HİÇ ÜRETENLE ÜRETMEYEN BİR OLUR MU?

ELBEG Murat Duman
03.06.2006

Geçtiğimiz haftalarda diyalektik anlatımlarla son yaşanan gelişmeleri tartışmış, Türkiye Kafkas Diasporası’nın üçe bölünmüşlüğünden bahsetmiştik.

Diaspora toplumların, özellikle de Kafkas diasporasının en önemli sorunlarından bir tanesi hiç şüphesiz bir olamamak, birlikte hareket edememektir.

Her grupta, her örgütte, her toplumda farklı görüşler olması normaldir. Anormal olan farklılıkları paylaşmamak, ortak bir paydayı kabul etmemektir.

Peki nedir bu ortak payda?

Ortak paydayı belirleyen en önemli unsur bence önceliklerdir. Ortak bir paydanın olmaması da bu önceliklerin bireylere göre değişikliğinden kaynaklanmaktadır. Toplumun geneline yönelik önceliklerden ziyade bireysel düşünce farklılıklarından kaynaklanan bireysel önceliklerin baskın olması ortak payda arayışlarını da sekteye uğratmaktadır.

Buradan her ne olursa olsun tek bir ortak payda olacağı fikri de çıkartılmamalıdır. Toplumların değişik konularda birden fazla önceliğinin olması, birden fazla ortak paydayı da beraberinde getirir. Yani toplumsal sorunların çokluğu, aynı zaman diliminde bu sorunların çözümü için birden fazla ortak paydalı gruplar meydana getirir.

Kafkas diasporasının üst ortak paydası ise “Kafkas Kültürü”dür. Kafkas kültürü temel alınmadan yapılan her türlü girişim ya da faaliyet beraberinde ayrılmışlığı, bölünmüşlüğü de getirecektir.

Kafkas kültürünün bugün özellikle diasporada yozlaşmışlığı, kendi karakteri dışında başka karakterlere büründüğü aşikardır. Bunda suç hiçbir toplumun değil, sadece Kafkas toplumunundur.

Kurulu derneklerin daha doğrusu tüm Kafkas toplumunun bir yıl içinde yaptığı aşağı yukarı birbirine yakın faaliyetlere bakarsak bu kültürün nasıl bu güne geldiği sorusuna yeterli bir cevap olacaktır.

Ocak-Şubat-Mart: Neler yapılabilir toplantıları
Nisan-Mayıs: Anma toplantıları
Haziran-Temmuz: Festivaller ve geceler
Ağustos-Eylül: Tatil, dinlenme
Ekim-Kasım-Aralık: Yeni görevler, yeni seçimler, tanışmalar vs…

365 güne oranladığımızda %1’i bile geçmeyen oturumlar ve sempozyumlar dışında maalesef kültürel ağırlıklı yapılan çok fazla bir şey çıkmıyor karşımıza.

Azda olsa üretenin görünmezden gelindiği, kişisel ve dernekler arası çatışmalar, fikir ayrılıklarının gölgesinde kalan bir kültür.

Tüm bunların ışığında biz kime güveneceğiz, kimin yanında yer alacağız sorusu bir kez daha çıkıyor karşımıza.

Cevabı çok basit aslında.

Hiç üretenle üretmeyen bir olur mu…