NART SHEWOPŞ

HADAGHALH’E Asker
Natlar, Cilt-5 sh-280-281-282-283 Anı-468 Maykop-1970
Çeviri: GHUNEKHO K. Özbay

Nartlarda bir genç vardı. Görünüşte yiğit, mert biriydi. Ancak bunun kötü bir huyu vardı ve bunu kimseler bilmiyordu. Sabahları uyanıp evden çıkacağı sıra, karısının yüzüğünü eşinin başına koyar ve elindeki oku yüzüğün deliğinden geçirirdi. Karısı da bir gün beni yanlışlıkla öldürecek diye üzülüyor ve kimseyle de paylaşmayıp gittikçede zayıflıyordu.

Onun bu zayıflamasını farkeden komşu kadın:
– A kızım, neden böyle zayıflıyorsun? Bir derdin mi var? Kocan kötü biri değil, içinde bulunduğun ailede iyi, sana yaramayan, seni üzen nedir ki?

Kadın komşusunun sorusuna, kocasının her zaman yaptığını anlatır.
– O halde kendisine şunu söylersin. “Bu huyundan birkaç sabah vazgeç ve çevreyi bir kolla”.

Genç adam sabah uyanıp evden çıkarken her zaman yaptıklarını yapmaya kalkınca, eşi,
– Sen o kadar yiğitsen, birkaç sabah bu huyundan vazgeç ve çevreyi bir kolla, der.

Adam eşinin dediklerine uyar. Bir sabah çevreyi kollarken yanık suratlı bir adam, zayıf bir atın üstünde ve öküz buduyla geçmekteydi. Genç adam hemen yayını doğrultur ve yaşlı adamı vurur. Vururda ok adama saplanmaz. Bu durum karşısında genç adam, yaşlı adama seslenerek, istediği şeyi alabileceğini söyler.

İhtiyar adam döner ve genç adamı kaptığı gibi atının üstüne atıp onu bağlar. Biraz gittikten sonra atından iner, atını bağlar ve budu da çözüp, ateş yakıp pişirmeye başlar. Kendisine bakıp duran gence biraz verir ve
– Nedir Tanrı’ın belası, neden yoluma çıkıp da benimle uğraşıyorsun?
– Bilmiyorum ama sebebini söylemeye de utanıyorum. Her sabah uyandığımda, eşimin yüzüğünü başına koyup oku yüzükten geçirir ve benden iyi nişancı yok diye düşünürdüm. Yine öyle yaptığım bir sabah eşim “O kadar yiğitsen, huyundan bir kaç sabah vazgeç ve çevreni bir kolla” dedi. Bende ona uyup gezinirken sana rastladım.
– Evet evlat, eşinin başına yüzük koyup onun içinden geçirmekle adam olunmaz. Sakın böyle bir şeyi bir daha yapma. Ben senin gibi bin atlıyla savaşırdım, ancak, benim gibi bin atlıyla savaşanı da gördüm. Bir atlı ve onun arkasında bir at arabası vardı. Atlıdan başka arabanın içinde bir kadın, bir kız vardı. Bizler bu gelen atlıyı vuralım dedik. Orman girişindeki düzlükte durmuş ve kendi kendilerince konuşmaya başlamışlardı. Bende ormandan çıkıp konuşulanları dinlemeye koyuldum. Arabanın içindeki kadın,
– Bu ormanda eşkıyalar var, onlarla nasıl baş edebiliriz, diye söylenir.
– Atlı, olsalar ne olur. Okumu ve tüfeğimi kullanırsam yüz kişiyi tek başıma vururum.
-Kadın, sen onları vuruncaya kadar bende elbiseni dikerim.

Arabayı kullanan,
– Bende içerideki hayvanları kesip, derilerini yüze ve hepinize eşit olarak dağıtırım,

Yaşlı kadı,
– Sizler bunu yaparsanız da bende yarısı yanmış bir at ve atlıyı bırakırım, der.

Yola çıkıp ormana girdiklerinde at biraz yavaşlar gibi oldu. Adam “ben senin sırtındayken bu ormanda seni yiyecek var mı” diye atını mahmuzlar. Onun atını mahmuzlamasından çıkan ses hepimizi korkuttu ve kendilerine hiçbir şey yapamadan ormandan çıkıp gittiler.

Bizbize kaldığımızda “Bunun yaptığı gibi bir şey başımıza gelmedi. O bu yoldan dönecek. Dönüşe kadar kendilerini bekleyelim” diye sözleştik.
Bir kaç gün sonra hepsi birlikte dönüyorlardı. Ormanda kendilerini beklemeye başladık fakat bizleri bir öncesinden daha çok korkuttular. Ormandan çıkıp dere ağzına geldiklerinde, atlı atını bağladı ve tüfeğini ağaca dayayıp kendiside yaslandı. Yanımdakiler bir imkanı varsa tüfeğin tetiğini (bzeps) kesmemi istediler. Ben atı bırakıp bir yolcu gibi yanlarına vardım. Kendi yemeklerinden bana da verip yemek yedirdiler ve bu arada usulca bzepsı kestim. Daha sonrada müsaade isteyip arkadaşlarımın yanına döndüm. Kendileri de yemeklerin yeyip yola koyulduklarında yüz atlı birden ortaya çıktık. Adam bizleri görünce hemen atına atladı ve tüfeğine yapıştı. Tüfeğinin bzepsının kopuk olduğunu göründe dipçiğiyle bizlere saldırdı. Hepimiz adama vuramadan kaçmak zorunda kaldık. Bizim kaçışımızı gören adam kadının yanına gidip “nereye giderseniz gidin” der ve peşimize düşer. Adamın arabadaki eşi “Yakanın içine üç tane bzeps saklamıştım” diye seslenir. Adam peşimizden gelirken bzepsleri takıp bizleri vurmaya başlar.

Ben bu arada arabaya gizlice yaklaştım. Çünkü birini bırakacağım demişti kadın. 99 atlıyı vurdu ve beni de söndürdü. Adam beni de yaktığını sandı ama cesedimi bulamadı. Bende söndürülmüş olarak derede saklanıyordum ki atlı geri gelip,
– Bir atlıyı bulamadım, yaktım ama cesedini bulamıyorum der.

Kadın bir şey demez ve dikmiş olduğu elbiseyi eşine al şunu giy diye uzatır.

Arabayı kullananda “hepsine hazırladım” der ve yemeklerini verir, oturup karınlarını da bir güzel doyururlar.

Kadın,
– Yapacağını yaptın, yanık birini bırakacağım demiştin, müsaade ette onu bırakayım.

Adam,
– İstediğini yapabilirsin.

Beni saklandığım yerden çıkartırlar ve,
– Genç adam, nereye gidersen git. Bu kadın tarafından özgürlüğüne kavuşturuldun derler ve bana güzelce bir yemek yedirdikten sonrada kendileri yollarına devam ettiler.

Evet, bu kadar olayı sana anlatan kişi, ben Nart Shewopş‘ım. Sen hanımını yüzüğünden oku geçirmekle yiğit olamazsın, yiğitliği bu anında ara, der ve genci salar.