SİZE YAKIŞMADI

YEMUZ Nevzat Tarakçı
05.09.2015

Bir kültürel program yapılıyor.

Programa yüzlerce, binlerce insan katılıyor.

İçerik dolu, coşku ve heyecan yerinde.

Mesajlar, beyin fırtınası… harika!

Katılımcılarda samimiyet, dalga dalga ümit…

Herkes halinden memnun.

Ya siz?

Siz neden bu kadar huzursuzsunuz?

Programın neresini beğenmediniz?

Nedir eleştiriniz?

Bak, toplum kazanıyor, kültür kazanıyor.

Bak, yüzler gülüyor!

 

NEDİR BU HUZURSUZLUK?

Siz, neden bu kadar mutsuzsunuz?

Yoksa sizi başka şeyler mi mutlu ediyor?

Yani biraz kişisel konular.

Yoksa siz çıkar ilişkisini mi kolluyorsunuz?

Ne bileyim ahbap- çavuş…

Sizin için toplumsal ve kültürel kazanımların hiç mi önemi yok!

Her şey “benlik” mi sizin için?

Öyle ya, size göre “neyin yapıldığı” değil “kimin” yaptığı önemli!

Şahsınıza düşen paye önemli.

Yazık, sizde her kutsal, kişiselleşmiş, menfaatinize uyuyorsa değerlidir.

Sizin derdiniz benlik.

Varsa yoksa kişisellik.

 

SENSİZ GÜZELLİK NE MÜMKÜN(!)

Size göre toplumsal ve kültürel etkinliklerle ne amaçlanmış, bu uğurda neler konuşulmuş, bu çalışmayla toplum ve kültür ne kazanacak… bunların hiç önemi yok?

Benlik ve gurur,duygularınızın tamamını mı teslim almış sizin?

Bakıyorum da siz, içinde olmadığınız her şeye karşısınız.

Neden mi?

Nedeni belli.

Sahnede siz yoksunuz ya!

Sizsiz güzellik olur mu hiç!

Ne acı, her yanınız benlik, gurur, kibir, haset…

Keşke siz de “Bu tarz kültürel programlardan kültürüm ve toplumum adına ne fayda sağlayabilirim acaba?”diyebilsiniz.

Keşke şişkin egonuzu dizginleyebilseniz!

Gururdan ve hasetten kurtulabilseniz.

Keşke!

Keşke samimi olabilseniz!

Keşke samimi insanları anlayabilseniz.

Keşke, “Bu yaralı kültürü yaşatabilmek için meşru olan her yol, her yöntem samimiyetle denenmeli. Kişiler çok da önemli değil, netice önemli!” diyebilseniz.

Hadi dostum, sen değiş, değiş ve katıl çoğunluğa.

Bak çok mutlu olacaksın.

 

MORAL – GAYRET – SAMİMİYET

Dostum unutma, bu kültür, hırs ve hasedinin kurbanı basit ruhlarla değil, samimi, yeri geldikçe ezberini bozabilen ufuk sahibi uyumlu kişilerle yaşatılabilir.

Bizim, her söylem ve eylemiyle ideali hançerleyen samimiyetsizlere ihtiyacımız yok!

Bizim, bu kültürü yaşatmak için birlikteliğe ve günümüzde geçerli olan meşru gücü akıllıca kullanmanın önemini anlamış samimi insanlara ihtiyacımız var.

Biz, benliği ve gereksiz gururu bırakıp ekonomik, sosyal gücün desteğinde birlikteliğin oluşturduğu muazzam gücü kullanmayı öğrenmeliyiz.

Biz,duyarlılığı, yok oluşa akıllıca direnmeyi, her daim moralli olmayı bilmeliyiz.

Biz, inanmalıyız!

Biz, bir şeyi daha çok iyi bilmeliyiz:

Samimiyeti.