KUZEY KAFKASYA FEDERAL BÖLGESİ (KKFB)

BABUG Ergun Yıldız
31. 05. 2010

Bu yılın ocak ayında kurulan Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi (KKFB) ilk ortaya çıktığı günlerde çeşitli tahminlerde bulunmuş, olayın detaylarını ve asıl amaçlanan hedefi bilmediğimiz için sadece fikir yürütmekten öteye geçememiştik.

Bu gün de geri planda ve uzun vadede neyin hesap edildiği çok netleşmiş değil aslında.

Fakat aradan geçen 5 aylık süre içerisindeki gidişat bazı şeyleri biraz olsun gösterdi.

Bazı konulardaki endişelerimizin, haklılık veya hata payını sınama imkanı oldu bu zaman içerisinde.

Bende oluşan izlenim; yeni federal bölgenin başındaki idarecinin sadece ekonomik organizasyona yoğunlaşacağı ve güvenlik sorununa ise yine eskiden olduğu gibi Moskova merkezli yön verileceği biçiminde.

Yeni yapının başındaki vali daha çok sosyal ve ekonomik problemlerle ilgili görünüyor, mümkün olduğunca politik ve etnik meselelere bulaşmamaya çalışıyor şimdilik.

Beş aylık bir süre elbette net tespitler yapmak için yeterli değildir ama Hloponin mevcut idarelerin üzerinde bir kontrol ve karar mercii olarak, mevcut işleyişi kontrol etmekten ve daha ziyade sosyal – ekonomik sorunların tespitini yapmaktan öte belirgin bir etki gösterebilmiş değil şimdiye kadar.

Durum onu gösteriyor ki, yeni vali, KKFB’nin Rusya’nın diğer bölgelerinden geri kalmasının önüne geçmeye, en azından aradaki belirgin farkı ortadan kaldırmaya çalışacak görev süresi boyunca.

Fakat bu, yeni bölgenin niçin oluşturulduğunu açıklamaya yetmiyor bana kalırsa.

Yani bu cumhuriyetlerin salt ekonomik geri kalmışlıkları ve sosyal sorunları nedeniyle ayrı bir bölge haline getirildiklerine inanmak biraz saflık olur gibime geliyor.

İlk günlerde de söylediğimiz gibi, bu işin birkaç farklı yönü olduğu düşüncemi koruyorum hala. Bölgenin olimpiyat bölgesinden izole edilmesi gibi, olağanüstü hal bölgesi ilan edilerek özel yöntemlerle idare edilmesi gibi, uzun vadede yerel idarelerin daha da pasifize edilmesi gibi bir çok amacın bir arada olduğu fikrimi de koruyorum.

Yukarıda söylediklerimiz genel bir değerlendirme olarak kalsın.
Ben asıl söylemek istediğime değinmek, bir başka açıdan bu meseleye dikkatinizi çekmek istiyorum şimdi.

KKFB ilan edildiğinden beri, bu bölgede terörist faaliyetler birden bire arttı ne hikmetse.

Bir türlü anlam veremediğim, anlamaya çalıştığım şey; yeni bölgenin ilanı ile terörün aynı anda tırmanışa geçişi arasındaki ilişkidir.
Ekonomik ve sosyal şartlarını iyileştirmek, insanların daha mutlu ve iyi yaşamasını daha çok kazanmasını, daha özgür olmasını sağlamak için özel ilgi göstereceğinizi söyleyerek oluşturduğunuz bir bölgede terör niçin artsın?

Tam tersine insanlarda umut yaratan, iyi bir gelecek beklentisi oluşturan böyle bir adım halktan destek görmeli değil midir teorik olarak?

Dağıstan ve İnguşetya’da var olan istikrarsızlık daha da tırmandı.
KBC’de olan huzur bir anda bozuldu ve terör faaliyetleri gözle görülür biçimde tırmanışa geçti, gün geçmiyor ki bir yerlerde bir olay olmasın, bomba patlamasın polis öldürülmesin.

Artık Stavropol bölgesine de sıçradı olaylar, biliyorsunuz son patlamada bir çok insan hayatını kaybetti.

Şimdi bunu nasıl yorumlamak gerekir sizce?

