HAHURETE ŞIHANÇERİ’DEN ALINACAK ÖRNEKLER

DEREHİN Andrey
Adige Mak Gazetesi, Temmuz 2012
Kuban Komsomolları 20 Ekim 1987
Çeviri: AÇUMIJ Hilmi

Bu gün HAHURETE Şıhançeri’yi konu ediniyoruz. O yaşamın çelikleştirdiği devrimci-Bolşevik, Adige Otonom Bölgesi kurucularından, SSCB Merkez Yürütme Komitesi üyeliği yapan, Adige Otonom Bölgesi İspolkomu başkanlığı yapan sadece Adigey’de değil Pşıze bölgesinde de tanınan birisiydi. HAHURETE Şıhanceri poemlerde de hikayelerde de kahraman olarak karşımıza çıkıyor. Onun ismi caddelere de, sovhozlara da verilmiş durumda. Hahurete’ye ilişkin pek çok makale yazılmış, onu anlatan risalelerde var. Bütün bunlara rağmen O’nun adına yazılmış şeyler çok azlar. HAHURETE Şıhançeri’nin tecrübeleri, Leninist çizgi üzerinde görevlerini ifa etmesine dair, günümüzdeki bu kısa geri dönüşün yaşanıldığı dönemde, bilgilenmemizin önemi var ve herkesin onun kendi yaşamına vazife biçtiği şeyleri şimdi de üstlenmesi mümkün.

1987 Ekim ayı. Krasnodar Eyalet İspolkomu önündeki ufak parkta elindeki bastona zorla dayanarak yürüyen yaşlı bir kadın var. Parkın ortasındaki havuzun kenarındaki bankta ellerinde çocuk yetiştirmesini konu edinen kitaplar olan genç anneler oturuyor. Kızıl caddesinden otomobiller geçiyor. Ne yana bakarsan bak cap-canlı bir yaşamın dolu dolu aktığını görüyorsun. Fakat burada yürüyen yaşlı kadının aklına sadece 1935 yılı Ekim ayının 10’unda amcası HAHURETE Şıhançeri’nin ebedi yolculuğuna uğurlanırken atılan tüfek seslerinin yankısı var. Üzerinden çok vakit geçmeden ona iftiralar atarak mezarını yerle bir edip tanınmaz hale getirdiler. Ama ŞUMAFIPHU Kadırhan 1937 yılının o gecesinin üzerinden elli yıl geçtikten sonra Şıhanceri’nin anısına saygısızlık yapılmış olmasına rağmen, mezarının yerle birlik edilmesine rağmen kemiklerine dokunulmadığına hala burada yattığına inanıyor.


HAHURETE Şıhançeri

Kadırhanın Lenin caddesi üzerindeki evinde oldukça uzun süre birlikte oturduk. Evin içinde gereksiz-abartılı hiç bir şey yok, sade bir düzen hakim. Evde HAHURETE’den kalma, onu hep hatırlatan tek şey onun evinde de bulunan eski siyah bir dolap. Diğer her şeyi müzeye vermiş. Ünlü Bolşevik’in anısına Mıykuape’de açılacak bir müze için verdiklerini söylediler. Kadırhan pek çok zorlu sınavdan geçti. O, uzun ama devamlı zorlu bir yaşam sürdü. Fakat, babası öldüğünde kendisini kızı olarak alan amcasına dair bu gün konuştukça adeta daha gençleşmiş gibi gözlerinin içi ışıldıyor.

