PARDON, SİZE ÇERKES TOPLUMU ADINA KONUŞMA HAKKINI KİM VERDİ?

YEMUZ Nevzat Tarakçı
06.03.2012

Son günlerde bir komedidir yaşanıyor.

Tanımadığınız birileri televizyonda “Sizin temsilciniz benim, ben Çerkes toplumu adına konuşuyorum!” diyor.

Tavırlar bir garip, konuşmalar bir tuhaf.

Görüntü, dersine iyi hazırlanamayan, bilgi ve birikimi yetersiz öğrenci psikolojisi.

Gördüklerinize, yanlış ve eksik dolu duyduklarınıza inanamıyor, şaşırıp kalıyorsunuz.

Bu olsa olsa bir kamera şakasıdır, diyorsunuz.

Şaka olmadığını anlayınca, kendi kendinize soruyorsunuz.

Kim bu?

Buna bu yetkiyi kim verdi?

Bu, benim adıma asla konuşamaz!

Bu ne cüret ya hu!

Sen kalk, yetkin yokken toplumunun gözünün içine bakarak “Ben Çerkes halkının temsilcisiyim, ifadelerim de bu toplumun duygu ve düşünceleridir.” de.

Yahu sormazlar mı adama:

Sen Çerkes toplumu adına konuşma yetkisini nerden buluyorsun?

Toplumun tarafından seçilmediysen kim seçti, ne zaman ve nerede seçildin be arkadaş?

Seçilmediysen kim atadı seni?

Nedir bu komedi?

Kimin eseri bu sahne, bu oyun, bu dekor ne?

Perde arkasında kimler var?

Oysa beni temsil eden kurum da belli kişiler de.

Çerkes halkı adına ancak bu toplumun seçtiği yetkililer konuşabilir.

Benim seçimle iş başına getirdiğim, beni temsil edebilirsin, benim adıma konuşabilirsin, dediğim yetkililer ortada ve iş başında.

Toplumu adına konuşacaksa onlar konuşur.

Değerli arkadaşım,  KAFFED’i beğenmiyor olabilirsin, mevcut KAFFED yönetiminden çok daha güzel işler yapabilecek yeteneğe de sahip olabilirsin ama unutma, bu yol, bu üslup doğru değil.

Eğer bu topluma hizmet etme aşkıyla yanıp tutuşuyorsan yapacağın işlem bellidir: Aday olacaksın, topluma kendini kabul ettireceksin, seçileceksin sonra toplumun adına konuşacaksın.

Demokrasi bu değil mi, temsil hakkı böyle elde edilmez mi?

Yoksa, benim gibi düşünmeyenler “tu kaka”  mantığıyla “ben girdabı”ndaki haset ve nefret merkezli uygulamalar toplumumuzun hayrına olmayacaktır.

Sessiz çoğunluğun duygularını anlayamayan, seçilmişleri hiçe sayan bu cılız hareket, sonuçsuz kalmaya mahkûm olacaktır.

Lütfen etrafınıza bir bakın, yüreklere, bileklere basarak bu güne kadar kim başarılı olmuş ki?

BU YOLUN SUNU HÜSRANDIR

Değerli kardeşim, istediğin meydanda, arzu ettiğin TV’de kendi adına, kendi hesabına özgürce konuşabilirsin, bu konuda sana hiç kimse mani olamaz.

Hatta sevenlerin seni zevkle alkışlar bile.

Fakat lütfen benim adıma konuşma!

Düşüncelerin sadece seni bağlar, toplum adına konuşamazsın!

Sen kendi adına konuş, benim adıma konuşamaz, benim hesabıma şov yapamazsınız!

Ben sana böyle bir yetki vermedim.

Sakın unutma, bu davranışın etik olmamakla birlikte hukuka da aykırı bir tutumdur.

Seni dinleyen, tavırlarını seyreden pek çok kişi şöyle demiştir:

“Yetkisi olmadığı halde garip tavırlarla toplumum adına konuşma cüretini gösteren bu şahıs ya aklı evvelin biridir ya da durumdan vazife çıkaran bir uyanık âdemoğludur.”

Sevgili kardeşim, gel sessiz çoğunluğun sessini dinle, sahayı boş sanıp durumdan vazife çıkarma.

Dostum, farkında mısın bilmiyorum ama toplumun, bu fevri hareketlerin, bu uyumsuz tavırların için sana uyarı ve kınama cezası vermişti.

Şimdilerde ise o sessiz çoğunluk sana kırmızı kartını gösterdi.

Üzgünüm ama üçüncü hatadan sonra sahayı terk etmek zorunda kalırsın.