KİMLİK AŞKI, KÜLTÜR SEVDASI

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Karşımda dalyan gibi bir genç.
Duruşu, bakışı Çerkes’e benziyor.
Yavaş adımlarla yaklaştım.
Genç, alımlıydı, çalımlıydı.
Dik duruyor, duygu soluyordu.
Merhaba, dedim.
Sordum, “Nerelisin?”
Dedi “Çerkes’im
“Memnun oldum?” dedim.
Dakikalar içinde kanımız kaynadı.
Tanıştık hatta birbirimize alıştık.
 
Akordeon çalıyormuş.
Ekip oyuncusuymuş.
Güzel de oynarmış.
Annesi de babası da Çerkesmiş.

Sevmiştim bu genci, hem de çok!
Ve başladı muhabbet.
Anlattım, dinledi.
Sordum, cevap verdi!
Ta ki basit kültür ve tarih konularına gelinceye kadar.
Amaç, sınav değildi elbette!
Güzel vakit geçirmekti.
Geleceği anlatırken geçmişi yâd etmekti.
Günceli tüketince tükendik kaldık.
Tıkandık!

Sordum şiir, şiire ilgin var mı?
Şey, dedi.
Konuyu değiştirmek istedim.
Tanıdığın Çerkes şairi?
Sustu, yutkundu!

Değiştirdim.
Ana dilini ne kadar biliyorsun?
Anlıyorum ama çok az konuşabiliyorum.
Şarkı, masal, tekerleme?
Hikâye, roman, tiyatro?
Bozuldu!

Baktım olmayacak.
Bari havadan sudan bahsedeyim derken bu defa o sordu sesini yükselterek.
Kim bana sanat, edebiyat, tarih ve kültür anlattı da ben dinlemedim?
Bu değerlerden habersiz büyüdüm ben.
Ana dilimle yazılmış şiiri bana kim okudu da beğenmedim?
Hangi yazarla tanıştırdılar beni?
Ne zaman tiyatroya götürdüler?
Bana kim Çerkes’çe masal anlattı?
Ve devam etti:

Haydi, siz de suçlayın beni!
Gençler iyi yetişmiyor, deyin.
Öyle ya günah keçisiyiz biz!
 
Haydi sorgulayın!
Azarlayın!
Unutmayın, ey yetişkinler,
Gençliğiyle bu kadar mesafeli hatta gençleri bu kadar değersiz gören bir toplumun istikbali olmaz!
Şaşırdım.
Kırıldım!
Demek ki yetişkinler, kültür iletişiminde gençlere gereği gibi örnek olamıyor, dedim.
Büyüklerin Çekeslik aşkı(!) gençleri ısıtamamış, dedim.
Üzüldüm!
Kahroldum.
Yutkundum, sustum.