu’ndan Nevzat Kaya’nın Röportajı”, “Laz Aydınları ve Sorumluluk”, Sorun Yayınları, İstanbul, 2011 (İlk yayınlandığı yayın organı: FB/ Meta; Demokrat Gürcüler Platformu, 23 IV 2011; “Demokratik Gürcüler Platformu olarak Laz Aydını Ahmet Hulusi Kırım ile Yaptığımız Röportaj”, 12 VIII 2011, groups.google.com/g/gurcu_kultur_merkezi/ FB/ Meta; Haşim Akman: “Laz Enstitüsü Kuruluyor”, A Aktüel Dergisi, sayı 66, 8- 14 Ekim 1992/ 08 V 2022, sonhaber.ch/ circassiancenter.com.tr; Memedali B. Beşli, “Vicdanen malul bir devir bu devir”, Ütopya Mevsimlik Hayat Bilgisi Kitabı 6, Piya- Zed Yayın, İstanbul, Ocak 1999; Mehmedali Barış Beşli: “Tarihe Karşı Kısa Bir Tarih”, Mjora/ Lazepeşi Nena, sayı: 1, Ocak 2000, Çiviyazıları Yayınevi; “Sanatçı etiği ve Birol Topaloğlu”, 18 XI 2006, lazuri.com; “Zorunlu Bir “Yol Ayrımı” Hikayesi veya Bir Bilgilendirme Meselesi”, 23 XII 2006, lazuri.com)

+

ARZUXALİŞ ONCĞONUTE LAZURİ NENA SKİDUNİ?   

1 ʒ̆anağani 2009 tariğis TRT 6-k “Kurduri nena”te oç̆andinus kogeç̆k̆uşi, www.lazcayayinistiyorum.azlaguyi.com coxoni sait̆ikti coxoşç̆araşi k̆amp̆anya qveret̆u do TRT-k Lazuri nenateti oç̆andinas yado vitoşepete coxoşç̆ara ezderet̆u. Ar oput̆eşi sait̆ik muşi xonari aşo mağali na ognapu do xalk̆işi mencelite k̆ap̆et̆i na nodgitu şeni,  magazete Meriç Tafolarik ambari meçeret̆u am dulya, “Lazepekti tv ak̆vanan” manşet̆ite 1ʒ ʒ̆anağani 2009 İk̆inaçxa tariğoni Gazeta Milliyetis. Vitoşepete coxoşç̆ara na ezdu am sait̆is do temas gurinagnoni do k̆idaluri dulyape na ikips majura k̆oçi do k̆idalapes ok̆itxu, artot seriozuli p̆roekt̆i oxaziru do artot oxonk̆anu vardo Lazuri K̆ult̆uraşi Ok̆oxtinaleş coxote 16 ʒ̆anağani 2009 tariğis TRT-şa igzalinu. Lazuri nenateti iç̆andinas yado ignapinu. Mtini giʒ̆vat na, Lazuri K̆ult̆uraşi Ok̆oxtinaleş mak̆ature namtini mitxanepek 2004 do 2005 ʒ̆anasti artneri gurobate TRT-s konodgiteret̆es mara mutu var mageret̆es, uk̆oreʒxu majura dobadonamşinepe steri.

Dido ʒ̆anapeşen doni Lazuri na var işinu, k̆idaluri mxuci çkar na var aqu, Turkias Lazuri na oç̆andinasen k̆itxeri mitxanepe na var ižiren k̆aixeşa çkineri k̆oçepeş k̆elen, TRT-şen Lazuri nenate ç̆andinaşi ok̆vandinu ren temaşi oʒ̆k̆arinu. Lazuri K̆ult̆uraşi Ok̆oxtinaleş maktalepeş k̆elen mutepeşi coxo ognapu do na bart̆u ixişen feide ožiruşi noğirate TRT-şa oxtimu moxva ar dulya var ren. Ugoç̆k̆ondu dvaç̆irs, namtini dobadonamşinepek dido maanoni, seriozuli dulyapeti qves Lazuri nena şeni. Em k̆oçepeşen iptineri ren Mehmet Bekaroğlu, majuraniti ren Faik Aksamazi.

