KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT ve TOPLUM

YEMUZ Nevzat Tarakçı
09.11.2014

Her dönem kendi neslini, her nesil de kendi edebiyatını ve kültürünü oluşturur.

Dil, kültür, sanat ve edebiyatın oluşmasında merkez insandır.

“Edebiyat dili, dil, insanı kapsar, bunların hepsini kültür kuşatır.”

Kuşaklar, dil ve edebiyat vasıtasıyla edindikleri bilgi, birikim ve geleneklerini birbirlerine aktarır.

 

BİR TOPLUM DÜŞÜNÜN

Bir toplum düşünün,

Sanata, kültüre, edebiyata değer veren, bu değerlere değer katan.

Şairi, yazarı, sanatçısı bol, sevilen ve sayılan.

Okuyan, araştıran, düşünen, üreten…

Dansı, müziği, tiyatrosu itibar gören.

 

Bir toplum düşünün,

Fertleri toplumla, kültürle, birbirleriyle barışık.

Büyükleri, tahakküm ve tekebbürden uzak.

Yöneticileri hükmetme şehvetini tatmamış, samimiyetten uzaklaşmamış.

Ana dilleriyle şakıyan yeni nesil, kültürüne değer katmış.

Gençler tarihleri, kültür ve kimlikleriyle her daim barışık.

Gayretli, donanımlı, uyumlu ve uyanık.

 

Bir toplum düşünün,

Büyükler, sanat ve edebiyat sevdalısı.

Gençler, dil ve kültür meraklısı.

Çok okuyan, düşünen üreten, eleştiren bir toplum.

TV’si,

Gazetesi,

Dergisiyle,

Yani topyekûn medyası diline, sanatına, edebiyatına saygılı, kültürüne duyarlı.

Çok satan kitapları hakeza…

 

YA ÇERKES TOPLUMU?

Hadi şimdi de toplumumuzu bir düşünün!

Düşünelim!

Dilimizi,

Sanatımızı,

Edebiyatımızı,

Kültürümüzü,

Düşünelim.

Bu miras değerleri karşısında toplumun bilinç ve heyecan seviyesini düşünelim.

Yetkililerin ufkunu, enerjisini, tahammülünü, bu topluma ne kattıklarını,

Sosyal, sanatsal ve kültürel hayatımızın nasıl gittiğini,

Toplumumuzun ne kadar okuduğunu, neyi okuduğunu,

Bireylerin sanat ve edebiyatla ilgisini,

Gençlerin kültür, kimlik, sanat ve edebiyat noktasında ne kadar duyarlı, ne kadar donanımlı olduğunu,

Yazılı basınımızı, görsel basınımızı,

Kitaplarımızın, gazete ve dergilerimizin tirajının ne kadar olduğunu       düşünelim.

Düşünelim!

Dilimizi,

Tiyatromuzu,

Müziğimizi,

Geleneklerimizi,

“Xabze”mizi? …

Neden sustunuz?

 

“BİZ, BU HALİMİZLE ÇOKTAN YOK OLUŞU HAK ETTİK!”

Bilmem ki neden, niçin sustunuz?

Yoksa içinizden, en derin içinizden,

“Biz, bu halimizle çoktan yok oluşu hak ediyoruz!” mu diyorsunuz?

Demeyin lütfen ne olur!

Sakın demeyin!

Haydi, ne olur, “Ümit var!” diyin.

“Bak, iyi bir gençlik yetişiyor!” diyin.

“Bak, yetişkinler yeni nesle “kültür iletişiminde” köprü oluyor.” diyin.

“Bak, gençler her türlü sanat etkinliği ve kültürel etkinliklerle bu kültürü yaşatma gayretinde.” diyin.

“Bak, sosyal, sanatsal ve kültürel aktiviteler için toplumumuzda büyük talep var.” diyin.

“Yöneticilerimiz, yazar, çizer ve düşünürlerimiz, sanatçılarımız durumun farkında, gerekli tedbirler alınıyor.” diyin.

Bu kültürü yaşatma gayretleri katlanarak sürüyor.” diyin.

“Kuru övünmelere, şişkin egolara paydos diyeceğiz!” diyin.

Hadi, ne olur bir şeyler diyin!

Susmayın hadi ne olur!

 

NOT:

Hayallerde hayat bulmuş nice görünmezliği eserleriyle var etmiş yüreği sevgi dolu güzel insanlar, selâm size. İyi ki varsınız!