TOPRAĞIN ALTI -ADİGE TARİHİ

Haber Merkezi
Adige Mak, 17 Ağustos 2009
Çeviri: HAPİ Cevdet Yıldız

‘Arkeoloji Günü’, 1970’ten beri düzenli kutlanan bir gün. Arkeoloji çok kişinin dilinde, ama arkeolog sayısı çok az. TEV Aslan, arkeolojinin ne demek olduğunu bilen ve dile getirebilen ender kişilerden biri. Şu an Adige Cumhuriyeti Ulusal Müzesi baş bilim uzmanı, AC kıdemli araştırmacısı.

“Arkeologların tarih adına  çalışmaları ve tarihe katkıları çoktur” diyor TEV Aslan. “Ulusların miraslarını topluyor, ortaya çıkarıyor ve geçmiş yaşamın seçkin izlerini koruyorlar. Arkeoloji Günü dünyaca kutlanıyor”.  

– Arkeoloji mesleğini önemsiz sayanlar da  var galiba…

– Var öyleleri, işi baştan benimsemedin mi, iş başa düştüğünde,  başka bir meslek dalına atlamayı düşünmeye başlayabiliyorsun. 

– Pilot yerde çalışmaz, işi göklerdedir. Çiftçi de ekmeğini topraktan çıkarır. Arkeolog  ise yerin altını araştırır.

– Benim de, zaman zaman öyle düşündüğüm olmuştur. Sadece Adigelerin değil, uzun bir geçmişi olan halkların tarihleri de toprağın altındadır. Toprağın altındakini çıkarmadan tarihi öğrenebilir miyiz? Arkeoloji mesleği bir yönden çok ilginç, diğer yönden de zor yanı çok olan bir meslek. Elde kazma gün boyu toprağı kazımak, eşelemek  sevimli, zevkli bir uğraş olmasa gerek. 

– Siz arkeologlar ne ile karşılaşacağınızı bilemeden  toprağı kazıp durmaya alışmış kişilersiniz diyebilir miyiz?

– Başarı için işe odaklanmak gerektiğini biliyorum. Ürün yetiştirmek için bahçede çalışmak farklı bir iş, kişi ne elde edeceğini bilir. Arkeolog ise, bilmez, umarak/umutla  kazma sallar. 

– Kazma diyoruz, ama siz arkeologlardan çok daha “donanımlı” kişilerin de kaçak kazılar yaptıklarını biliyoruz. Bu nedenle işinden pişmanlık duyduğun  oluyor mu hiç?

– Kaçak kazılar, arkeolojinin en önemli sorunlardan biri. Bugün toprağımızdaki ata yadigarı miras hırsızlar tarafından yağmalanıyor. Eski tarihsel  mirası yağmalayarak zengin olmanın peşindeler, arkeolojik yapıtları tahrip ediyor, bitiriyorlar. Bize çok zarar veriyorlar. Ölüleri soyarak para kazanmaya çalışan bu gibi kişileri insandan sayamayız. Yine de umudumu yitirmiyorum. 

– Tarihe değer vermeyen bu insanlar bizi yoksullaştırmış olmuyorlar mı?

– Kaçak kazılar sonucu elde edilen yapıtlar tarih ve arkeoloji ürünleri envantere girmiyor. Ulus  bunları yitirmiş oluyor.

– Yaşadığım sürece mesleğim benim açımdan değerini koruyacak, ama bu hırsızların  bana yaşattığı acı da çekilecek gibi değil. Ulusumuza hizmet etmek isteyen kişi öncelikli olarak parayı düşünmez. Ulus, cumhuriyet, ana ve babalar gibi kişinin parayla değiştiremeyeceği, değer vermeye devam etmesi gereken çok şey vardır. Temiz insanlar ulusunun mirasına sahip çıkar, onları toplar, tarihe ve ulusuna  kazandırmaya çalışır. 

– Öylesine örnek  arkeologlarımız var mı?

T’EŞU Medine artık aramızda değil, ama yaptığı çalışmalarını asla unutmuyoruz. Tuapse Müzesi’nde çalışmıştı. AVTLE Pşımaf’ın kitaplarını değerlendirmemiz gerekiyor. Taşçağı’ına ait, 85 eski insan yerleşim yerini Adige toprağımızda ortaya çıkaran odur. LEVPAÇ’E  Nurbıy’ın çalışmaları, biliminsanlarınca dünya çapında önemli bulunuyor. 

– Kişilerden söz ediyorsunuz, peki kazı heyetlerinden de  söz eder misiniz?