Lazuri K̆ult̆uraşi Ok̆oxtinaleş maktalepek TRT-s arzuxali naçinet̆es, Lazuri muşeni var iç̆andinen yado oguru şeni. Uk̆açxeti TRT-s seriozuli ar p̆roekt̆i konaçinet̆es. TRT-şi binaş ʒ̆oxles k̆omik̆uri şovi oxvenu vardo ʒ̆oxle na ixazirinasunt̆u amagi meçameri Lazuri ar t̆ekst̆i ar mitxaniş k̆elen ok̆itxu do majurani mitxaniş k̆elen Turkulişa goktiru unt̆u.

Lazuri K̆ult̆uraşi Ok̆oxtinaleş TRT-şen keramet̆i na çumert̆u muracat̆iş k̆ule, çkvaneri ar  grup̆işi arzuxali yeçkindu Lazuri nenaşi temate. Çxoro k̆oçoni ar grup̆ik Germaniaşen arzuxali noncğonerenan Dudnazirobaşa, Dudnazirobaşi Adamiuri Hak̆epeşi Dudmaxvencobaşa do K̆ult̆uraşi Nazirobaşa. Tude muşis; Aydin  Karahasan, Ayfer Kuçukali, Beyhan Çolak, Celal Alpaslan, Nurten Altunbaş Alpaslan, Mustafa Kibaroğlu, Sadık Varer, Selma Çakir K̆oçiva, Yilmaz Karahasanişi coxoşç̆arepe meç̆areli arzuxalik, imp̆erialist̆epeşi nosite na ulun do entepeşi k̆ap̆it̆alist̆uri mogapapeş mçumale na ren Ok̆ont̆aleri Milletepeşi k̆idala UNESCO-şi landeş tude xen do emuşi p̆icite ğarğalaps. Am grup̆ikti Lazuri nena şeni gurinagnoni, seriozuli mutxanepe na omralaps do k̆idaluri xandape na ikips majura k̆oçi do k̆idalapes ontxinu, entepe k̆ala artot seriozuli p̆roekt̆epe oxaziru do artot oxandu vardo Germaniaşen arzuxali nuncğonu. Lazuri nenate gamantanu varna Lazuri nenaşi gurapaş oşkendas uk̆araroni na ren am grup̆ikti çkar gza var gorups am dulyape muç̆o ixvenasen yado. Mara p̆rogramepe ixaziras do Xalk̆uri Gamantanaşi Şkaguronisti Lazuri nenate ok̆itxu-oç̆aruşi k̆ursepe guinʒ̆k̆as yado na meşvens am grup̆ik, Uçazoğaşi T̆eknik̆uri Universit̆es K̆avk̆asiaşi nenapeşi inst̆ut̆iti guinʒ̆k̆as yado çumers.

Arzuxalis, gamaçkvaloba do ç̆aralobaşi oxoşkvas na gondunun nenape do k̆ult̆urapeşi ğura, armʒika rt̆as tina na atamonen do adamiuri k̆ult̆uruli xampobaş oçvalus mxuci na naçventi ren ç̆areli. Amuşen ekoleti p̆ozit̆iuri ʒ̆opxobape dudk̆anonisti niç̆aras yado ik̆vandinen. Mağarğaloba muşi, Germaniaşen Lazeburaşi Artobaş oktalaşi k̆omisiaş mak̆ature Selma Çakir K̆oçivak na qu grup̆is, mejileri  Lazuri svauri coxope ofisialurot andğa xolo ixmarinas ya unon.

Lazuri nenaşi oskedinu, omordinu do moxtanoraşi neslepeşa k̆idalurot nunç̆işinu am grup̆i şeniti beciti na var ren oxoiʒ̆onen. Amuşeni var mara Lazuri nena şeni mutxanepe na ixvenen steri oʒ̆iruşi şovi ikipan. Na meçes arzuxalişi doloxe na molaşinapan temape, minimumi vit ʒ̆anaşen doni vitepete k̆oçepeş k̆elen dido fara iç̆arinu. Barem arzuxali Turkuli do Lazurite ç̆arat̆esk̆o do eşo noncğonat̆esk̆o!