7 Mayıs 1908  yılı 189 nolu protokolde şöyle yazıyor; Ben Ekaterinador kenti III numaralı Polis Dairesi Sorumlusu İzbaş, aşağıda bahis konusu olan olay hakkında bu tutanağı tuttum; Kuban Askeri Ziraat okulunda arama yaparken Ekaterinador’a bağlı HAŞTIKU’dan, İslam dininden, 21 yaşında, bekar, 1905 yılı sıhhiye kursu mezunu ve bu okulun sıhhiyecisi olan HAHURETE Ömer oğlu Şıhançeri’nin bu okuldaki baş devrimci agitatör olduğunu açığa çıkarttım ve HAHURETE’ye ait aşağıda saydığım kitapları buldum; 1905 yılında basılmış ‘Öğrenciler ve Sosyal Sorunlar’, ‘Egoizm ve Sosyalizm veya Toplumla Ben’,  ‘Ekonomik Risale’, 1906 yılında basılmış ‘Profesyonel Devinim’, 1905 yılı basımlı Marks’a ait ‘Tarihi Materyalizm ve Artı Değer’, 1906 yılında basılmış  ‘Tarımsal sorun’. Bu konuda yukarıda adı geçen kitapları kayıt altına alarak Sıhhiyeci HAHURETE Ömer oğlu Şıhançeri ile bu okulun birinci sınıfında okumakta olan Yampolskiy İlyiç oğlu Alekseyi, sayın Ekaterinador karakol noktası amirinin vereceği karara kadar zapt altına almaya ve sözkonusu kitapları paket yaparak ona gönderme kararı aldım.

Bu belgeye ulaştığım Adige Otonom Bölgesi  Devlet Arşivinde  HAHURETE’nin yaşam öyküsünü anlatan benzeri pek çok evrak var.

Tarihi olark önem kazanmış olaylara geri dönelim. Yukarıda söz konusu ettiğim tutanak haricinde HAHURETE’nin devrimci çalışmalarına şahitlik yapan başka evraklarda var. Örneğin o dönem Kuban eyaleti geçici general-valiliği yapan orgeneral Babiç’inde  1908 yılı 26 Ağustos tarihinde çıkardığı bir emirnamede var. Bu emirnamede Kuban Askeri Tarım okulunda öğrencilerin kurduğu devrimci organizasyon sadece işçiler arasında değil öğrenciler arasında da devrimci düşünün yayılmasına çalışıyor deniliyordu. General-Vali HAHURETE Ş. hakkında ‘Toplumsal huzur ve güvenlik açısından zararı gelen birisi olduğu için’ görevinden alınması ve askeri durumun sürdüğü süre boyunca bölgede yaşamasına müsaade edilmeyip sürülmesine karar vermişti. HAHURETE bunun ardından Terske bölgesine giderek  geriye dönmesi için izin çıkana kadar orada Asetin köylü ve işçilerinin  arasında devrimci davanın ilerlemesi yolunda çalışarak bekledi.

HAHURETE yaşamında ve çalışmalarında hep ilk sıralarda yer aldı.Haştıku köyünde fakir bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Ekaterinador Askeri Sıhhiye okulunu bitirdi. İlk Adige sıhhiyesi oldu. Sıhhiye olmak için Ekaterinadora gelmeden önce yoğun bir şekilde çalıştı ve aynı zamanda Peneheste bulunan tek sınıflı okulu bitirdi. Ufak oğlunu okula kaydettirecek parası olmadığı için babası Ömer sahip olduğu tek Kafkas kayışını tefeciye vermek zorunda kaldı. Devrimci bir havaya sahip Ekaterinador’a öğrenci olarak geldiğinde gücü yettiği müddet boyunca adaletsizliğe karşı mücadele ederek halkın iyi bir yaşam elde etmesi için çalışmaya  kesin karar verdi.

Pşıze Bölgesi yaşlı Bolşeviklerinden 1903 yılından itibaren parti üyesi olan P. Vişnakova’nın anılarında HAHURETE şöyle yer alıyor; ‘ Ben HAHURETE’yi ilk defa 1905 yılı mayıs ayında Pşıze’nin öbür kıyısında Kırmızı Ev yakınında yapılan mitingte gördüm. Ardından partinin haziran ayında yapılan gizli toplantısında da gördüm. Daha sonra Bolşeviklerin Pşıze Bölge Komitesi ile alakalı olarak suçlu görülen Fedor Yarovske ile HAHURETE’nin ilişkisi olduğunu biliyordum. 1905 ihtilalı sırasında HAHURETE grevlerde, mitinglerde ve askeri nöbetlerde aktif olarak yer alıyordu. HAHURETE’nin Bolşevik Komitesi üyesi Vasso Seredze ile birlikte Askeri Mahkeme’ce yargılandığını ve Adige köylerinde toplantılar yapmak üzere çalıştığını da biliyordum…’