– Kazı heyetlerini ve  katılanları küçümsüyor değilim. Büyük gruplar halinde araştırma yapan heyetlerin bulamadığını tek bir kişinin bulduğu ve yerden çıkardığı çok kez görülüyor, çokluk değil, işte böylesine kişiler gerçek arkeolog olanlardır. 

– Arkeolog olmak için tarihi, coğrafyayı ve yaşadığın yeri iyi bilmek gerekmez mi?Arkeologu bu tür bilgilerle “donatmak”( уIэшыгъэн) gerekmiyor mu?

– Ulusun tarihini öğrenmek için arkeoloji alanında çalışıyorsan, folkloru en iyi bir biçimde bilmeden olmaz bu iş. Bizim, Adigeler olarak, bir Nart destanımız var. Nart öykülerimizin ve şarkılarımızın bir temeli/kökü vardır. Ulusun eski gelenek ve göreneklerini de bilmek, tanımak gerekiyor. Yaşadığın çevrenin özelliklerini, doğayı da tanıman gerekiyor. Bütün bunları bir araya getirip bir bilgi birikimi oluşturursan, işte o zaman bir şeyleri bulabilirsin. 

– Aslan, St. Petersburg, Moskova ve diğer yerlerden gelen arkeologlardan ilginç şeyler dinledim: “Aslan’a elektronik aygıtlar/dedektörler gerekmiyor, o yerin altındakileri gözleriyle  görüyor” diyorlar.

Tev Aslan gülümsüyor, soruyu yanıtlamakta aceleci davranmıyor. Ardından da: “Ata toprağına yabancı olan biri değilim, onun gizlerini daha kolay  çözüyorum. Bu da önemli ve anlamlı olmalı” diyor. 

– Avcı mükemmel bir tüfek taşısa bile, avdan eli boş dönebilir. Arkeologu avcıya benzettiğiniz oluyor mu?

– İyi bir teknik aygıtınız olması yetmez, onu kullanmasını da bilmelisiniz. Tanrı’nın verdiği güçle toprağa kazma salladığım günler az değildir. Elektronik aygıtlarla araştırma yapanlarca bulunamayan çok şeyi kazma ucuyla çıkardığım olmuştur, bunu Tanrı’nın bir lütfu imiş gibi karşılıyorum. Vılape, Leninehable köyü yerinde, Tevyehable ve daha başka yerlerde altından yapılma eşyalar, tarihsel gereçler çıkardım.

– Konuşmamız sona ererken arkeolojinin yaşamla olan bağlarını anlatmanı istiyordum. Ekonomi, tarih ve politik anlamda, arkeolojinin  ülkeye bir yarar sağladığını görüyor musunuz?

– Arkeoloji tarihin yardımcı bir branşı değildir, ayrı ve tek başına bir bilimdir. Arkeoloji eski uluslardan kalma mirası ve bugün bu mirasın ne  olduğunu araştıran, öğrenen ve  öğreten bir bilimdir. Antropoloji ve etnografi gibi bağlantılı olduğu şeyler/bilimler de  vardır. Adigey’e ekonomik bir yarar sağlamak için, sahip olduğumuz arkeolojik malzemeleri korumamız ve onlardan yararlanmamız gerekiyor. Ata mirasımız, hırsızlar tarafında çalınıyor, yağmalanıyor ve yok olup gidiyor. Krasnodar Barajı’nın bize  verdiği zararı anlatamam. Tarihsel mirasımız sular altına gömüldü.

O gibi yerleri turizme açtığımızda, oralardan kurtardığımız yapıtları sergileyeceğiz, onlar sürekli bir gelir kaynağı olacaklar. 

– Arkeolojinin politik yanından da söz eder misiniz?

Tarihimiz, Adige halkının başına gelmiş olan acı olaylar, komşumuz olan  Krasnodar Kray’da doğru anlatılmıyor. Arkeologların buldukları yapıtların Adigelere ait olduğunu bildikleri halde, işin doğrusunu yazmıyor, onları başka uluslara yamamaya çalışıyorlar.  

“Tarihi değiştirmeye kalkışmak, işte bu olmaz”, dedi bir süre önce Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Dmiti Medvedev.  “Tarih ulusların yaşamıdır, yaşadıkları olaylardır. Aklına estiğini  yazmaya kalkışmak, doğru olmaz”.

– “Adige Mak” gazetesi okurları adına gününüzü kutlarız.

– Teşekkür ederim.