SEN “ÇERKES”LE EVLENEMEZSİN!

YEMUZ Nevzat Tarakçı
02.10.2015

Sen, Çerkes bir anne – babanın biricik evladısın.

Sağlıklısın, akıllısın.

Bak evlilik yaşın da geldi.

Bir Çerkes’le evlenmek ister misin, bilmiyorum.

Ama sen bir Çerkes’le evlenemezsin!

 

Senin küçüklüğünü de bilirim.

Herkes düğüne, derneğe giderken sen evde pineklerdin.

Arkadaşların dernekte sohbet, muhabbet için bir araya gelirken sen bahaneler uydurur bu ortamlardan kaçardın.

Müsaade etmezdi ki annen – baban.

Gidemezdin, kimseyle görüşemez, kimseyle tanışamaz, eğlenemezdin!

Yok iş, yok ders, yok sınav, yok meslek, yok istikbal…

Evdeydin.

Evde işinle, derslerinle baş başaydın.

 

İyi mi oldu, kötü mü oldu, bilmiyorum.

Ama bak hedefini tutturdun.

Çok güzel bir okuldasın.

Harika bir bölüm!

Okuyorsun.

 

Ya diğerleri?

Diğer arkadaşların?

Acaba onlar hala düğün, dernekle mi meşguller?

Yoksa “ana dili” kursuna mı gidiyorlar?

Hala “kaşen” muhabbeti sürüyor mu?

Ya “Kâfe”…

 

Adım adım ilerledin.

Hedefin belliydi:

Okul, dersler, diploma…

Mezuniyet, meslek…

Evlilik…

Mutlu bir hayat ve huzur!

 

Diploman kocaman.

Ne güzel!

Mesleğin yerinde.

Ne âlâ!

Evin, araban…

Harika!

Ya kültürel değerlerin?

Ya ana dilin?

Ya kimliğin?

Ya benliğin, kişiliğin?

 

Bu eksiklikler suç mu?

Suçsa, suç sende mi, bilmiyorum.

Ama seni bu yola büyüklerin sürdü, biliyorum!

Annen ve baban, eşin, dostun sürdü.

Çevren sürdü.

Seni bu yola sürdüler.

Seni yordular, seni yoğurdular…

 

Sen Çerkes’sin.

Ama Çerkes görmeden büyüdün.

Sen Çerkes’sin.

Ama Çerkes’çe duymadan yetiştin.

Sen Çerkes’sin.

Ama Çerkes arkadaşın olmadı.

Sen, bu kültürle yaşamadın.

Bu kültürle yoğrulmadın!

 

Şimdi meslek sahibisin.

Diplomalısın, varlıklısın.

Ama sen Çerkes’le evlenemezsin!

Sen Çerkes kalamazsın!