Dido ʒ̆anapeşen doni Lazuri na var işinu, k̆idaluri çkar mxuci na var aqu, Lazuri nenate na aguren do na gamantanen k̆itxeri çkar miti Turkias na var ižiren, am grup̆isti k̆aixeşa uçkin tina, doguronepes do Xalk̆uri Gamantanaşi Şkaguronepes Lazuri nena şeni mutxanapeş oxvenuşi ok̆vandute tema muşi oʒ̆k̆araps.

Am arzuxali na imanceps Lazebura.net-isti dvaç̆irs goşogoru samimurot,  muepe na qu ak̆o ʒ̆anapeşen doni Lazuri oçvalu, oskedinu do omralu şeni. Turkiaşi p̆olit̆ik̆uri avt̆orit̆epeşa mendraşen arzuxaliş meçamu do p̆resas gamiçkvineri ambarepeş ognapu var ren dodgita, namuk na mxuci meçasen Lazuri oskedinuşi davas. Dido ginže ʒ̆anapeşen doni ojurelepeşi ojuru, Lazuri nena ğurun yado omgaru do k̆idalurot seriozuli mutxanepe uxveneri UNESCO-şi landes goʒ̆ot̆k̆oçu do muşi p̆icite oğarğalu ren oncğoreşi dodgita. Lazuri nena pçumert yado idia na ikipanpeşi sait̆epes Lazuri gamaçkvalaşi nispet̆iş epto tapalaş oqopinuk do int̆ernet̆işen Lazuri nenate radioşi gamaçkvalaş uxvenuk, Lazuri nenaşa muk̆onari becitoba na meçapan k̆aixeşa oʒ̆iraps.

Am grup̆işi mağarğale Selma K̆oçiva ren namuk na ç̆aru iptineri, Lazepeşi temas. Ma na miçkin k̆onari, xalk̆uri temapeşenti Lazuri st̆at̆iape na ç̆aru iptineri şuri ren. Lazuri gurapa şeniti, mʒika rt̆as nati dudis na niç̆iru mitxani ren. Am sebebite, mcveşorapes na qu dulyapes do amagi muşis oşinu dvaç̆irs. Ti muşi na var aağanu, k̆olekt̆iuri omraluşi becitoba na var oxvaʒ̆onu, ti muşi do muşi Lazuri na var axampu şeni, int̆elak̆t̆ualuri speros na ç̆arupanpeşi nak̆onoba manžinen yado oxelu vardo  k̆arta ç̆it̆aburjuva steri, aʒ̆i mcveşoba muşi gamaşkvalups do rek̆abet̆işi gagnaşi girdabis udodginu patxalaps.