1909 yılında HAHURETE gizlice Osetya’dan ayrılarak Novorosisk’e geldi. ‘Ruski Groznenski Standart’ firmasında çalışmaya başladı. Ardında ‘Kartal’ isimli çimento fabrikasında da çalıştı. Çimento fabrikası işçileri onu Sigorta Kasası Başkanı olarak atadılar. Bunun yanısıra gizli çalışan işçi örgütüne de üyeydi.1914-1915 ve 1916 yıllarında Kuban Bolşevik Organizasyonu’nun kendisine verdiği görevleri yerine getiriyor, Adige köylerini geziyor, Emperyalist savaşın (Ç.N. I. Dünya savaşı) gerçek yüzünü insanlara anlatıyordu. ”Vahşi Tümen”nin dağılmasını sağlamak için pek çok çalışma yaptı.

1918 yılında Sovyet düzeninin Novorosisk’te kurulması yönünde çalıştı bunun neticesinde  Pşıze ve Karadeniz sahili  III. Olağanüstü kongresinde delege olarak seçildi. 1920 yılında ise 1. süvari ordusuna ilk katılanlar arasında yer aldı.

1922 yılı 27 Temmuzunda Rusya Merkez Yürütme Komitesi Prezidiumu’nda Çerkes (Adige) Otonom Bölgesi kurulması kararını çıkarttı. 7-10 Aralık 1922 yılında Hakurenehable’de düzenlenen Bölge Sovyetleri kongresinde HAHURETE Şıhançeri’nin başkanlığını yaptığı İspolkom Bölge Yönetimi’ne seçildi.

Kadırhan; ‘1923 yılında babam öldü, ardından yaşamım çok zorlaşmıştı. Bu olayın üzerinden çok vakit geçmeden amcam Haştıku köyüne gelip beni kızı olarak yanına aldı. Vefatına kadar birlikte Krasnodar’da yaşadık. Günümüzde Varaşilov’un adının verildiği o zamanlar Gimnaziyski caddesi adını taşıyan cadde üzerinde yaşıyorduk. Evimizde bir insanın ihtiyacı olan mobilyalardan başka bir şey yoktu. Ben orta öğrenimimi bitirdikten sonra Tıp Teknikumu’na gittim. Şıhançerıy sabah gün doğarken işe gider çoğu zaman gece yarısı işten geri dönerdi. Abartmaksızın insanları severdi. İçki içmeyi sevenlere karşı sert davranırdı. Böyle yorucu bir şekilde çalışması sebebiyle kalp rahatsızlığına yakalanmıştı…

Adige otonom bölgesine hiç kimseden bir miras kalmış değildi. İşçiler okuma yazma bilmiyorlardı, Müslüman din adamlarının ellerindeydiler, hiç okul yoktu denilse de doğru olur. 1919 yılına kadar herhangi bir sağlık kuruluşuna da sahip değildi, suç oranları da oldukça yüksekti. HAHURETE Şıhançeri’nin başkanlığını yaptığı seçilmiş ispolkom yeni yaşamın inşasında  gerçekten yoğun çalışıyordu. Bu yeni yaşantının inşasında Hahurate’nin büyük katkıları vardı demek hiç abartısız bir gerçektir.