Açıkçası kafamda üç ihtimalli bir değerlendirme oluşuyor olan bitene bakınca.

Bu bölgede ciddi bir biçimde faaliyet gösteren ve yayılan Vahhabist gruplar ve istikrarsızlığa neden olan gruplar bir yerlerden organize ediliyorlar.

Bunlar birbirinden bağımsız olmadığı gibi, kendi başına hareket edebilecek basit tepki örgütlenmeleri de değiller bana kalırsa.
Dolayısıyla bölgeye dışarıdan bir el müdahale ediyor ve Moskova ise bu durumu daha önceden öngörerek tedbirini almak istiyor.
Bu grupları bölgede sıkıştırarak imha etmek ve ülke geneline yayılmalarını önlemek istiyor.

Moskova’nın bu tehlikeye uyanarak tedbirini alması üzerine de Kuzey Kafkasya’daki operasyonu planlayanlar uyuyan bu grupları zorunlu olarak harekete geçirdiler.

Gürcistan’ın aniden kuzey Kafkasya halklarına sevgi duymaya başlaması ve kendi amaçları için Çerkesleri kullanmaya yeltenmesi bu oyunun bir aşaması olarak düşünülebilir.

Birdenbire Amerika’nın Çerkeslere ve Kuzey Kafkasya’ya ilgi duymaya başlaması, 150 yıl sonra bir anda Çerkeslerin kırılıp sürgün edildiklerini hatırlaması ve imana gelmesi, Amerikan vakıflarının bir anda Çerkes sevdalısı kesilmeleri de buna ilişkilendirilebilir.

Eğer böyle ise; bölgemizde müthiş bir güç mücadelesinin başlamak üzere olduğunu söylemek yanıltıcı olmaz sanırım.

Tabii ki böylesi bir mücadelede, fillerin tepişmesinden kimin zarar göreceğini anlamak için müneccim olmaya gerek yok.

O nedenle halkımız kendi küçük siyasetini yaparken, kendi varlığını koruyup haklarını geliştirmeye çalışırken bu tepişmenin ortasına düşmemek için azami gayreti göstermek zorundadır, özellikle de bu dönemde.

Önümüzde ikinci bir ihtimal daha duruyor.

Daha küçük ölçekli ama bizim açımızdan daha vahim sonuçları olabilecek bu ihtimal ise şöyle olabilir:

Rusya devleti bir türlü istediği şekilde kontrol edemediği bu bölgeye, yeniden nizam intizam vermek istiyor ve buna uygun olarak uzun vadeli bir plan yürürlüğe konuldu.

Bölge önce R.F’nun diğer bölgelerden ayrıldı ve izole edildi.

Daha sonra,istenilen kontrolün sağlanabilmesi amacıyla operasyon başlatıldı ve şu anda bu operasyona bahane olacak nedenler oluşturulmaya çalışılıyor.

Yani patlayan bombalar,öldürülen güvenlik görevlileri, sağa sola yapılan saldırılar yine bir merkezden organize ediliyor ama bu merkez dışarıda değil.

Yukarıdaki el olaya istediği gibi yön vererek, ulaşmayı hedeflediği sonuca doğru kendi planını uyguluyor.

Eğer böyle ise; önümüzdeki dönemde bölgedeki Vahabistler teker teker imha edilecekler, her halükarda bölgedeki din kaynaklı aşırılıkların kökü kazınacak ve büyük bir temizlik yapılacak demektir.
Bunun ipuçları zaten görünüyor şu anda.

Bölgenin olağanüstü tedbirlerle idare edilir hale getirilmesi, merkezden yeni operasyon güçlerinin bölgeye aktarılması, bazı yerlerde gece sokağa çıkmaya sınırlamalar getirilmesi gibi tedbirlerin hepsi bu operasyonun bir parçası.

Bu durumda, olimpiyatlar öncesi bölgede kökten bir temizlik yapılmış olarak 2014’e girilecek ve olimpiyatlar süresince dış etkilere tamamen açık hale gelecek Kuzey Kafkasya bölgesi önceden kontrol altına alınmış olacak.

Öte yandan yürütülen bu yarı askeri operasyonun insani yüzü olarak da yeni vali Hloponin’in icraatlarını görmeye devam edeceğiz.

