KITIJ Cemil Biçer
Lilith, Musevilik ve Hristiyanlık apokrif inançlarında Âdem’in ilk eşidir.
Efsaneye göre; ilk insan Adem ile aynı anda aynı topraktan yaratılmıştır. İlk kadın ve ilk feminist olarak anılmaktadır.
İbranilerin eski inanışına (mitolojosine) göre Lilith, Âdem ile aynı zamanda ve aynı anda yaratıldığından Âdem’in kendisine eşit olduğu görüşündedir.
Âdem’le birlikte olmayı şiddetle reddeder. Adem ısrar ettiğinde ise büyü ile kaçar ve onu terk eder. Melekler geri getirmek için Lilith’i bulur ama kendisi Kızıldeniz ile birlikte olduğundan yüzden fazla cin çocuğu olduğunu, bu nedenle artık Adem’e sadık olamayacağını bildirir. Bu arada Tanrı Lilith’i durdurmak için üç melek gönderir.
Melekler Lilith’e eğer geri dönmezse 2 günde bir çocuğunu öldüreceklerini söylerler ve geri dönmediği, Tanrı’ya ve Adem’e itaat etmediği her bir gün için bir çocuğunu öldürürler.
Bunun üzerine Lilith, Adem ile Havva’nın soyundan gelenlerin çocuklarını öldürmeye başlar. Rivayete göre, erkekleri doğduktan 8 gün, kızları ise 20 gün içinde öldürmeye çalışır.
Buraya kadar olan kısım kutsal metinlerden derlenmiş tek tanrılı inanç sistematiğinin bilgileridir.
Gelelim bu efsanenin günümüz Türkiye’sindeki günceline…
Erkek egemen bir dünyada “kadın” olmanın zorluğunu yaşayan bilir ancak. Şu anda “Lilith”‘i anlatmanın ne size bir yararı olacak, ne de testosteron yüklü erkek milletine.
Kadına şiddet sorunsalları Lilith‘ten sonrasında başladı…
Bilim insanları erkeklerin genel davranışlarını anlamlandırmak üzere tüm erkek türleri üzerinde deneyler yapıyor. İnsanlar, maymunlar, balıklar…
Görülüyor ki, testosteron hormonunun erkek türü üzerindeki etkileri öyle büyük ki neredeyse tüm davranışlarının açıklamasını testosteron seviyeleriyle açıklayabilirsiniz!
Erkek davranışlarının tümü doğrudan testosteron hormonuyla ilişkilidir. Testosteron, kan dolaşımıyla vücuda sinyal gönderen bir kimyasaldır. Vücuttaki miktarı çok küçük olmasına rağmen etkileri çok güçlüdür.
Testosteron; statü arzusunu tetikler fakat haksız rekabet ve saldırganlığa sebebiyet vererek yüksek statü ihtimali sabote edebilir. Sosyal yaşamda erkeklerin hile ve desiseye açık olmaları da yine bu hormon ile yakından alakalıdır.
Kültür ve yetişme biçiminin kişilikteki etkilerini yadsımak ne kadar zor olsa da ilkel ve basit bir açıdan baktığımızda erkeklerin testosteron hormonlarının etkisi altında yaşadıklarını söyleyebiliriz. Vücuttaki testosteron ile sosyal zeka geriliği, huzursuzluk ve asabiyet arasında doğru orantı var.
Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, testosteron oranı yükseldikçe insanlarda agresiflik katsayısı da yükseliyor. Bu insanlar toplumsal uyumluluk konusunda da sıkıntı yaşıyor, asabiyet yapıyorlar. Bu insanlar toplum içerisinde kolektif çalışma gerektiren işlerde de başarısız oluyorlar.
Dinler tarihi inceledikçe daha net anlıyorum yurdum erkeğindeki kadına yönelik saldırganlık ve uyumsuzluk sorunlarının nedeni.
Testostoron hormonunun eril kişilerde yarattığı bu karakter deformasyonu Dünya genelindeki sosyal dokunun yansıması ile de kendini kanıtlamış oluyor.
Kadına yönelik şiddet ve saldırıların önüne alınan tüm yasalar ve şiddetli cezalara rağmen geçilemiyor. Her yeni gün yeni bir kadın cinayet haberi ile uyanıyoruz.
Ne yapmalı?
Dünyadaki ve ülkemizdeki kadın sorunsalının tek kurtuluşu ancak kadınların Lilith genetiğine dönmeleri ile mümkündür…