SEAUH S.’nin anılarında; ‘ Yaşlı çiftçilerden birisi ile Sovyet sisteminin ilk kuruluş yılları hakkında konuşmam gerekmişti. İlk Sovyet emekçileri hakkında sorular sormuştum. Söz dönüp dolaşıp Hahurete’ye geldiğinde, onun emekleri, çabaları hakkında ne düşündüğünü sorduğumda;  HAHURETE ana direkti, Adigey’in politikası, ekonomisi ve kültürü ona dayanarak değişiyor gelişiyordu’ demişti

O zor yıllarda otonom bölge ispolkomu belli başlı ana konulara yoğunlaşmıştı;  Ekonominin kalkındırılması, haydutluğa karşı durmak, aydınlanmaya ve sağlık konusunda gelişmelerin sağlanması (1925-1927 yılları arasında Otonom Bölge Parti İspolkomu’nun desteğiyle Moskova, Leningrad ve başka kentlerde 157 kişi okutulmaktaydı), kültürün geliştirilmesi, dağlı kadınların özgürleştirilmeleri gibi konular üzerineydi. Bütün bu konularda olan gelişmeler hakkında HAHURETE kendisi özel olarak ilgileniyordu. ”Ofis çalışması”ndan hoşlanmıyordu, her yerde olan biteni kendisi kontrol ediyor, öğreniyordu. Kısa bir süre içerisinde bütün otonom bölge yaşayanlarınca tanınır olmuştu. Adigey’de onu tanımayan ve saymayan kimse kalmamıştı. Çalışma stili tamamen Leninist çizgideydi, bürokratizme uygun bürokratik liderlik niteliklerini kullanmaya çalışanlara hemen karşı duruyor, onları düzeltiyordu.

HUAJ V. K. anılarında onu şöyle anlatıyordu; Çalışma usulünde en belirgin olarak sahip olduğu şey işleri direk bölge yaşayanları ile ilintili olarak yürütmesiydi. HAHURETE belli bir zaman veya günde halkla buluşmuyordu, yanına çok kişi geliyordu, kapısı her zaman her gelene açıktı, herkesi kabul ediyordu. Yapılması gerekenler hakkında önerilerini almadan veya danışılan konu hakkında sonuç elde etmeden hiç kimseyi yanından ayırmıyordu. Gitmeleri gereken daireye yazı yazarak ellerine veriyordu ve bu pusulalara her zaman işin nasıl sonuçlandırıldığının kendisine bildirilmesi talimatını da yazıyordu.

Yeni makam veya mevki sahibi olmuş kişiler arasından kendisini büyük gören, ofisinde kurulup oturan müracaat edenleri küçük görenlerde çıkıyordu. HAHURETE böylelerine karşı da çok dikkatliydi. Burnu Kafdağı’nda olanlara hemen hadlerini bildiriyordu.

HAHURETE, otonom bölgeyi devamlı surette geziyordu. Bir yerde gece kalmak zorunda olduğunda evsahibi olarak  işçileri seçiyordu.

İ. V. Blohin’in hatırladığına göre; Köylerde mezralarda halk toplantılarına katılır, konuşmalar yapardı, yaşlılarla konuşur kadınları dinler köy aktivistleri ile sohbetler ederdi. Gece bir yerde kaldığı zaman köylüler, mezra sakinleri onun kaldığı yere gelirlerdi. Toprakla yeni yaşam şekli ile alakalı o an pek çok soru sorarlardı, rahatsız oldukları şeyleri doğru bulmadıkları konuları ona aktarırlardı.

Benim gördüğüm kadarıyla HAHURETE’nin ölümü ardından insanların HAHURETE’ye güvendikleri kadar güvenilen saygı duyulan, sorunlarını anlatabildikleri hiç bir yönetici çıkmadı, bu gün de yok.

BLEĞO Mahmud;  Rayon merkezine HAHURETE’nin gece yarısı geldiği de oluyordu. O zaman bir sokak kenarında arabasını durdurur, üstüne yamçısını atar orada geceyi geçirirdi. Erkenden uyanırdı, sokağı gezerdi. Tarlalara bahçelere göz atardı. İlk karşılaştığıyla da sohbet etmeye başlardı, oraya başkaları da gelmeye başlar halk orda toplanırdı, büyük bir miting yeri gibi olurdu. İnsanlar yaşamları ile alakalı sorunlarını onunla konuşurlardı. Rayon sekreterinin yanına gitmeden önce rayon hastanesine uğramadan oradaki durumu görmeden, hastanenin ihtiyaçlarını öğrenmeden, okula uğramadan yapmazdı. Ben o zamanlar RİK’in müdürüydüm benim yanıma ilk önce gelmezdi, ilk önce hastane, okul ve ufak çocukları görmeden anaokuluna gitmeden diğer işyelerine gitmezdi.  Buralarda kanunun öngördüğü şeyler gerçekleştirilmediyse diğer işyerlerindeki olanlarla ilgilenmezdi, oradakilerle konuşmak istemezdi.

