“MAHO DAPŞE DIDE KITXUENA GIDIM YAW?”

KITIJ Cemil Biçer

Yaş kemale erince, arz-ı mev’udun özlemi çökmeye başlıyor yorgun yüreklere.

Kafdağı’nın diasporadaki son temsilcisi olan neneciğim, ömrünün son yıllarında “demansif” bir derde düçar olmuştu; ama Kafdağı’na ait hatıraları pırıl pırıldı, daha dün yaşanmış gibi diri ve aydınlıktı…

Ama gün içinde yaşadıklarını hemen unutur, aynı şeyi defalarca sorardı.

Bıkkınlık gösterip cevap vermesek, elindeki kendisiyle yaşıt çet çucuğu bastonuyla acımasızca vurup cezalandırırdı.

Çerkesçeden başka dil bilmediği için ailede sadece annemle iletişim kurabiliyordu; ama bu onu etkilemiyordu, zira kim olursa olsun, o hep Çerkesçe konuşurdu.

Diasporanın son nesli olan bizler, ana dilimizden uzak yetiştirildiğimizden, melül melül gülümseyerek bakardık Kafdağı’nın mavi gözlü Göşefij neneciğimize.

Ramazan ayının geldiğini, sanırım yapılan hazırlıklardan anlardı. O da kendince hazırlıklar yapardı: namaz tülbentlerini çıkarır sandığından, annemden yeni seccade ister, rengârenk değerli taşlardan yapılmış tespihlerini komodininin başucuna sıra sıra dizerdi…

Torunlarının içinde en çok beni sevdiğini söyler, bunu da belli ederdi. Ona göre, büyük büyük dedem Şpaşigo Kıtıj Smayll’e en çok ben benzermişim…

Göşefij neneciğim tarafından ulu dedem, soylu Şapsığ Şpaşigo Kıtıj Smayll’e benzetilmek, aile içinde bana bir ayrıcalık ve gıpta edilen bir onur beratı niteliğindeydi.

Zavallı Göşefij neneciğim, Ramazan’ın ilk günü oruç tutardı; ama bir ay kendine gelemez, yorgan döşek perişan olurdu.

Şpaşigo Çiftliği’nin ihtiyar kahyası Abdullah Dade’yi her saat çağırtıp sorardı:
“Waa hajı! Maho dapşe dıde kıtxuenar gidım?”
“Eyyy hajı, şimdi tam olarak kaç günümüz kaldı bayrama?”

Bu Ramazan, hanımın zorlamasıyla birkaç gün oruç tuttum; ama benim Göşefij neneciğim gibi saat başı çağırıp,
“Waa hajı! Maho dapşe dıde kıtxuenar gidım?” diye soracak haj dedem yoktu…

Sahi, “Maho dapşe dıde kıtxuenar gidım?” bilen var mı aranızda?

Işıklar içinde uyusunlar Kafdağı’nın soylu insanları…