TÜRKÇE/ LAZCA MASALLAR- 2: KRAL VE ÇOBAN

Ali İhsan Aksamaz (Laz Kültürü)

 Bir Kral vardı; altınları hazineye sığmıyordu. Ama, eli öyle sıkıydı ki, kimseye bir tek altın bile vermiyordu. Bir gün Kral, Vezirlerini çağırarak, şöyle dedi:

-Yarından tezi yok dolaşın ve insanlara şu haberi yayın: “Kim bana gelip de dünyada şimdiye dek duyulmamış üç yalan söylerse, ona çok altın vereceğim!”

Vezirler, hemen yola çıktılar, dünyayı dolaştılar ve Kralın sözlerini herkese söylediler:

– Kim Kralımıza gider, dünyada duyulmamış üç yalan söyleyebilirse, Kralımız ona çok altın verecek!

Aradan bir ay geçti. Kralın huzuruna çıkan yoktu. Herkes düşünüyordu:

– Krala, şimdiye dek kimsenin duymadığı ne yalan söyleyebiliriz?”

Bir yandan da korkuyorlardı:

– Kral’a yalan söylediğimizde, ya başımıza bir şey gelirse!

Kral’ın saldığı haberi duyan bir Çoban, Kral’a şöyle haber gönderdi:

-Yalanları, üç günde söyleyeceğim. Her gün bir yalan söyleyeceğim!

Vezirler, bu sözleri Kral’a ilettiler. Kral gülerek:

– O zavallı Çoban, benim bilmediğim ne yalan söyleyebilir ki?

Kral Bir yandan da heyecanlandı, yüreği sıkıştı. Düşünüyordu:

-Ya Çoban, bana gerçekten de duyulmamış üç yalan söylerse!

Kral, Vezirlerini çağırdı:

– Ey Vezirler, düşünün! Dünyada şimdiye kadar söylenmemiş ne kadar yalan varsa, sabahleyin bana söyleyin!

Vezirler, o gece gözlerini kırpmadan sabaha kadar, söylenmemiş yalanları hatırlamaya çalıştılar. Ertesi gün, erkenden Kral’a gittiler. Kral divandaydı. Vezirler, tüm yalanları söylediler.

Bir gün sonra, Çoban, üstü başı yırtık, çamurlar içinde gelip Kral’ın kalesine dayandı. Çarığını çıkardı ve ince çoraplarıyla Kral’ın huzuruna çıktı. Kral’ın etrafında yirmi Vezir vardı. Kral, Çobanı görünce gülümsedi:

– Ne yalan söyleyeceksin?

Çoban, Kral’a:

-Dedemin iki tarlası vardı. Bir tarlaya ektiği buğday, bütün dünyaya yetiyordu!

Kral, Vezirlerine sordu:

– Böyle bir yalanı, duymuşluğunuz var mı?

-Hayır!

Dedi Vezirler.

Çoban, başka bir söz söylemeden dışarıya çıktı. Çarığını giydi, sopasını aldı ve koyunlarını otlatmaya çıktı.

İkinci gün Çoban yine Kral’ın huzuruna çıktı. Kral, tahtında oturuyordu, etrafında da Vezirler.

Kral, bir şey söylemeden Çoban:

– Öteki tarlaya dedem yumurta ekiyordu ve yumurtadan çıkan civcivler, on kente sığmıyordu!

Kral çok şaşırmıştı. Vezirlerine sordu:

– Böyle bir yalanı duymuşluğunuz var mı? – Hayır, duymadık!

Dedi Vezirler.

Çoban, kalkarak yırtık- pırtık şapkasını giydi ve çıkıp gitti.

Kral’ın ne kadar cimri olduğunu, kimseye tek bile altın vermediğini çok iyi biliyordu. Çarığını giymek üzereyken bir taraftan Kral ve Vezirler ne diyorlar diye dinliyordu.

Kral:

-Vezirler, görüyor musunuz, Çoban hazinedeki altınları benden alacak. Yarın da böyle duyulmamış yalan söylerse, siz, sakın duymadık demeyin, duymuşluğumuz var, ‘biliyoruz’ deyin!

Kral’ın bu sözlerini duyan Çoban gitti. Akşama kadar koyunlarını otlatıp, kaval çaldı.

Çoban, üçüncü gün yine huzuruna çıkınca, Kral:

– Bugün, duyulmamış hangi yalanı söyleyeceksin bakalım?

Çoban:

-Babanızın çok düşmanı varmış. Yedi yıl düşmanlarıyla savaşmış. Bu savaşta gördüğü zararla babanızın hazinesi boşalmış. İşte o zaman benim babam, babanıza yüz altın ödünç vermiş. Gel gör ki babanız tam da o yıl ölmüş ve yüz altını da geri verememiş!

