HASIRALTI ETTİĞİMİZ SORUNLAR

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Bizi, halının altına süpürdüğümüz sorunlar bitirecek, desem sizce abartılı olur mu?
Neleri süpürmedik ki hasırın altına?
Yüzleşmekten korktuğumuz sorunlarımız, yanlışlarımız, eksiklerimiz, hatalarımız…
Bazı köklü sorunlarımızı çözmeye cesaret edemedik, onları halının altına boca ettik.
Kendimizi aldatmaya, vicdanımızı rahatlatmaya çalıştık.
Hani bazen birbirimize sorarız ya “En büyük toplumsal çıkmazımız nedir?” diye, sorunun cevabı tam da bu işte!

GERÇEKLERLE YÜZLEŞMEK
Zor olan; samimiyetle ortak aklı kullanmak, gerçeklerle yüzleşmek, aynaya bakmak eksik ve yanlışları görebilmek, çözüm ortakları bulmak sorunları çözmek ve müreffeh bir toplum oluşturmak.
Kolay olan; üç maymunları oynamak, sorunları hasıraltı etmek.

YÖNETİCİLERİN AĞIR SORUMLULUĞU
Unutulmasın çözmek yerine hasıraltı ettiğimiz sorunlarımız yarın çok yüklü bir fatura kesecek bize.
Sorunlarımızla yüzleşememe konusunda hepimizin ağır sorumluluğu var.
Özellikle de sanatçılar, siyasetçiler, yetkililer ve yöneticiler, duyarlı gençler, yazar çizerler…
Eğer sen ve ben yanlışları gördüğümüz halde umursamadıysak, hataları görmezlikten geldiysek, inanmadıklarımızı söylediysek, vitrine oynadıysak samimiyetsizlikte yarıştıysak vay halimize!

YETKİSİNİ ve GÜCÜNÜ KULLANAMAYANLAR
Eğer sen, sorunları kendi haline bıraktın, görmezden geldiysen,
Çözüm aramak yerine olumsuzlukları, yanlışları… halının altına süpürdüysen,
Güçlüyken gücünü, yetkili ve etkiliyken yetkini ve etkini kullanmadıysan,
Cılız başarılarla teselli bulduysan sen de acınacak haldesin!

DOĞRU SÖYLEYENİ DÜŞMAN SANANLAR
Eğer sen, sorunları işaret edeni, doğru söyleyeni, yüreğinden konuşanı düşman ilan ettiysen, eleştirilere tahammül edemediysen, hep vitrine oynadıysan, sen hassasiyetin, duyarlılığın yanında insanlığı da hasıraltı ettin.
Sen, bu halin, bu tavrınla sadece geçmişini değil, geleceğini de halının altına süpürdün demektir.

KURU ÖVÜNMELERİMİZ, ŞİŞKİN EGOLARIMIZ, AFRA TAFRALARIMIZ
Çok şeyi hasıraltı ettik ediyoruz ama hasıraltı etmediğimiz, halının altına süpürmediğimiz çok değerimiz(!) de var.
Mesela kuru övünmelerimiz,
Mesela şişkin egolarımız,
Hırslarımız, afra ve tafralarımız…
Baksana sarmaş dolaş yaşıyoruz bu hastalıklı hallerle.
Çoğu kez:
Görmedim,
Duymadım,
Bilmiyorum, diyerek, işin içinden sıyrılmayı da ihmal etmiyoruz.
Ama bak halı kabardı, hasır şişti.
Bu toplum, dağ gibi sosyokültürel sorunlarını çözmek için sanatçısı, siyasetçisi, yazarı, çizeri, dinamik gençleri, kanaat önderleri, düşünen, üreten insanlarıyla güçlü bir sinerji oluşturup sorunları çözemiyorsa vay bu toplumun haline!
Toplumuyla el ele verip sorunlarına çözüm ortağı aramayan, devletin gücünü talep edemeyen yöneticiler sanırım sizin de vicdanınız rahat değil!

BAK HALI ORADA
Yüzleşmeyi sevmeyenler, eleştiriden hoşlanmayanlar, hep kuru kuru övünmeyi sevenler,
Sizin için kolay bir yol daha var.
Siz, sorunları hasıraltı edin, sizi eleştiren, uyaran olursa eleştiriye müsaade etmeyin.
Dostlar alışverişte görsün sizi, iş yapıyor gibi görünün.
Küçük başarılardan, cılız etkinliklerden büyük övgüler çıkarın.
Daha iyi olsun diye fikir beyan edenleri eleştirin, suçlayın.
Var mı benim gibi akıllısı kurnazı, deyin.

SİZİN DE KATKINIZ OLSUN
Ey duyarlı kesim içindeki “sözde duyarlılar”, ey samimi yöneticiler içindeki “sözde samimiler”, vitrin derdiyle dertlenenler, şu gösteriş merakından bir kurtulun, şu girdaptan bir çıkın Allah aşkına!
Yüzleşin gerçeklerle, kendinizi de toplumun bir kesimini de kandırma gayretinden, inanmadığınız şeyleri söylemekten vaz geçin.

İYİ Kİ VARSINIZ!
Yüreği yettiği, elinden geldiği kadar samimiyetle toplumsal sorunları çözme gayretini sürdüren duyarlı insanlar, değerli yöneticilerimiz, sanatçılarımız, yazar ve çizerlerimiz, gayretli gençlerimiz iyi ki varsınız!
Sayınızın artması temennisiyle.