YEMUZ Nevzat Tarakçı
Nart, yüreği sevgi dolu bir gençtir.
Yakışıklıdır, yüreklidir.
Evlilik çağındadır.
Kültürüyle iç içedir.
Ana dilini iyi konuşmakta, olabildiğince kültürünü yaşamaktadır.
İsteklidir, duyarlıdır, kararlıdır…
Anne baba, biricik evlatlarının evlenip güzel bir yuva kurması konusunda ısrarcıdır.
Her geçen gün baskılar artar.
Oysa Nart, çok iyi bilmektedir ki eş seçimi zordur.
Eşler, aynı kültürü paylaşmalıdır.
Sıkıntı çoktur.
Nart, kocaman diplomasına rağmen zor bir işte çalışmaktadır.
İşin zahmet çoktur, ücret azdır.
Hayat yorucu, ekonomik şartlar olabildiğince ağırdır.
Ailenin imkânları sınırlı, kendisi gururludur.
Nart, huzursuzdur, mutsuzdur.
Uykuları kaçmaktadır.
Sıkıldıkça, bunaldıkça imdadına yetişir akordeon.
Çalar, dinler; biraz olsun rahatlar.
Enerjisi, az da olsa artar.
Hem kültürel duyarlılık gereği hem de “Umudum tazelensin, moralim düzelsin!” düşüncesiyle derneğin her etkinliğine katılır.
Koşar, koşturur.
Coşar, coşturur…
Sadece müzikte mi, danslarda da harikadır!
“Kâfe”si bir başkadır.
Ayrıca kusur yoktur saygısında; edebinde, sevgisinde…
O, böyle görmüştür ailesinde.
Sabırlıdır, kültürlüdür.
İyi-kötü bir iş sahibidir.
Yaşı da gelmiş, geçmektedir.
Artık evlenmelidir!
Ama nasıl, ama kimle?
Evlilik zor zanaat, dedik ya!
Kalmasa keşke bu yolda yaya…
Güzel kızlar da vardır çevresinde.
Bir gayret, bir gayret daha…
Ama olmaz!
İstediğini bulamaz!
Kendisini “Setenay” lara beğendiremez.
Zengin olsaymış, varlıklı…
Üzülür, kahrolur… Olan bitene akıl, sır erdiremez.
Artık iyice halsizdir, ümitsizdir, moralsizdir.
Çevresindeki kızlar da bir bir evlenmiştir.
Kendisi orta yerde kalmıştır.
Kimse duymaz bu çığlığı.
Herkes işinde gücündedir.
Nart’ın saçları ağarmıştır.
Baba ölmüş, anne hastalanmıştır.
Geçim yükü iyice artmıştır.
Yiğit delikanlı yorgundur.
Ek işlerle ancak geçim sağlayabilmektedir.
Gün geçtikçe evlilik “hayal” olmaktadır.
Nart, solgundur, bitkindir.
Annesini de kaybetmiştir.
Artık yapayalnızdır.
Sorgular geçmişini.
Sorgular kendisini.
Sorular, sorular…
Cevabı olmayan sorular.
Nart, iyice bunalmıştır.
Acımasızlık olabildiğince artmıştır.
Diploma işe yaramamış, saygı ve sevgi karşılık bulmamıştır.
Kendi kültüründen bir kızla evlenememiş bir yuva kuramamıştır.
“Ah keşke!” dediği kızlar, ne yazık ki imkânı olan farklı kültür sahibi kişilerle evlidir.
“Bu düzen neden böyle!” der.
Memleketi derk eder, gider!
Duymamıştır kimse bu çığlığı.
“Dernek” duymamıştır.
“Thamade” duymamıştır.
“Setenay” duysa da aldırmamıştır.
Ama duyanlar duymuştur.
Onlar da şöyle demiştir.
“Sikoş, bu Nart, nasıl Adıge’ymiş?”
“Wualihi yazık, hem de çok yazık!”
“Bir Adıge ile evlenememiş!”
“Baksana, memleketi terk etmiş!”
Zaman geçmiş Nart unutulmuştur.
Bir yabancıyla evlenip susmuştur.
Sonra kaybolmuştur!
(Bu yazı daha önce Circassiancenter’da “Nart’ın Çığlığı” adıyla yayınlanmıştır.)