Vezirlerden biri fırlayarak:

– Bunu duymuşluğumuz var, bu yalanı biliyoruz!

Öbür Vezir de:

-Bunu biliyoruz!

Kral:

-Bunu bilmeyen kim olabilir, benim de duymuşluğum var!

Çoban hemen:

-Madem duydunuz ve biliyorsunuz, başka sözüm yok. Babanız borçlu olarak öldüğüne ve siz de onun oğlu olarak tahta sahip olduğunuza göre, o yüz altını siz vereceksiniz!

Kral, bu söz üzerine bir şey diyemedi. Sonra Vezirlerine döndü:

-Yüz altın böyle bir Çobana helâldir. Hemen verin!

Altınları alan Çoban, koynuna koydu. Hem kendisi harcadı hem de başkalarına kullandırdı.

(Kaynak: Lazuri P̆aramitepe, (Tbilisi, 1982) Türkçeye tercüme eden: Ali İhsan Aksamaz, “Dil-Tarih-Kültür-Gelenekleriyle Lazlar, 1. Baskı, Sorun Yayınları, İstanbul, 2000)

+

MAPA DO MÇ̆K̆EŞİ

Ar mapa kort̆u. Emus na uğut̆u okro xazinas var ant̆rinet̆u, (1) mara dido xezdimeri na rt̆u şeni, (2) ar okro mitişa var amet̆et̆u.

Ar dğas mapak ducoxu vezirepe muşis (3) do uʒ̆u:

– Andğaşen goylit do k̆oçepes uʒ̆vit mi çkimda malen do aʒ̆işa kianas uşignapu sum mʒudi atkven, (4) emus dido okro mepçap! (5)

Vezirepe em dğaşen igzales, kiana goyles do mapaşi notkvame iris duʒ̆ves: (6)

– Mitxani mapa çkinişa nalen do kianas uşignapu sum mʒudi atkven, emus dido okro meçaps mapakya.

Ar tuta mek̆ilu. Mapaşa miti var nuxtimun. K̆oçepek isimadept̆es:

– Eşo mu mʒudi vuʒ̆vat mapas aʒ̆işa mitis na var ugnapunya. (7)

Ark̆ele aşo isimadept̆es do majurak̆ele aşkurinet̆es:

– Mapas mʒudi muç̆o vuʒ̆vatya.

Mʒika oraşk̆ule am ambai ar mç̆k̆eşik kognu do mapas aşo numçinu:

– Ar mʒudiş otkvaluşa sum dğas domçvi do ek̆ule iri dğas tito-tito mʒudi giʒ̆umerya.

Am ambai mapas konuğes. (8) Ažiʒinu mapas do tku:

– Em bedigoç̆veri mç̆k̆eşis mu mʒudi atkven, ma na var miçkit̆asya.

Mek̆ilu ar dğa. Mapas guri damonk̆anu (9) do nisimadu:

“Soti mç̆k̆eşik mtiniti domiʒ̆umers sum uşignapu mʒudi” yado ducoxu vezirepes:

– E, vezirepe, uʒ̆umers mapak, isimadit do goyşinit, mu mʒudi itku andğaşa kianas mu na giçkinan, (10) gogaşinan, ç̆umanis ma miʒ̆vaten.

Vezirepes em dğas do em seris toli var udverenan, ç̆umanişakis notkvame mʒudepe goişinapt̆es. (11) Majurani dğas ç̆umanişi ordo mapaşa na mextes, mapa mʒxodaris t̆u. Vezirepek mu na uçkit̆es, duʒ̆ves. (12)

Masuma dğas gobriʒ̆eri, got̆alaxeri mç̆k̆eşi mapaş cixas konodgitu, moiʒ̆k̆u kalamani do k̆uçxes na možit̆u titxu ʒ̆inek̆epeten kamaxtu mapaşi odaşa. Mapa t̆axtis xet̆u do ekole- akole eçi veziri eluxet̆u. Gobriʒ̆eri mç̆k̆eşi žiruşi, mapas ažiʒinu. (13)

– Mu mʒudi ambai momiği?

K̆itxu mapak mç̆k̆eşis do xolo ar k̆ai kogamižiʒu.

Mç̆k̆eşi çkar var goyç̆imoşu do uʒ̆u mapas:

– P̆ap̆uli çkimis jur qona uğut̆u. Ar qonas na xaçkupt̆u dik̆a, (14) mteli kianas dubağut̆u.

– Şegignapunani amk̆ata mʒudi? (15)

K̆itxu vezirepes mapak.