BLAĞO Mahmud’un hatırladığı başka bir olayda HAHURETE’ye gösterilen saygının boyutunu gözler önüne seriyor;  Herkes hatırlar ‘başarının baş döndürcülüğü’ adında yayınlanan makalenin ardından  pek çok çifçi kolhozlardan ayrılmıştı. Biz Rayon yöneticileri olarak ne yapacağımızı bilmez hale düşmüştük. Halkın yeniden kolhozlara katılmaları için ne yaptıksa da fayda vermiyordu. Hiç bir şey elde edemediğimizi HAHURETE’ye iletmiştik. Rayondaki bütün kolhozlardan gelen çok sayıda insan  Penejıkuaye’de yapılan toplantıya katılmıştı. HAHURETE onların önünde ayrıntılı bir konuşma yaptı. Köylüler, çiftçiler ona karşı besledikleri saygıyı göstererek; ‘Evet şimdi biz yanıldığımız anladık’ dediler ve kolhoza yeniden katılacaklarını belirterek ellerini kaldırdılar.

Adige Otonom Bölgesi İspolkomu ilk lideri HAHURETE’nin ufak çocuklarla olan ilişkisine ayrıca geniş olarak ele almamız gerekiyor. Yazdıklarımızda farklı pek çok konuya değindiğimiz için okuyucularımızın bizi hoş göreceklerini umuyoruz.

Rusya Federasyonu Onursal doktoru O Morozov; HAHURETE’nin sahip olduğu şefkat ve anlayışı hiç bir şeyle kıyaslamak mümkün değil. Burjuvaların kızgınlığı neticesinde yaşayacakları bir eve sahip olmayan zor durumda pek çocuğun  sokakta kaldığı zor yıllar aklıma geliyor. Çocuk bakımevleri açılmıştı fakat buralara üç yaşına girmemiş çocuklar alınmıyorlardı. HAHURETE’nin yanına gidip çocuklar için bir bakımevi açmak istediğimi söylemiştim. Bu müracaatımı eline alıp Moskova’ya gitmişti.

Bu olayın ardından bir ay kadar geçmeden  50 tane Adige, Rus her milletten çocuğun yattığı bembeyaz yatakların yer aldığı, ferah bir binada çocukların uyuyabileceği bir yer oluşturuldu. HAHURETE’ye ‘Buyur gel, yalvarıyorum, o saldıkları para ile açtığımız yeri görmeye gel’ diye söylemiştim.

O ufacık çocukların HAHURETE’ye yeni elbiselerini, oyuncuklarını gösterdiklerinde ağlamasını bu gün bile unutamıyorum.

Krasnodar Adigey’e dahil değildi ama otonom bölgenin yönetim organları sağlık kuruluşları kültürel-aydınlanma merkezleri 1922 yılında Çerkes zenginlerinin evlerinin ellerinden alınıp fakirlere verilmesine değin  Krasnodar kentindeydi. HAHURETE’nin gece yarısında Krasnodar sokaklarını gezdiği de çok olurdu. Rusya Sovyet Federatif Cumhuriyeti Merkez İdare Komitesi’nde de üye olduğu için  kent sakinleri ile de ilgilendiğinden, onu tanır ve severlerdi. HAHURETE, Krasnodar kenti içinde az şey yapmamıştı. Örneğin Kent Parkı’ndan başlayarak Pşıze nehri üzerinde yer alan demir yolu köprüsüne kadar uzanan yolda tramvay hattı döşetmişti. Bunu yaptırma sebebi ise Adige Konserve fabrikasında çalışan işçiler her gün bu yolu yayan yürüyorlardı.

