MÂŞER-İ VİCDAN BÖYLE RAHATLATILMAZ

KITIJ Cemil Biçer

Cami avlusunda miting yapıp, muhaliflerine dinsiz, imansız, komünistler diyerek aklı sıra ayar çeken müptezel, şimdi de toplumsal kardeşlik söylemine sarılıp mâşeri vicdanların rahatlatılması gerekliliği söylemine başladı.

Maşeri vicdan kavramı Türkçe siyaset literatürüne Fransız sosyolog Emile Durkheim eserlerinin çevrilmesi ile girmiştir.

“Kolektif vicdan” anlamına gelir.

Bireylerden bağımsız olarak toplumun sahip olduğu kolektif bilincin aynı zamanda bir kolektif vicdan da ürettiği tezine dayanır.

Bireyin içinde taşıdığı bu kolektif vicdan aynı zamanda onun sosyalleşmesinin de bir parçası olarak kabul edilir.

Durkheim; toplumları incelerken iki tip toplumsal dayanışma ayrımı yapmıştır.

  1. Mekanik dayanışma; daha homojen ve ilkel toplumlar içindir. Burada din genel bir payda olarak hakimdir, genel geçer değer ve inanış sistemleri vardır.
  2. Organik dayanışma; toplum daha kompleks, ve karışıktır. Yüksek oranda iş bölümü gözlenir ve bu kişilerin birbirine olan bağımlılığını artırır. Sanayi toplumları daha bir organik dayanışmanın içerisinde girmektedir.

Türkiye, ünlü sosyolog “Sakallı Celal” namı ile maruf Celal Yalınız’ın; “Türkiye, durmaksızın Doğu’ya giden bir gemidir, bazıları bu geminin güvertesinde Batı’ya doğru koşarak Batı’ya gittiklerini sanan insanlar ülkesidir” tespitindeki gibi parodoksal gel-gitleri yoğun olan nev-i şahsına münhasır ülkedir.

Dinci, dinbaz ve bil cümle din bezirganı karşı devrimci güruhun mekanik vicdanlarını;

Bayrakkkkk.!

Ezannnn..!

Kurannnnn..!

Dinnnnn..!

İmannnnn..!

Bekâ..!

eyyamcı ajitaktif sloganlar ile çok kolay rahatlatıyoruz da, organik dayanışma içindeki çağdaş insanların vicdanlarını rahatlatmada sorun yaşıyoruz! Zira toplumun muhalif olan kahir ekseri kesimi;

Demokrasi, diyor..!

Adalet, diyor..!

İnsan hakları, diyor..!

Özgürlük, diyor..!

Eşitlik, diyor..!

Çocuk tecavüzlerine yeterrr, diyor..!

Her türlü ayrımcılığa hayırr, diyor..!

Siyasal iktidarın rahatlatmada zorlandığı vicdanlar, bu yurttaşlarımızın vicdanları.

İnsanlara üç kuruşluk deprem çadırlarını bile doğru dürüst dağıtamadan mâ’şeri vicdan rahatlatmak isteyen aklı mabadında politika madrabazlarına duyurulur…

Bilmem anlatabildim mi..?