– Var!

Uʒ̆ves vezirepek.

Mç̆k̆eşik çkva nena var eşiğu, kiselu, gamaxtu gale, moidu kalamani, biga muşi kodikaçu do mçxurişa igzalu.

Majura dğas mç̆k̆eşi xolo komoxtu mapaşa, moiʒ̆k̆u kalamani do kamaxtu. Mapa koxen t̆axt̆i muşis do ekole- akole vezirepe eluxenan. Mç̆k̆eşi na amaxtu steri, (16) mapak mutxani uʒ̆vasunt̆u, mara mç̆k̆eşik nena goʒ̆uncubalu do uʒ̆u:

– Majura qonas p̆ap̆uli çkimik markvali xaçkupt̆u do iri ʒ̆anas na aqvet̆u ç̆uç̆uli (17) vit noğas var int̆rinet̆u.

Gaak̆viru mapas do vezirepes k̆itxu:

– Şegignepunani amk̆ata mʒudi?

– Var şemignepunan!

Uʒ̆ves vezirepek.

Mç̆k̆eşi kiselu, xolo muşi briʒ̆eri kudi kogeitu do gale kagamaxtu. Am mapa dido xezdimeri na rt̆u (18) do çkar mitis okro var meçapt̆u (19) eyati k̆aixeşa kuçkit̆u, amuşeni mç̆k̆eşik onç̆inapt̆u kalamaniş modvalu do ark̆eleti usimint̆u:

– Mu tkvasunonan mapa do vezirepekya.

Mç̆k̆eşi na gamaxtu steri, mapa keʒxont̆u t̆axt̆işen do vezirepes uʒ̆u:

– Vezirepe, žiropti mç̆k̆eşik xazinaşi okro goʒ̆amiğasen. Ç̆umenti mç̆k̆eşik amk̆ata uşignapu mʒudi dotkuna, (20) tkvan var şemignapunanya var tkvat, şemignapunanşo, miçkinanşo, tkvit! (21)

Mç̆k̆eşik koşignu mapaşi notkvame do igzalu.

Em dğas mç̆k̆eşik limcişa mçxuri ocvinapt̆u do p̆ilili gelaçapt̆u.

Masuma dğas xolo komextu mapaşa.

– Muperi uşignapu mʒudi tkvaginon am dğa?

Žiʒineri uʒ̆umers mapak.

– Baba skanis dido mt̆eri uqonut̆eren (22) do şkvit ʒ̆anas ok̆ok̆idinu uğut̆eren entepe k̆ala, (23) uʒ̆umers mç̆k̆eşik, am ok̆ok̆idinupes na mulurt̆u zianiten (24) baba skanişi xazina komoiçoderen. Em oras baba çkimik noʒxut̆eren baba skanis oşi okro. Baba skani em ʒ̆anas doğuru do oşi okroti kodoskideren.

Mç̆keşik aşo na tku steri, (25) ar veziri keʒxont̆u do:

– Aya mignapunan, miçkinanya!

– Aya komiçkinanya!

Tku majura vezirik.

– Aya na var uçkin, mi iqven, (26) manti şemignapunya!

Tku mapak.

– Şegignepunan do kogiçkinanşi, çkva mutu otkvaluşi var miğun. (27) Baba skanişi bere si re do t̆axt̆i muşiti si giğun. Emuşeni em oşi okro si momçaginonya!

Uʒ̆u mç̆k̆eşik mapas.

Mapas mʒika oras nena var atku, ek̆ule vezirepes uʒ̆u:

– Xalali ren amk̆ata mç̆k̆eşi şeni oşi okro, komeçit!

Komeçes oşi okro. Mç̆k̆eşik ubas komeşidu, igzalu do mukti ixmaru do çkvasti oxmarapu. (28)

+
(ʒ̆igni ok̆odginu do lit̆erat̆uruli redakʒia uxvenu Natela Kuteliak. Leksik̆oni  numʒxves Sergi Cikiak do Natela Kuteliak. Tbilisi, 1982- Redakt̆ori Zurab Tandilava- Mxat̆vari İrak̆li Qipşiže)