İşçilerin yaşamlarının iyileştirilmesi için bıkmadan yorulmadan çalışan HAHURETE’ye ilişkin G. İ. Gozulov’un anlattığı bir anısını da aktaralım; 1932 yılında HAHURETE’yi Adige Bölge Komitesi Parti Sekreteri olarak seçmişlerdi ama onda bürosunu değiştirmiş olmaktan başka bir değişiklik olmamıştı. Nasıl görünüyorduysa öyle görünmeye devam etti. Daha önce yanına gelenleri nasıl güleryüzle karşılıyorsa aynı güleryüzlülüğünü devam ettiriyordu. Bölgenin ekonomisinin daha iyi olması için dur durak bilmeden çalışıyordu. Sevindirici olan bir başka şey ise onun sayesinde Bölge Parti Sekreterliği’nin kapısının her gelene açık olmasıydı. Büyük makam mevki sahiplerinin aksine HAHURETE her zaman herkese karşı güler yüzlüydü. O tarihlerde ben onunla çok karşılaşıyordum. Rayonlarda sağlık kurumlarının yapılarının durumunu tetkik etmem için kendisi rayonlara giderken beni de yanında götürüyordu. Geceleri oralarda kalmamız gerekli olduğunda çiftçi evlerine konuk oluyorduk. Ev sahiplerinin fazladan yatakları olmadığından yerde yattığımızda çıkıyordu.

HAHURETE’nin Adige otonom bölgesi ispolkomu başkanlığı ve parti sekreterliği döneminde Adige Otonomisi, üretim alanında, Sosyo-kültürel alanlarda büyük gelişmeler kaydetmişti. İlk beş yılda Adigey’de üretim tesisleri altı kat artmıştı. Üretim miktarı ise 7 kat arttı. İş alanları ise beş kat fazlalaştı. Ulusal bölgeler arasında kollektivizasyonu ilk tamamlanan yer Adigey oldu. Kültürel devrim ise son hızıyla devam ediyordu. 1931 yılında Adigey’de okuma yazma oranı % 85 oranına ulaşmıştı. Herkese de ilkokul okuma olanağı sağlanmıştı.

1931 yılı ‘Komünist Aydınlanma’ gazetesinde şöyle yazıyordu;  Kültürel kalkınma anlamında Adigey’in gösterdiği gelişim neticesinde elde edilen tecrübeden faydalanmak gerekiyor. Bu aydınlanmanın nasıl sağlandığı konusu sadece diğer Kuzey Kafkasya bölgelerinde değil Tüm Sovyetler Birliği’nde de gözden geçirilmelidir.

1935 yılı HAHURETE’nin son yılı oldu. Fakirlik içindeki çocukluk yılları, devrimci faaliyetlerde yorulmadan çalışması, Sosyalizmin inşasına bütün gücüyle katılması ve bütün bunların getirdiği zorluklara kalbi dayanamadı. İlk kalp krizini 1933 yılında geçirmişti. 1935 yılının o sıcaklarında otonom bölgeyi çok gezmesi kendisine yaramadı. HAHURETE son gününe kadar durmaksızın çalıştı.

Kadırhan’ın hatırladğına göre; Kendisinin diktiği ağaçların altındaki taburede akşam üstü dinlenerek oturuyordu. Ben geceleyin uyurken onun çağrı sesini duydum. Kalbinin tuttuğunu anladım. Hemen baş örtüsünü ıslatıp başına koydum. Bölge Sağlık Kısım Başkanı Gozulov’uda acil telefonla aradım. O da çabucak yetişti. Diğer doktorlara da danışarak ne yapacaklarına karar vermeye çalışıyorlardı. Ama onun durumu iyiye doğru gitmiyordu.