Selma K̆oçivak lazebura.neti k̆ala jurnali Guneyişi 47. nomerasti gamiçkvineri “Lazuri Nenaş Ç̆aroni Oqopinuşi Macera” coxoni st̆at̆ia muşis aşo tkumers: “…Guri çkimis memnuneri ar nenaşi sevdate, eçdovit ʒ̆anaşen met̆a ar p̆eriodis  oç̆aruşi macera çkimik naqonops nep̆rete. Aya ren mondo çkar mitik na var noʒ̆k̆en timya ar k̆abğaşi forma. Ç̆araşi nena na var aqopineren ar nenate oç̆aru…” Lazuri nena Sovieturi p̆eriodişi 1920-oni ʒ̆anapes ç̆areli ar nena na iqu, ʒ̆oxle na var uçkit̆u Selma K̆oçivak Lazuri nenaşi ç̆araş macera ti muşi k̆ala geç̆k̆apu mak̆uli işinen. Murenki, Sovieturi p̆eriodis, Lazuri nenas ç̆ara na aqu do doguronepes Lazuri nenate na gamaintanet̆u, Dura Sult̆anikti ognuş k̆ule xolo miladi ti muşi k̆ala geç̆k̆apuşi gzaş ogoru ren dido onç̆eloni. Xolo lazebura.netis gamiçkvineri “Lazuri K̆ult̆uruli Oxonk̆anas Goşobğoba” otkute na ç̆aru st̆at̆ia muşikti numxvacups am çilaturi dodgita muşis: “…Ginže ʒ̆anapeş ʒ̆oxle 1984-s, Lazuri Albonişi jin na p̆it xandapes vort̆it otxo şuri. Gebdgit Lazeburaşi Oxandobaş Grup̆i do 90-oni ʒ̆anapeşa vognapit Lazurişi ç̆araş nena… P̆ʒ̆opxit K̆aç̆k̆arişi K̆ult̆uruli K̆erk̆ela 1992-s Volfgang Feurstein k̆ala artot. Am ʒ̆anapes miti var t̆u Turkias, namuk na ç̆arupt̆u Lazuri nena do k̆ult̆uraş temas…”

Artneri st̆at̆ia muşis aşo sat̆irepe ren epto onç̆eloni: “…MJORA… gamiçkvinu. Mp̆olis Lazepek artot na qves dulya rt̆u beciti k̆uçxeş ot̆k̆oçu. Jur nomera gamiçkvinu, svara vardo jurnali ren yado baxanete gamaçkvala muşi maxkemek kododginu. Aşopeteti zate meç̆ireli na rt̆u artoba kogoşobğu. Em p̆eriodis, gamaçkvaluri k̆erk̆elas oşkendari na ixandept̆u mitxanepeşen didopekti İsmail Avci Bucak̆lişiş xuçeli gagnapaşen itesiru, edo xolo entepe gomorgva muşis mt̆eri ognapu, entepeşi p̆at̆inoba şeni p̆rop̆aganda xveneri am xalk̆i k̆ala, ar Lazis na var nomskut̆u oncğoroni ok̆oç̆arus mxuci meçu int̆ernet̆is…” Selma K̆oçivak am sat̆irepe na ç̆aru tariği ren 24 ʒ̆ilva 2006. Am ç̆ara muşis na molaşinaps oncğere dulyape na iskedinu tariğiti ren 2000 varna 2001. Selma K̆oçivak muşeni misa dodgitu aʒ̆işakis?! St̆at̆ia muşis “…90-oni ʒ̆anapeş k̆ule inisiat̆iva aqu Mp̆olişi int̆elakt̆ualepes …” ya oktuk am temapes muç̆o na oʒ̆k̆ers oxoʒ̆onapaps. Megerem Selma K̆oçiva şeni Lazuri nena vardo “inisiat̆iva”  beciti rt̆eren.

Muşi ç̆arapeti na gamoçkvu do Germanias skidut̆u tina coxo muşi kunye muşisti na noç̆aru  k̆ult̆uruli jurnali Ogni şeni Selma K̆oçivak aşo ç̆arupt̆u: “…namtini Lazuri int̆elakt̆ualepek gamoçkvu jurnali Ogni 9ʒ- 94-oni ʒ̆anapes… jurnali, ekip̆uri şuri na var axorʒelu şeni, kogoşibğu…” Am sat̆irape na ç̆aru “Lazuri K̆ult̆uruli Oxonk̆anas Goşobğoba” temoni st̆at̆ia muşite, k̆rit̆ik̆a na dvaç̆irt̆u oras vardo dulya muşi içoduşi oxvenute moʒ̆irapan k̆olekt̆iuri dulyas muk̆o ğula na noʒ̆k̆ers!

