Nart Akhoumsatch
Beni eleştirenlere kısa bir açıklama yapmamda yarar var. Aslında, insanların isimleri ve milliyetleriyle ilgilenmekten ziyade, düşünce yapılarıyla ilgilensek daha anlamlı olur, sanıyorum.
Ben bir Abhaz’ım, yani diğer bir ifadeyle Abhaz ulusundanım. Anadilim Abhazca. Türkiye doğumlu olduğum ve 26 yaşına kadar o ülkede yaşadığım için Türkçeyi de konuşuyorum. Resmi Türkçe ismim olmasına rağmen, protesto amaçlı Abhaz ismi kullanıyorum. Türkçe ismin dışında başka bir dilde anne ve babaların çocuklarına isim veremedikleri bir tarihte doğmuştum. Mecburi verilen bir isme protesto ve itiraz olarak bu ismi kullanıyorum. Yoksa dediğiniz gibi “tanınmamak için uydurma ad” koymadım. Böyle bir şeye de hiç ihtiyaç duymadım.
Rejimin yalan ve uydurma medyasından beslenirsek, gerçekleri hiçbir şekilde öğrenme şansımız olmayacaktır. Özel tim ve askerler tarafından nasıl insanların helikopterden atılarak, yakılarak, işkenceyle burunları ve kulakları kesilerek barbarca katledildiklerini bilmeyeceksiniz. 12 yaşındaki bir çocuğu 13 kurşunla öldürdüklerini, 16 yaşındaki bir kız çocuğunu roketle zevk için alçakça katlettiklerini de bilmeyeceksiniz. Mezra evlere vahşi hayvanlar gibi saldırarak, savunmasız mazlum insanları otomatik silahlarla çoluk çocuk canlı olan her şeyi nasıl taradıklarını da muhtemelen hiç duymamış olacaksınız.
Katil ve cani devletin izni olduğu kadar bazı olayları duymuş olacaksınız. İşte neydi onlar; örgüt bebek katletti, öğretmen, doktor ve işçileri katletti falan. Devletin zulmünden halkını korumaya çalışan hiçbir silahlı güç kendi halkına kurşun sıkmaz. İnfaz ettikleri kişiler çeşitli meslek grubu altında devlete muhbirlik yapan alçaklardı. Yani dediğiniz gibi infaz edilenlerin hiçbiri masum değil, aksine halk düşmanı işbirlikçi hainlerdi.
Kürt sorununu konuşmaya kalksanız, Turgut Özal’ı örnek veriyorlar. Türkleşmiş bir Kürt, Kürt değildir. Diğer bir taraftan azınlıklara verilen önemli görevlerden bahsediyorlar. Kendi milletini inkâr edip aşağılayan, onursuzlaştırılmış, kişiliksizleştirilmiş tiplerden bahsediliyorsa doğrudur. Ama önemli görevlere gelmiş; kendi etnik kimliğini koruyan akıllı, onurlu ve şahsiyetli kaç Ermeni’yi, Kürt’ü, Alevi’yi, Rum’u, Süryani’yi gösterebilirsiniz? Özellikle askeriyede Türk ve Sünni olmasına azami dikkat ediliyor.
Bakın, Fransa’da 4 yıl kaldım. Fransa vatandaşları, etnik bilinç düzeyine göre Fransız orijinli olmamasına rağmen Fransız’ım diyenler de var demeyenler de. Aslında bu, Fransa’nın bir zorlaması olmayıp, Fransa’nın bir vatandaşı olmaktan gurur duyan insanların kendi arzu ve istekleriyle söyledikleri bir şey. Nitekim Fransa; medeniyetiyle, kültürüyle, tarihiyle, demokratik sistem yapısıyla, askeri ve politik gücüyle Amerika’dan sonra dünyada en etkin güç…
Asıl sorun olan, Fransa’yı örnek göstererek, Türkiye vatandaşlarının Türk olmasa da, Türkiye’de yaşayanların Türk olması gerektiği fikrine bir haklılık kazandırmak. Bir yanlışı başka bir yanlış örnek vererek ikna yoluna gitmişsiniz. Oysa yanlış her yerde yanlıştır. Bir de Türkiye’de insanlar Türklüğü kabul etmedikleri için soykırım ve katliama uğramıştır. Bir zorlama ve dayatma vardır. Fransa’da insanlar onur duyarak, kendi arzularıyla Fransız olduklarını söylüyorlar. Kimse onları zorlamıyor.
Bir insanın milliyeti, yaşamış olduğu ülkeye göre nasıl değişir? Akıl dışı bir olay. Ben Belçika vatandaşıyım (gurur duyuyorum) ama Abhaz’ım. Bir Wallon veya Flaman nasıl olabilirim? Olmak istesem de olamam, çünkü o değilim. Doğarken kazanılmış, kendi seçeneğimiz olmayan özel bir durum.
Sıklıkla “TC ulusal bir devlettir ve Atatürk’ün söylediği ve anayasaya madde olarak geçen ‘’Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.” ifadesi kullanılıyor. Benim için hiçbir bağlayıcılığı yok. O, Atatürk’ün kendi düşüncesiydi. Ben özgür düşünceli bir insanım. Kimin fikri olduğu hiç önemli değil. Atatürk veya başka biri. Yanlış yanlıştır. Liderler hep doğru düşünür, doğru yaparlar gibi bir anlayış kabul edilemezdir.
Aklımızı kiraya vermeyelim. Kendimize ait fikirlerimiz, düşüncelerimiz olsun…