YEMUZ Nevzat Tarakçı
Kültürel hakları tanınmayan, demokratik talepleri karşılanmayan, dilleri ve kültürleriyle yok oluşun eşiğinde milyonlarca Türkiyeli Çerkes.
Peki, bu milyonlar ne kadar farkında bu büyük yok oluşun, bu tükenişin, bu korkunç vahametin?
Farkındaysa yok oluşa direniyor mu halk?
Direniyorsa gücü ve kararlılığı ne kadar?
Ya umudu?
Ya tarih bilinci?
Ya küllerinden doğma stratejisi?
İŞTE BÜYÜK FIRSAT!
Kültürünü yaşatmak, kimliğini korumak isteyen bizler iyi bilmeliyiz ki büyük bir fırsatın eşiğindeyiz.
Zaman zaman denediğimiz ama layıkıyla değerlendiremediğimiz bir önemli fırsatın eşiği.
Malum, Türkiye’de belki, cumhuriyet tarihinin en önemli genel seçiminin eli kulağında. Seçim belki 21 Mayıs’ta
SEÇİM BİZİM İÇİN DE FIRSAT MI?
Evet, seçim; iş bilenler için biraz da fırsat demek.
Bakalım biz işimizi ne kadar takip edebileceğiz?
Seçim, bizim için fırsat olacak mı?
Ancak siyaset, seçim ve biz… işte burası oldukça sorunlu.
SORUNLAR SİYASİDİR
Bilinmeli ki bu toplumun sorunları siyasidir.
Sorunları çözecek olan siyasi otoritedir.
Evet ama tam da burada yaman bir çelişkiyle karşı karşıyayız.
Eğer Çerkes sorununun, siyasi bir sorun olduğunu kabul ediyorsak o zaman siyasi hak arayışı içinde siyasi otoriteden demokratik haklarımızı ısrarla talep etmeliyiz.
Hem Çerkes sorunu siyasidir, diyeceksiniz hem sorunu çözmek isteyeceksiniz hem de “Siyaset bize göre değil, siyasetten uzak duralım, diyeceksiniz. Bu olmaz işte!
Evet, toplumumuz, yıllardır bir tarafta, cılız da olsa, siyasî hak arayış mücadelesi veriyor, diğer tarafta, “Siyaset yapmayalım, siyaset bize göre değil, siyaset bizi böler!” diyor.
Haydi bakalım, bu durumda nasıl çözülecek hayati sorunlarımız?
TÜRKİYE’NİN EN UYUMLU HALKI
Türkiye’nin en sorunsuz, en uyumlu halkı Çerkeslerdir.İ
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna sağladıkları önemli katkıları bilinen, bu katkıları unutulmayan Çerkesler.
Ayrıca “Kimliği ve kültürü korunan, Kafkasya ile ilişkilerini devam ettirebilen Çerkes halkının varlığının, Türkiye’nin ekonomik, toplumsal ve siyasi gelişimine önemli katkıları olacağı” da bir gerçektir.
O halde Çerkes halkının dili ve kültürüyle barış ve huzur içinde yaşayabilmesi için hazırlanan strateji planını, yaşam formülünü, sorunların çözüm yollarını siyasi iradeye kabul ettirmek, birlikte çözüm üretmek çok da zor olmasa gerek.
DEVLETİN GÖREVİ
Unutulmamalı ki kimlik ve kültürü yaşatmak, demokrasi ve insan haklarının bir gereğidir.
Bunun sağlanması da devletin vatandaşlarına karşı bir görevidir.
Hal böyle olunca, dili, kimliği ve kültürüyle barış içinde sonsuza kadar yaşamak isteyen Türkiye Çerkesleri, otoriteden, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki tüm siyasi yapılanmalardan kültürel haklarının verilmesi, demokratik taleplerinin karşılanması için umutlu, kararlı ve ısrarcı olmalıdır.
“KOLAY MI?” DİYORSUNUZ
“Kolay mı kardeşim!” Dediğinizi duyar gibiyim.
“Sürgün diyarlarında hayata tutunma mücadelesiyle geçen ömürlerin umutsuz, savrulmuş, duyarsızlaşmış bir halkın, örgütlü bir toplum gibi büyük mücadele vermesi kolay mı?” diyorsunuz.
KÜLTÜREL HAKLAR VERİLİR DEMOKRATİK TALEPLER KARŞILANIRSA…
Temel hak ve özgürlükleri esas alan, sivil, çağdaş bir anayasa çerçevesinde kimlik ve kültürel hakların kurumsal ve yasal güvence altına alındığı,
Dilleri ve kültürleri engelleyen tüm yasakların kaldırıldığı,
Ana dili eğitiminin yaşama geçtiği,
Çerkes kültürünün korunması ve geliştirilmesine yönelik faaliyet gösteren tüm sivil toplum kuruluşlarının korunduğu, desteklendiği,
Radyo ve televizyonların tam gün Çerkes dillerinde yayını yaptığı bir toplum olma özlemi bitsin artık.
Bu haklar, bugüne kadar kültürel hakları tanınmadığı, demokratik talepleri karşılanmadığı için dilleri ve kültürleriyle yok oluşun eşiğinde olan milyonlarca Çerkes’in en doğal hakkıdır.
Bu hak arayışında hiç olmadık kadar kararlı ve ısrarcı olmalıyız.
Bu, hayati bir konudur.
Bu, var olma, küllerinden doğma mücadelesidir.
Var mısınız var olmaya?