Selma K̆oçivak ok̆oxtinale xvamups do aşo zop̆ons: “Xususurot İsmail Avci Bucak̆lişik nodgitut̆u Mp̆oluri Lazepeş k̆elen ok̆oxtinaleş gedginus. Aşote k̆olekt̆iuri xandas gza var niçinu, ok̆oxanduş grup̆işi k̆oçiş jin ok̆ont̆rolus. Emukti mteloras gza meçu am speros oavt̆orit̆et̆onobaşa. K̆idalurot ar ok̆oxtinale uteşkilute muç̆o ixvenen k̆ult̆uruli oxonk̆ana? Çkin, Germanias eşo-aşo ar grup̆ot vixandept. Edo miğunan legaluri  st̆at̆u…” Lazuri oskedinu do omordinu şeni, tolite na ižiren çkar p̆roekt̆i na  var uğun do mu qvasen na var uçkin, emuşeniti k̆ap̆et̆i ar dodgita na var uğun, ar var oşi ok̆oxtinale iqvas na do k̆artayisti vitoşepete mak̆ature aqvas na, mus irgun?! Aşo ok̆oxtinalepe, şeyxepek na oktalapan, çkvapeşi manup̆ilasionepeşa gonʒ̆k̆imeri k̆idalape iqven. Ekol-akole arzuxali meçamu, Lazuri oskedinu do oxampu şeni çkar mutu uxvenute, xvala Lazuri nena ğurun yada omgaru, UNESCO-şi referansi ožiru do p̆resas gamiçkvineri ambarepe gamoçkvu şeni ok̆oxtinale gedgimu var unon.

Ar k̆ele Lazuri K̆ult̆uruli Ok̆oxtinale majura k̆eleti mağarğale muşi Selma K̆oçiva na ren grup̆ik na ak̆vandu ondepe, “Lazepeşi ogoroba” yado ignapinu  uirkianuri p̆resaşk̆elen. İris k̆ai uçkin, Turkias, çkar mitis do çkar k̆idalas hak̆i var uğun Lazepeşi coxote oğarğaluşa. Lazuri oçumalu, oskedinu do oxampuşi coxote oğarğalu ren beciti na ren. Lazuri K̆ult̆uruli Ok̆oxtinaleti, mağarğaloba muşi Selma K̆oçivak na qu grup̆ikti Lazuri şeni p̆roekt̆epe omralu şeni dolongonu vardo mitxanepek mxuci meçan ya unonon. Umraleri mutxanepeş omancu unonan. Ugagnaponi arzuxalepes çkar mitik k̆ai tolite var oʒ̆k̆en do seriozuli var şinaps. Aşopeteti seriozuli ok̆vandupes noğobupan. Am şovepe ç̆it̆aburjuvaşi t̆ani oʒ̆iru do fiyak̆a oxvenu şeni ixvenen na, aya ren oncğore. Egere am şovepe mitxanepeşi ğnosi do gza meçamute ixvenen na, aya ren umosi oncğore, mara oşkorinoni dulya ren. Selma K̆oçivak idia na ikips steri, “Lazuri K̆ult̆uruli Oxonk̆ana” çkar oras var iqopu. Emuşeniti “goşobğoba” var iskedinu. Murenki namtini int̆elak̆t̆ualepeşi namtini gza ogoruşen molişinen.

Ç̆it̆aburjuvapeşi k̆ap̆risepeş oçodinu do manip̆ulat̆orepeşi p̆rovok̆asionepeş dodginuşi p̆anzexiri ren k̆olekt̆iuri oxandoba do omraloba. İrişen ʒ̆oxle Selma K̆oçivas ognapu uk̆ors muşi avt̆ok̆rit̆ik̆a p̆resaşi gzate. Lazeburaşi Artobaş oktalobaşi k̆omisiasti am dulyapeş goşogoru unon. Germaniaşen ogoroba na qu grup̆isti ok̆imet̆obaş ozimu unon am dulya şeni. Lazebura.netis uk̆ors dğaluri Lazuri gamaçkvalaş oxvenu do int̆ernet̆işen Lazuri radioş oç̆andinu. Am dulyapes, Okorturaşi filologepeşen do radio do t̆eleviziuri map̆rogramepeşen mxuciti igorinen. Aʒ̆işakis Lazuri nena do k̆ult̆uraşi oskedinu do oxampus mxuci na meçu k̆oçi do k̆idalapeş iri k̆ala cumaluri gagnapate megabrobapeş oʒ̆ipxu şeni gzalepeş oguruşi ren. Am k̆oçi do k̆idalapeşi omxvacu k̆ala Germaniaşi am grup̆isti tolite na ažiren p̆rinʒip̆epe oç̆aruşi ren do mtini dodgituşi renan. Lazuri oskedinu do oxampu  şeni oşkendari p̆roekt̆i oxaziruş temas dulya ok̆ortu şeni melenepe do molenepe artot oxanduşi renan.

