KUR’AN YAKILMASININ BİR ANALİZİ

Nart Akhoumsatch

Bir insan, Kur’an’ı yakacak kadar ondan niye nefret eder acaba?

Hiçbir empati yapılmadan birçok yerde öfkeli protestolar yapıldı ve ölüm mesajları gönderilerek tepki gösterildi. Bu, dine akıl bağıyla değil de aidiyet bağıyla bağlı olmakla ilişkilendirilebilecek bir tepki tarzı. Oysa sebep-sonuç ilişkileri irdelenmesi gerekmez miydi? Kaynaklar araştırılıp, özeleştiri yapılabilir ve empati kurmaya çalışılabilirdi. Belki de kendi kaynaklarınızla yüzleşmeye cesaretiniz yok.

Ama Batı insanı, bilinçsiz tepki göstermez, sizin gibi. Onlar bir şeye karşıysa araştırarak, bilerek karşı çıkarlar. Okudukları ve günlük yaşamda gördükleri, onlara İslam dini hakkında bilgi ve tecrübe kazandırıyor. Bu olumsuz kazanımların da farklı reaksiyonları olacaktır tabii ki. Kimi karşıtlığını içinde saklarken kimileri açığa vurup eyleme dökebilir. Aslında Kur’an yakma olayı, akılcı bir eylem olmamakla birlikte, insan vicdanının rahatsızlığının dışa bir tür yansımasıdır diye düşünebiliriz.

Hakim olan İslam inancında, diğer bir ifadeyle “Müslümanım” diyen insanların %90’ının inandığı din anlayışında: Kendisinden olmayanı düşman görür, “gavur” der, “imansız” der, aşağılar. İnsan kardeşliğine değil, din kardeşliğine önem verilir. Bu yüzden yaşadıkları toplumda ayrımcılık yaparlar.

Kin ve nefret ehlidirler. Bütün Sünni kaynaklarında peygamberin 9 veya 13 yaşındayken Aişe ile evlendiği yazar. Dört kadınla evlenilir, hür ve cariye (esir alınmış kadınlar) kuralları vardır.

Aşka ve sevgiye asla yer yoktur. Evlilikler çıkar ilişkilidir ve kadının seçme hakkı yoktur; o sadece talep edilir ve ailesi karar verir.

En vahşi cinayetler bu dine mensup olanlar tarafından işlenir; boğaz kesme, yakma, suda boğma vs.

Politik amaçlar taşırlar ve yaşadıkları toplumu kendi dogmatik inançlarını empoze ederek değiştirmek isterler. Bu yüzden en demokratik, özgürlükçü sistemlere bile karşıdırlar; asla uyum göstermezler ve saygı duymazlar.

Sosyal ve ailevi ilişkileri ilkel ve önyargılıdır. Erkek egemen kültür hakimdir.

Bizzat şahit olduğum iki olayı anlatayım: Toplu taşıma araçlarında kadını ayakta tutup kendisi oturan tipler… Kadının giyeceği elbiseyi seçen kişiler gördüm. Zavallı kadın, “Ben şu elbiseyi beğeniyorum,” bile diyemedi.

Bu ve buna benzer olumsuz davranışlar, gelişmiş medeni toplumlar için kabul edilemezdir.

Batı toplumu, bu tip insanlara tepkiliyken inandıkları ve kaynak olarak gördükleri Kur’an’a da tepkilidir haliyle. Bütünüyle insani duygularla ve bireysel olarak bu şekilde tepki gösterenler de olacaktır, kaçınılmaz olarak.

Müslüman olduğunu iddia edenler, sorgulamayı ve özeleştiri yapmayı denemeli ve kendi kaynaklarıyla yüzleşmeliler. Neden sevilmediklerini düşünmeliler.