RAMAZAN, FELÂKET, SİYASET ve DİN TACİRLİĞİ

YEMUZ Nevzat Tarakçı

İnanan insanlar için Ramazan, daha fazla içe doğru derinleşme, daha fazla duyarlı olma, daha fazla insanî ve ahlakî değerlerle donanma mevsimidir.
Oysa günümüzde Ramazan, adeta samimiyetten uzak din tacirlerinin sahne aldığı “din istismarı sezonu” olmuş.
Halkın dini konulardaki eksikliği ve ezberleri, din tacirlerinin arayıp bulamayacağı elverişli ortamı oluşturmuş

RAMAZAN’DA DİN TİCARETİ
“Din ticareti, kurumsal düzeyde sistematik bir şekilde yürütülen bir soygun, aldatma ve yağma çalışmasıdır. Dini yalanlarla insanların emeklerini ve sermayelerini çalan din mafyaları, din ticareti yapan karanlık yapılardır. Din ticareti denilen karanlık ve kirli gerçeklikle yüzleşmeden ve din ticareti çürümüşlüğünden arınmadan ahlaklı ve adil olmak mümkün değildir. Dünyadaki en kârlı ticaret din tüccarlığıdır. Sermayesi yalan, müşterisi cahillerdir.”
Eğer günümüz Türkiye’sinde bilinçli, duyarlı, donanımlı Müslüman’ın sayısı daha fazla olsaydı elbette bu din tacirleri yüz bulamaz, böylesine rahat iş yapamazdı.
Ortam, istismara çok elverişli, ortam din tacirlerine cesaret veriyor.
His ve heyecanı yitirilmiş, şekle emanet edilmiş sahipsiz dinî ve kültürel değerlerle ancak bu kadar.
Bu durum dün de farklı değilmiş ki Merhum Akif, şu ifadelerle acı tabloyu resmediyor.
“Müslümanlık nerde, bizden geçmiş insanlık bile!
Âdem aldatmaksa maksat, aldanan yok, nafile!
Kaç hakiki Müslüman gördümse hep makberdedir.
Müslümanlık, bilmem amma galiba göklerdedir!”

HİS VE HEYECANI KALMAMIŞ İBADET ve DEĞERLER
Bu çürümüşlük, bu his ve heyecanı kalmamış, samimiyetten uzaklaşmış, şekle emanet edilmiş ibadet ve değerler, dinî, millî ve kültürel değerlere duyarlı kesimin yüreğini tarifsiz acılarla kanatıyor.
Nasıl kanatmasın ki siz, huşu içinde geçmesi gereken ibadet ayını, siyaset, menfaat ayına çeviriyorsunuz.
Dilerim bu Ramazan, her şeyini kaybeden, acısını yüreğine gömmeye çalışan depremzedelerin çadırlarındaki iftar sofralarında dini istismarlarla dolu siyasi şovlar izlemeyiz!
Dilerim bu Ramazan, hiç olmadık kadar siyasi İslam’ın, ırkçı ve ayrılıkçı kesimin “değerler istismarına” sahne olmaz!

GERÇEK İSLAM DUYARLI MÜSLÜMAN
Evrensel ilke ve prensipleriyle insanları karanlıktan aydınlığa çıkarmak ve onları hem dünyada hem ahirette mutluluğa eriştirmek için var olduğuna inanılan bir dinin duyarlı temsilcisi bilinçli olmak zorunda.
Gerçek Müslüman, “hakkın, kuvvetlinin elinde olduğu, zulmün, haksızlığın, hırsızlığın, yolsuzluğun alabildiğine yayıldığı bir zamanda” duruş sergilemeyi bilmeli.
“İnsana; unvanına, parasına ve gücüne göre değer verildiği, insan haklarının çiğnendiği bir dönemde gerçek Müslüman insani özellikleriyle fark edilmeli.
Ben Müslümanım, diyen herkesin, kutsal Ramazan ayını fırsat bilip önce kendisini şu şekilde sorgulamalı.
Acaba ben, doğruluk, temizlik, öldürmemek, çalmamak, haksızlık etmemek, yalan yere şahitlik yapmamak, adaleti ayakta tutmak gibi İslâm’ın evrensel değerleriyle ne kadar iç içeyim? 

TEMENNİ
Müslüman camiasının ezberini bozması, milli, dini ve kültürel değerleriyle daha fazla samimi olması, bu değerlerin kimsenin tekelinde olmadığı gerçeğiyle hareket etmesi.
Değerler istismarına kalkışan her kim olursa olsun nezaketini bozmadan bu cüretkâr kesime kapıyı göstermesi.
Ramazan iklimini yaşayan Müslüman dünyasının bilim ve sanatla daha fazla buluşması, kendi temel kitaplarında geçen, insani, ahlaki pek çok özelliği kuşanıp, evrensel değerlerle donatılmış modern bir zihin dünyası inşa etmesi, dünyamıza barış ve huzurun hâkim olması temennisiyle.