Germanias na skidun am grup̆is Lazuri xalk̆uri birapapeşi k̆oroş oteşkilu do manişa rep̆ert̆uari mutepeş oxampu uk̆ors. Artneri vaxtis, Okorturas 19ʒ0-oni ʒ̆anapes gamiçkvineri Lazuri t̆ekst̆epe Latinuri albonite oç̆aru şeni Turkias am speros na ixandeps mitxanepe k̆ala astaxolo k̆ont̆akt̆i oxvenuşi do k̆olekt̆iuri ar dulyas omxvacuşi ren. Aşopete anşi tuta steri mk̆ule p̆eriodis maqvasenan vitoşi gverdoni Lazuri mat̆eryali. Am Lazuri t̆ekst̆epe ok̆itxapuşi ren Lazuri dik̆siyoni k̆ai na uğun mitxanepes, dijit̆alot doloç̆aruşi do oxmarinus oxaziruşi ren. Germanias na skidun am grup̆ikti dolonişi çodinapes jur saat̆oni Lazuri ok̆oğarğaluşi ren. Ar tema ožiruşi do am temaşen Lazurot na ixvenasen ok̆oğarğalape doloç̆aruşi do int̆ernet̆isti gamoçkvuşi ren.

Ti muşiş mencelişa imendi na ikips k̆oçepeşi amagepeş oseferberute iʒ̆opxinasen  k̆olekt̆iuri ar dulya do omraluşi şurak oçodinasen ç̆it̆aburjuvaluri gagnapa didopete. Lazuri nena oçumalu do oxampuşi k̆abğa ren k̆ap̆et̆i dodgita medgineri ugamaqazu k̆ap̆italist̆uri k̆ult̆uraşa, namuk na gza gorups Lazuri mek̆arbuşa.  Emuşeniti Lazuri oçumalu do oskedinuşi  k̆abğa do maçayepeş amağişi k̆abğa ren ar uşkirişi jur gverdi steri. Aya na var ažirenanpes, temas sloganepete na oʒ̆k̆ernanpes do imp̆erialist̆i Amerik̆aşi Ok̆ont̆aleri Oxenʒalepe do Avrop̆aşi Artobaş riyakarobaşi organizasioni UNESCO-şi p̆icite oğarğalu do Avrop̆aşi Adamiuri Hak̆epeşi Akt̆is nanç̆inuş ekole, na axvenasenan çkar mututi var uğunan. K̆uçxepe muşi let̆as k̆ap̆et̆i na var gebažgen do k̆idaluri disip̆linoni ar avt̆orit̆e na var uğunan adamepeş seriozuli oşinu mumkini var ren. Aşo iqvaşiti, Germanias na skidun am grup̆ik na tkumers ugagnaponi  p̆olit̆ik̆uri nenapeti, xçe mtviri steri iqvasen gonʒ̆k̆imeri, çkva akt̆orepeş k̆elen xveneri  k̆arta ç̆eşidi manip̆ulasioni do taxrifat̆işa. Mk̆ulot giʒ̆vat na: Lazuri oskedinuşi k̆abğas aqven gecgina, k̆ap̆it̆alist̆uri oxark̆uşa medgineri gagnaponi ar dodgita, dğaluri skidalas oʒ̆iruşi xemaxvencobate.

Ali İhsan Aksamazi

18 Mirk̆ani 2009, Mp̆oli