LİVERPOOL-GS MAÇI

Kuban Paul Seauhmann
30.09.2006

Şampiyonlar Ligi’nde geçen akşam bir maç vardı. İngiliz takımı Liverpool, Galatasaray’la karşılaştı. Son derece zevkliydi. İlk 15 dakikada Liverpool Galatasaray’ı sürklase etti. Goller ardı ardına geldikçe, televizyon tribünlerdeki coşkuyu gösteriyordu. Galatasaray moral olarak çökmüş durumdayken statta Türkçe sloganlar yükselmeye başladı.

Re Re Re Ra Ra Ra Galatasaray Galatasaray Cim Bom Bom…

Ardından üçüncü gol geldi. Buna karşın stattaki Türk izleyiciler seslerini kısmadılar. Hatta daha da canlı bağırmaya başladılar.

Gurbetçi olarak adlandırılan, 40 yıldır orada yaşayan yarı Avrupalı yarı Türk bu insanlar; kendi takımlarını daha ilk yarıda 3-0 yenik düşmelerine karşın, var güçleriyle desteklemeye devam ettiler.

Buraya kadar anormal olan bir şey yok. Ancak bizim Çerkeslere göre anormal bir durum vardı. O da bu izleyiciler arasında Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor gibi farklı takımların formalarını giymiş taraftarlarda Cim Bom Bom diyorlardı. Hem de var güçleriyle.

O tribündekiler Çerkes olsaydı ne olurdu?

Çok basit.

Birileri hemen çıkardı ortaya. Birlik ve beraberliğimizi bozan bu farklı formaları çıkarın. Tek forma giyin!

Aynen böyle derdi.

Yahu ben Fenerbahçeliyim ama Galatasaray’ı destekliyorum…

Ayrımcılık yapma! Birlik beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bir zamanda…

Bu konuşmalar böyle devam eder giderdi. Sonuç olarak Fenerliler, Beşiktaşlılar, Trabzonlular ya tribünü terk ederlerdi ya da kavga çıkardı.

Bizim toplumumuzun hiçbir zaman algılayamadığı ya da algılamak istetmediği işte budur. Beşiktaş’ı Çerkes kökenliler kurdu, sen nasıl başka takımı tutarsın, diyen insanları duyduk gördük.

Ayrımcılık yapma! Birlik beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bir zamanda…

Ne lanet şeymiş şu birlik beraberlik. Takım tutma özgürlüğün bile kalmıyor.

İnsanları yönetmenin iki önemli yolu vardır. Biri din, diğeri birlik beraberlik. Çünkü ikisi de tabulaştırılmaya son derece uygundur. Adama günah dedin mi iş biter. Sorgulayamaz. Peki sen günah görebilirsin ben öyle görmüyorum dediğinde alacağın ilk tepki, dinime saygılı ol. O zaman sen de benim düşünceme saygılı ol. Dün gazetelerde televizyonlarda haberlere çıktı. Orucunu bozan çocuğa baba işkence yapmış. Buyurun.

Şiddet nerelerden geliyor dikkatinizi çekti mi?

Birincisi dinsel yaşamın dayatılmasında.

İkincisi birlik beraberlik adı altında insanlara dayatılan tek tip düşüncede.

Pekiyi… Şiddet hangi ülkelerde daha yoğun?

Yasalarını dini kurallara göre koyanlar ve birlik beraberliğe en çok gereksinim olan yerlerde. Ne garip değil mi?

Örneğin, Arabistan’a gideceksiniz. Daha uçakta hanımınızın başını örtmenizi istiyorlar. Niye? Çünkü Arabistan’da yasak. Neden yasak? Çünkü günah. İyi de senin inancına göre günah bana göre değil. Ben neden kapatıyorum başımı? Çünkü benim kurallarıma göre inşa edilmiş bir yere geliyorsun. Peki haklısın. Kapatalım başımızı. Şimdi tersine dönelim. Bir Suudi hanımıyla Almanya’ya gidiyor. Alman makamları diyor ki, beyefendi hanımızın ülkeye girebilmesi için yüzünün açık olması gerekiyor. Neden? Çünkü benim kurallarıma göre inşa edilmiş bir yere geliyorsun. Yoookkkk… Olmaz. Bu, benim inanç özgürlüğüme vurulmuş bir darbedir. Mübarek, sen daha uçakta benim özgürlüğüme darbe vurdun! Bu çifte standart niye? Örnekler çoğaltılabilir.

Gelelim birlik beraberlik çifte standardına. Uzak değil daha geçen ay kıyamet koptu. Vay efendim Adigeler kendi derneklerini kuramazlar. Neden? Çünkü bu ayrımcılık olur! Birlik beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bir zamanda…

Alın size çifte standart. Şiddet başlar. Sen Rus uşağısın! Sen KGB ajanısın!

Eeee? Başka?

Onları buraya yazmak uygun değil.

İşte bu nedenle tabulaştırılmış her kavram başınıza çorap örer. Tabularla doldurulmuş beyin bu çorabı göremez. Ancak direk kişisel sorunu çıkmadıkça yaşamına devam eder. Ne zaman ki kendisi bu şiddetle yüz yüze gelir o zaman aklı başına gelir. Ancak çoğu zaman iş işten geçmiş olur.

Bu nedenle birlik beraberlik ancak demokratik ortamlarda olur. Sen Fenerli olacaksın ben Galatasaraylı. Aramızda kıran kırana maçlar yapacağız. Ancak Liverpool’la sen maç yapıyorsan ben senin yanında olacağım, ben yapıyorsam sen benim yanımda olacaksın.

Birlik beraberlik böyle olur.

Sen Fenerli olmadığın sürece birlik olamayız deme hakkınız yok. Eğer kendinizde öyle bir hak görürseniz, bana da sen Galatasaraylı ol deme hakkı doğar.

Çerkes toplumu için tarihi fırsatlar sürekli tepiliyor. Adigeler derneklerini kurmak istediklerinde, herkes -özellikle de Abhaz, Çeçen, Karaçay, Dağıstan ve Oset dernekleri- destek mesajlarını kamuoyuna açıklamalıydılar. Ancak bu fırsatı kaçırdılar.

Abhazya’ya yardım gidecek, hadi Adigeler birlik beraberlik…

Çeçen mültecilere yardım edilecek, hadi Adigeler birlik beraberlik…

İşte çifte standart bu.

Hepimizin formaları ayrı olacak. Tuttuğumuz takımlarda. Ancak bir yerde birlik mi olunması gerekiyor, o zaman kendi formanızla birlik olacaksınız. Yoksa yüzyıllardır olamadığınız birlik beraberliğe sıttin sene ulaşamazsınız.

Liverpool-Galatasaray maçının ikinci yarısı ne oldu biliyor musunuz? Galatasaray mükemmel bir futbolla 2 gol attı. Yenildi ancak insanlara tadına doyulmaz bir maç izlettiler. Bu 2 golde Ümit Karan’ın imzası vardı. Ancak imza attığı metni, tribünlerdeki Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor taraftarları yazdı.

İşte birlik beraberlik böyle olunur.