“PİS ZENCİ, PİS KÜRT, PİS ÇERKES…”

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Yaşanan son olaylara baktığımızda, “her gün kendini, ırkını sayıklayan değil, zihnini ırkçılıktan, benlikten ayıklayan” duyarlı insanlara ne kadar muhtaç olduğumuzu daha iyi anlıyoruz.
Gündem; yine ırkçılık yine ayrımcılık…
Değil mi ki “Irkçılık, ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır!”
Türk toplumunun tarihsel olarak siyahilerle ciddi bir münasebatı olmadığı için siyahilere karşı ırkçılığın yaygın olmaması normaldir.
Galiba bu coğrafyanın zencileri farklı: Kürt, Ermeni, Yahudi, Alevi, Rum…

“GÜZEL HABER!”
Türkiye, yeşil sahalara yansıyan “ırkçı söylemi”, iktidarı ve muhalefetiyle tek ağız olup kınamış.
Güzel haber, sevindirici.
Ne mutlu bize, demek ki Türkiye’de ırkçılık yok!
Türkiye, ırkçılığa karşı tek yürek.
Evet, göz yaşartıcı bir manzarayla karşı karşıyayız!

OH NE GÜZEL!
Keşke e bu söylemlerle Türkiye’de ırkçılık da ayrımcılık da yok olup gitse!
Keşke, düşüncelerini özgürce söyleyemeyen, kendi ana diliyle konuşamayan, öz evladına ana diliyle isim koyamayan toplum, toplumlar tarihin karanlığında kalsa.
“Af edersiniz Ermeni!” lerin, “Bilirsiniz Kürt’tür! Onlar “Alevi”dir kardeşim… gibi ırkçı, bölücü, ayrıştırıcı ifadelerin kullanıldığı dönemler unutulmuş olsa.
Bu güzel ülkenin insanları artık “Farklılıklar zenginliğimizdir!” düşüncesiyle kardeşçe yaşasa.
Ah keşke!
Oysa toplum olarak, günlük hayatta, farkına bile varmadan o kadar çok ırkçı, ayrıştırıcı sözcükler kullanıyoruz ki…
Ya siyasilerin ayrıştırıcı, bölücü, ırkçı söylemleri?
Ya medyanın bu söylemlere diktiği tüyler?
Irkçılık, ayrımcılık noktasında kodlarımıza işlenmiş sorunlarımız var.
O, Ermeni,
O, Yahudi,
O, Kürt,
O, Alevi,
O Çerkes…
Yok eğer bu konuyu güncel olan futbol üzerinden konuşacak olursak bu konuda da ne yazık ki örnek çok.

İĞNE ve CUVALDIZ MESELESİ
Batıyı kınamak kolay keşke batıya gösterdiğimiz bu refleksi kendi içimizde de gösterebilsek, kendi içimizdeki ayrımcılığı, ırkçılığı düzeltebilsek!

FARKLILIKLARI ZENGİNLİK SAYABİLMEK
Farklı renkler,
Farklı ırklar,
Farklı dinler,
Farklı söylemler…
Yani farklılıklarımız…
Bir insan düşünün, karşısındaki insanı rengi, dili, dini, ırkı gibi sebeplerden yargılıyor olsun.
Bir insan düşünün, “Sen asla bizim gibi olamazsın çünkü sen bizden biri değilsin!” diyebilsin.
“Bizden” olmayana karşı düşmanlığımız bitmedi, bitmiyor.
Yoksa biz “biraz” ırkçı mıyız?

YA BİZ ÇERKESLER?
Bütün bayrakları çirkin, bütün vatanları ”Tu kaka!” gören, sadece kendi vatanı ve bayrağını tanıyan var mı aramızda?
Dünyanın merkezine Çerkesliği, onun da sıfır noktasına kendisini koyanımız var mı?
Var mı “güneş dil teorisi” mantığıyla dünyadaki bütün ırklar benim ırkımdan türemiştir diyen?
Sahi yoksa biz demi ırkçıyız?

Sanmıyorum, toplumumuzun büyük çoğunluğu,“Irkımı, kültürümü çok seviyorum. Aynı zamanda dünyadaki gelmiş geçmiş bütün ırklara, farklı kültürlere saygı duyuyorum. Kültürümün dışındaki kültürlerin gelişmesi, yaşanması zenginleştirir dünyamızı.” Diyordur.
Kalp, gönül ve zihin zenginliği bu değil mi?

En büyük belalardan birisi insanın kendini diğerlerinden üstün görme arzusudur.
İnsanlığın başına büyük felaketler bundan dolayı gelmedi mi?
Kendini üstün arî ırk sayanlar dünya savaşlarına sebebiyet vermedi mi?

“IRKSIZ IRKÇILIK, KÜLTÜREL IRKÇILIK, YENİ IRKÇILIK…”

Türkiye’de yazarı, çizeri, düşünürü, siyasetçisi, sokaktaki insanıyla kime sorsanız “Anadil hak mı? sorusuna politik düzlemde hepsi de “Elbette hak!” cevabını veriyor.
Ancak “Kürtçe” deyince “Yok, başka bir dil ülkeyi böler!” cevabıyla karşılaşıyorsunuz.
Bu kişilerin, aslında “Anadili haktır!” ifadesiyle sadece kendi “ana dili” nin hak olduğunu söylemek istediği aşikârdır.
Senin iyi olman için ötekinin kötü; senin temiz, pak olman için ötekinin kirli olması gerekmiyor ki!
Sen, ekonomik düzeyde iyi değilsen bunun nedeni “pis ötekiler” değil ki!

SİYASİLERİN AYRIŞTIRICI DİLİ
Günümüzde politik yapı, maalesef toplumu ayrıştırıyor.
Ne yazık ki medya da bu ayrıştırma, bu ötekileştirme hastalığını topluma yayıyor.
Menfaatperest medya “Ötekinin sesi olduğunda hangi çıkarlarını kaybedeceğini çok iyi biliyor.”
İşte bu yüzden medya (ana akım medya) ayrımcılığa, ırkçılığa ses çıkarmıyor, çıkaramıyor.

“BİZ”İN DIŞINDA BIRAKILAN “ÖTEKİ”

“Aslında adlandırma çok da üzerine tartışacağımız bir şey olmamalı, “ırksız ırkçılık”, “kültürel ırkçılık”, “yeni ırkçılık” da diyebiliriz.”
“Esas mesele ırkçılığın farklı biçimde gündelik alanda üstü örtük, dolaylı biçimde dilsel ve söylemsel olarak üretiliyor olması ve nihai noktada da linçlere, yok etmeye varabilmesidir.”
“Kültürel ırkçılık” ya da “yeni ırkçılık” tan kasıt ise yani “Biz kültür olarak farklıyız, diğerlerinin kültürel özellikleri bize uymaz, ya ayrı olmalıyız ya da aynı olmalıyız.” söylemidir ve günümüz modern, yeni ırkçılığının temel argümanı da esasen budur.”

TEMENNİ
Umalım ki futbol, böyle çirkinliklerle değil heyecanla, coşkuyla anılsın!
“Irk, renk, din, dil, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet ve diğer statü gibi sebeplerle ayrım gözetilmeksizin insanlık onurunun eşit şekilde korunduğu” bir dünya özlemiyle…