NART YERIŞE H’AFE’NİN ÖLÜMÜ

İsmail Kuşü
Çeviri: HAPİ Cevdet Yıldız

Verzemeg oğlu Yerışeko, henüz bir bebek iken babasını yitirmişti, kendisini Setenay guaşe büyüttü. Setenay guaşenin yedi erkek kardeşi vardı.

Onlar kendisinden yedi günlük uzakta bir yerde yaşıyorlardı. Kardeşlerin yanında tek kız kardeşleri Akonde dah’e (Акондэ-Дахэ) de bulunuyordu.
Nart Yerışeko, biraz büyüyüp ayağı üzengiye ulaşan bir delikanlı olunca, Setenay-guaşe çocuğa babasının elbiselerini ve atını verdi:
– Şimdi kardeşlerimin yanına gidebilir, orada kalabilirsin, diyerek koyverdi çocuğu. Ancak dikkatli ol, kardeşlerimin her biri sert birer kişidir, karşı gelip de kızdırmaya kalkışma onları, diyerek uyarıda bulunmayı da ihmal etmedi.

Yerışeko yola koyuldu ve yedi günde Setenay guaşenin kardeşlerinin yanına vardı.

Karşılandı. Görünümüyle onun Verzemeg’in oğlu olduğunu anlamışlardı. Kız kardeşlerinin büyüttüğü bir çocuk olduğunu bildiklerinden kendisini sevinerek karşılamışlardı.

Delikanlı giderek, mertliği, dürüstlüğü ve yeteneği ile dayılarını geride bırakmaya başlayınca:
– Bu böyle olmaz, bunun yanında saygınlık diye bir şeyimiz kalmayacak.

Bunu geldiği yere geri gönderelim, dediler dayıları.

Bir bahane uydurup artık Setenay guaşenin yanına dönmesi gerektiğini söylediler:
– Yerışeko –h’af, bu gece kız kardeşimiz rüyamıza girdi, seni çok özlemiş olmalı, dediler. Oyalanmadan yanına bir gitsen iyi olacak…
– Peki, gideyim, dedi Yerışeko da. Ancak yalnız gidemem. Akuande’yi de birlikte götürüp gideyim.

Dayıların Yerışeko’yu kararından döndürecek güçleri yoktu.

Kızın durumunu anlattılar:
– Kız sözlü, avıj’ı (1эуж;söz yüzüğü) alınmış durumda. Bugün yarın Ğerışeko’nun (Гъэрыщэкъо) gelinalma alayının gelmesini bekliyoruz, dediler.

Yerışeko-h’afe bildiğinden geri kalmadı, kızı atına aldı ve üzerine de bir örtü örtüp “Hoşça kalın!” diyerek ayrıldı. Altı gün yol aldı.

Yoluna devam ederken, Ğerışeko’nun gelinalma alayı ile karşılaştı.
– Hayırlı yolculuklar, dedi Yerışeko-h’afe. Kimin için gidiyorsunuz, diye sordu.

Akonde dah’e için gittiklerini söyledi Ğerışeko.
– Öyleyse dönün geriye, dedi. Akonde dah’e artık evinde değil.

Ğerışeko, Yeşerıko-h’afe’nin sözünü ciddiye almak istemeyince:
– Kızın yüzüğünü görürsen tanır mısın, diye sordu.
– Tanırım, dedi öteki de.

Kızın bir elini örtünün altından çıkarıp parmağındaki yüzüğü gösterdi.
– Kuvoğuibl (кууогъуибл;yedi ses mesafesi) uzakta bulunsam da tanırım yüzüğü, dedi Ğerışeko. Evet, aynen dediğin gibi!
– Öyleyse birbirimizi çiğneyip geçemeyiz, kim kazanırsa kızı o alsın, dedi Yerışeko.

Çarpışmaya başladılar, üç gün üç gece boğuştular, üst başları dökülene değin didiştiler.

Bu arada giderek de Setenay guaşenin evine yaklaşmış oldular. Setenay guaşe de onları gördü. Her ikisinin de birbirini öldürecek gücü kalmamıştı. Bunu gören Setenay guaşe, üçünün de taşa dönüşmesi için Tha’ya (Тхьэ, Tanrı) yalvardı. Yerışeko-h’afe, Ğerışeko ve Akonde dah’e taşa dönüştüler.

Dağa çıkanların hala onları görebildiği anlatılır.

Her üçü de taşa dönüşerek yok olmuştu.

Setenay guaşenin kendi doğurmadığı bu oğlu üzerine düzenlenen ğıbzeler (ağıt) akşamları evlerin haç’eşlerinde (konuk evi) söylenirdi, bu ağıtları çok kez dinlemişliğim vardır:

Küçücüktün geldiğinde bana
Okşayıp dururdum saçlarını,
A benim Yerışekom, diyordu (Setenay guaşe)
Ne diye gönderdim seni (kardeşlerimin yanına),
Ne diye öyle kötü bir duruma düştün,
A benim Yerışekom, diyordu,
Akonde uğruna canından oldun,
Soysuz sopsuz bıraktın beni,
A benim Yerışekom, diyordu.

Setenay guaşe, başına gelen bu felakete yerinerek, üvey oğlunun taşa dönüşmüş heykelinin yanında ağlayıp kendinden geçti, son teline değin saçını başını yoldu, ardından da, o yerde can verdi diye anlatırlar.

(*) Bu Bjedugh teksti 1884 yılında Adigey’in Veçepşıy köyünde doğan İsmail Kuşü (Кушъу Исмахьил) tarafından, 10 Ekim 1948’de Asker Hadeğal’a yazdırıldı. -HCY