WORDIM Müzeyyen
08.03.2010
8 Mart Dünya Kadınlar Günü diye yılda bir kez de olsa kadınlar ve kadın hakları hatırlanır. Çeşitli platformlarda söyleşi, seminer ve sempozyumlar düzenlenir. En çok da kadınların özgürlüğüne vurgu yapılır. Kadınlar; özgürlüklerini ne kadar ilan ettiler (!) onları en çok neler özgürleştirdi, özgürleşebilmelerine teknolojinin katkısı ne oldu, gibi konular tartışılır ve dile getirilir.
Geçen yıl Vatikan “Deterjanı Koy, Kapağı Kapat ve Rahatına Bak” başlığında bir makale yayınladı. Çamaşır makinesi kadını özgürleştirdi ana fikrindeki bu yazı, bütün dünya kadınları ve savunucuları tarafından tepki almıştı. Çamaşır makinesi kadının özgürleşmesine önemli katkısı olan bir buluş olabilir ama hala dünyada baskı ve zulüm altında yaşayan bunca kadın varken özgürlüğü çamaşır makinesi ile sınırlı kılan görüşe şaşırmamak elde değil.
Kadının özgürlüğü kimine göre ilk seçme ve seçilme hakkıyla, kimine göre ilk olarak ekonomik gücüyle, kimine göre cinsel eşitlikle özgürleştiğini savunurlar. Görünen o ki, kadının özgürlüğü daha çok tartışılacak gibi. 2010 yılında bile özgürleştiklerine ve özgürlüklerini ilan ettiklerine inanmak çok zor. Kadının özgürlüğü hala bir çok yerde yok.
Bence ekonomik anlamda kendi ayakları üzerinde durabilen kadınlar özgürdür. Eğitim ve ekonomi, kadını özgür kılacak en önemli unsurdur.
Biz Çerkeslerde ise kadını özgürleştiren bunların hiçbiri değil gibi geliyor. Bundan yüz yıl önce şehirli kadında olmayan özgürlük Uzunyayla kırsalındaki Çerkes kızında vardı. Bence kadına bakışını içselleştiren düşüncelerdir onu özgürleştiren. Avrupa mantığıyla bakan yazar ve düşünürler, Çerkes kızlarında olan özgürlüğü Avrupalı kadınlarda bile olmadığını söylerler. Çerkes kızlarının sosyal durumu hiçbir ulusun kızlarına benzetemezler. Doğu’da kızlar kapalı, örtülü ve hapis Batı’da güvensiz bir özgürlüğe sahip. Çerkes kızları ise bugüne kadar tam bir gelecek ve özgürlüğün sahibiydi. Umarım Çerkes kızı bu imajını kaybetmez nesillere taşır.
Ben ortaokulu bitirdim, liseye kayıt yaptıracağım; tek başıma sabah Beyazköy’den kalkıp Kayseri’ye gelip kaydımı yaptırıp dönmüştüm. Ki, henüz on beş yaşındaydım. Bir ben değil, Uzunyayla’da eğitim alan kızların hepsi aynı benim gibiydi. Eğitimini nerde yapıyorsa tek başına gidip gelmesi hiç sorun olmazdı. Şu an sahip olduğum özgürlüğün temelini oradan aldığıma hiç şüphem yok. Güven ve terbiye ruhu, belki de bizi bu kadar özgür yapan. Benim çocuk yaşta sahip olduğum özgürlüğü, -biraz olsun- kendi kızıma aynı yaşlarda tanıyabildim mi? Ortama baktıkça tedirgin olmadığımı söyleyemem. Çünkü çevresel faktörler de çok etkileyici.
Zaman ve değerler çok sık değişse de arzu edilen kadın profili, fikir üreten, yorum yapan, hayatın her alanında düşünebildiğini gösteren ve düşünen bir varlık olmaktan çıkarılmadan yaşatılmasıdır.
Bütün dünya kadınlarının özgür yaşayabilmeleri umuduyla “Kadınlar Günü’nü” kutlarım.