Yani ekonomik ve sosyal açıdan bir iyileşme sağlanacak,diğer bölgelerle aradaki farklar giderilmiş olacak ve muhtemelen bölge idarecileri de adım adım tümüyle pasifize edilmiş, üniterleşmeye bir adım daha yaklaşılmış olacak.

Bir üçüncü ihtimal ise, Gürcistan üzerinden Kuzey Kafkasya’ya girmeye çalışan Amerika ve onun yolunu kesmeye çalışan Rusya arasında üstü kapalı bir anlaşma sağlanmış olması ihtimalidir.
Son günlerde Amerikanın “Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü sağlamak için bir planımız yok” açıklamasını yapması.

Saakaşvili’nin artık Amerika’dan yüz bulamaması ve yalnız bırakılması.

Gürcistan’ın soykırımı tanıma sözünden çark etmiş olması ve aynı zamanda Moskova’ya yaklaşmak için çeşitli utangaç adımlar atmaya başlamış olması.

Moskova’nın İran’a karşı Amerikan planlarına evet demesi ve son dönemde iki ülke arasındaki uyum mesajlarının daha çok dillendirilir hale gelmesi.

Bütün bunlar üst üste konulduğunda üçüncü ihtimal de pek zayıf görünmüyor açıkçası.

Eğer gerçekten böyle ise;

Moskova KKFB’ni ilan ederek bölgeyi izole etti.

İkinci adımda, bölgeye önceden yerleşmiş ve yayılmış olan yer altı örgütleri artık ihtiyaç kalmadığı için dışarıdaki el tarafından gözden çıkartıldı ve harekete geçirildi.

Bu durum onların açığa çıkmalarını sağladığı gibi , bölgedeki operasyonları yapacak olan Moskova için de istenen bahaneyi yarattı ve düğmeye basıldı.

Bu ihtimalin geçerli olması halinde, yine ikinci seçenekte söylediğimiz sonuçlara ulaşılacak demektir.

Yani bölgedeki tüm aşırı örgütler yok edilecek, bölge tamamen kontrol altına alınarak temizlenecek, tabii bu arada bir çok masumun da canı yanacak.

Bu gelişmelere paralel olarak da, yeni vali eliyle operasyonun insani yönü yürütülecek.

2014’e gelindiğinde ekonomik ve sosyal açıdan daha gelişmiş, güvenlik açısından daha kontrol edilebilir bir Kuzey Kafkasya göreceğiz.

Ayrıca da bu tür bir sonuç, bölgedeki güçler arası çatışma uzlaşı ile sona erdi ve bundan sonra bölgede söz sahibi güç olarak Moskova kaldı demektir.

Tabii ki yukarıda söylediklerimin hepsi benim kafamda dönüp duran soruya cevap olabilecek çeşitli ihtimallerdir sadece.

Belki hiç aklımıza dahi gelmeyen başka şeyler de var işin içinde, bütün bunları bilemiyoruz ve bu söylediklerim sadece komplo teorisi gibi bir şey şu anda.

Bir stratejik analiz yazısında şöyle bir tespit okumuştum “Güney Kafkasya’yı kontrol edebilmenin yolu kuzey Kafkasya’ya sahip olmaktan geçer”.

Eğer yukarıdaki gibi bölgede bir güç mücadelesi varsa, bu muhtemelen Güney Kafkasya üzerinedir, üçüncü ihtimal Güney Kafkasya’daki nüfuz mücadelesinin de bittiği anlamına gelir ve biz sadece bir detayız bu mücadelede.

Fakat ortada bir gerçek var ki o çok net.

Bütün bunlar bizim irademiz dışında gelişiyor ve biz bu oyundan en az zararla çıkmak zorundayız.

Evimizde tepişenlerin arasında kalmadan ve hiç kimseye maşa olmadan kendi ulusal menfaatlerimizi gözetip, kendi varlığımızı muhafaza etmek durumundayız.

Onun için de gözü açık olmak zorundayız.

Kafamda bir sürü cevap uçuşuyor ama soru beynimin bir köşesinde çakılmış duruyor hala.

Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi’nin oluşturulması ile terörün aynı anda tırmanması arasındaki ilişki nedir?