Doktorlar HAHURETE’nin acilen Kremlin Hastahanesi’ne kaldırılması gerektiği sonucuna vardılar. G. İ. Glazunov’un hatırladıklarına göre;  1935 yılı ekim ayında bir özel vagon bize tahsis edildi. Profesör P.İ. Budarin, bir hemşire ve parti bölge temsilcileri de yanımızda yola çıktık. Adige köylerinin yanından geçerken HAHURETE bana dönüp ‘(Adige topraklarını gösterip) Bu ulu topraklarda defnedilmek isterdim ama bir şekilde iyileşip geri dönecek olursak Anapa’ya gidip sandalla denize çıkarız’ dedi. Novoçerkeska ulaştığımızda iki tane daha oksijen tüpü aldık. HAHURETE yeterince nefes alamıyordu bu yüzden ona zaman zaman oksijen veriyorduk. Voronej’e ulaştığımızda durumu daha da ağırlaşmaya başlamıştı. Burada bir Profesör Terepist’e danıştık, HAHURETE’ye bazı ilaçlar verince durumu biraz iyileşmişti. Yolumuza devam ettik. Saat dörtte Moskova’ya ulaştık. Ambulans Demiryolu terminalinde bizi bekliyordu. HAHURETE’yi hemen ambulansa aldılar, bende ona refakat ediyordum. O dönemin en ünlü Kardiologu Profesör Pletnev’in olmadığı bir döneme denk gelmiştik. Onun asistanı muayene ediyordu. Üzerinden bir gün bir gece geçtikten sonra HAHURETE’nin canını teslim ettiğini bize haber verdi.

İnsanın yaşamında edindiği saygınlığı cenazesinde daha da belli oluyor. HAHURETE 5 Ekim’de vefat etti. Son yolculuğuna hükümet üyeleri de katıldılar. 6 Ekim tarihinde RSFC KP gazetesi Pravda’da vefatı haberi yayınlandı.

76 numaralı tren yas içinde olunduğu belli olacak şekilde dizayn edilerek cenazesi 9 ekim tarihinde Krasnodar’a getirildi. Binlerce kişi HAHURETE’nin cenazesini beklemek üzere Demiryolu terminalinde birikmişlerdi. Adige Otonom bölgesindeki köylerden, mezralardan, Pşıze bölgesi yerleşkelerinden, Kafkasya’daki bölge ve cumhuriyetlerden, Krasnodar’daki işçiler ve devlet dairelerinde çalışanlar, öğrenciler binlerce kişi toplanmıştı. Günümüzde Mir caddesi ile Kızıl caddesinin olduğu yerden demiryolu terminaline kadar insan seli doluydu. HAHURETE’nin cenazesine eşlik ederek cenazenin götürüldüğü Adige Öğretmen Okulu’na kadar geldiler. HAHURETE’nin tabutu burada bir masanın üzerine konuldu. İnsanlar iki gün durmadan onu son yolculuğuna uğurlamak için ziyaret ettiler. Her onbeş dakikada bir cenazesini bekleyen muhafızlar değişiyordu. Onun başında bekleyenler arasında kolhoz çalışanları, öğretmenler, çeşitli devlet dairelerinin görevlileri, komşu bölge ve cumhuriyetlerden gelen temsilciler yer alıyordu.

Dönemin Komünist Partisi üst düzey yetkililerinden K. E Voroşilov, S.M. Budenne, Devrim Savaşı Kahramanı D. P. Jloba, E.İ  Kovtyuh, HAHURETE’yi yakın dostları olarak görüyorlardı. HAHURETE’nin vefatı üzerine A. İ. Mikoyan, A.A. Andreyev ve S.M. Budenne’nin gönderdikleri taziye telgrafında ‘ Dostumuz HAHURETE sadece Adigey’in değil tüm Kuzey Kafkasya’daki dağlı halkların temsilcileri arasında en iyi devrimciydi’ diyorlardı.

HAHURETE Şıhançeriy Eyalet İspolkomu’nun önündeki parka 10 Ekim tarihinde defnedildi. Krasnodar’da yaşayanların belirttiğine göre onun cenazesinden öncede sonrada onun cenazesi kadar kalabalık olan hiç bir cenaze Krasnodar’da kaldırılmadı. Bütün kent yaşayanları adeta oraya toplanmış gibiydi.