+

NENAPUNA / SÖZLÜK / DICTIONARY

Lazuri / Turkuli / İnglisuri

A a
ambai / haber / news
amet̆et̆u / kıyabiliyordu / s/he’d spend…
ant̆rinet̆u / sığdırabiliyordu / it; s/he could fit into…
ar/ti / bir / one
ar k̆ele / bir yan(dan) / on one hand…
ar k̆eleti / bir yan(dan) da / on other hand… too
aşkurinet̆es / korkuyorlardı / they were afraid of…
atkven / söyleyebilir / s/he can say
atku / söyleyebildi / s/he could say
aqvet̆u / sahip oldu / s/he had…
ažiʒinu / gülebildi / s/he could laugh
a(m) / bu / this
am k̆ata / böylesi / this kind…
andğa / bugün / today
andğaşa / bugüne kadar / till today
andğaşen / bugünden itibaren / begining from today
amuşeni / çünkü / because…
aşo / böyle / like this…
aya / bu/nu / this one
aʒ̆i / şimdi / now
aʒ̆işa / şimdiye kadar / till now
ekole – akole / o yan(d)a – bu yan(d)a / there and here
e(m) / şu / that
entepe / şunlar / those
entepe k̆ala /onlarla beraber / together with those
emus / şu(nd)a / in/to that
emuşeni / çünkü / because…
eşo / öyle / so

B b
baba / baba / father
bedi / talih / fate
bedigoç̆veri / talihsiz (bahtıyanık) / unlucky
bere / çocuk / child
biga / değnek / cane
briʒ̆eri / yırtık / torn

C c
cixa / kale; hapishane / fortress; prison
cixas / kalede / in fortress

Ç ç
çxuri / koyun /sheep
çxurişa / koyuna / to sheep
çkar / hiç; sıfır / nothing; zero
çkimde / bana / to me
çkimi / benim/ki / my; mine
çkimik / benim(ki) (+ e. ek) / my/mine (+ e. particle)
çkimis / benimkinde(ne) / in/to mine
çkini / bizim/ki / our/s
çkinişa / bizimkine / to ours
çkva / başka / other
çkvas / başkasına/da / to/in other one
çkvasti / başkasın(d)a da / to/in other one too

Ç̆ ç̆
ç̆uç̆uli / civciv / chick
ç̆umani / sabah / morning
ç̆umanis / sabahleyin / in morning
ç̆umani şakis / sabaha kadar / till morning
ç̆umanişi / sabahleyin / in morning
ç̆umen /yarın / tomorrow
ç̆umenti / yarın da / tomorrow too

D d
damonk̆anu / ağırlaştı / it became heavy
dğa / gün / day
dğas / gün(de) /(on) day
dğaşen / günden / from… day…
dido / çok / much; many
dik̆a / buğday / wheat
do / ve / and
doğuru / öldü / s/he died
domçvi / bekle!(beni bekle) / wait for…!
domiʒ̆umers / bana söylüyor / s/he’s saying to me…
dubağut̆u / yetiyordu / it was becoming enough
ducoxu / çağırdı / s/he called
duʒ̆ves / söylediler / they said

E e
eçi / yirmi / twenty
eluxenan / oturuyorlar / they are sitting…
eluxet̆u / oturuyordu / s/he was sitting
kiselu / kalktı / s/he stood up
keʒxont̆u / zıpladı / s/he jumped…
ek̆ule / sonra / after; then

F f
fara / defa /… time…

G g
gaak̆viru / şaşırdı / s/he was confused
gale / dışarı(da)ya / outside
gamaxtu / çıktı / s/he went out
gelaçapt̆u / çalıyordu / she was playing
giçkinan / biliyorsunuz / you know
giğun / sende… var / you have…
giʒ̆umer / söylüyorum / I am saying…
giʒ̆umerya / söylüyorum diye / saying I am saying
gobriʒ̆eri / yırtık – pırtık / torn one…
goişinapt̆es / hatırlıyorlardı / they were remembering
got̆alaxeri / çamurlanmış / muddy
goyiles / dolaştılar / they went round
goyilit / dolaşın ! / go round ! (pl.)
goyşinit / hatırlayın ! / remember ! (pl.)
goʒ̆amiğasen / elimden alacak / s/he’ll take…
goʒ̆uncubalu / kaptı / s/he took…
guri / kalp / heart

Ğ ğ
ğormoti / tanrı / god

H h
hemti / şu da / that too

X x

xaçkupt̆u / ekiyordu / s/he was coltivating
xazina / hazine / treasure
xazinas / hazinede / in/to treature
xazinaşi / hazinenin / treature’s
xet̆u / oturuyordu / s/he was sitting down
xezdimeri / elisıkı / miser
xolo / yine; yakın / again; near
xalali / helâl / lawfully earned

İ i
igzales / gittiler / they went
igzalu / gitti / s/he went
ixmaru / kullandı / s/he used
iri / her/kes;hep / every;all
iris / herkes(d)e / in/to all
isimadit / düşünün ! / think ! (pl.)
isimadupt̆es / düşünüyorlardı / they were thinking
itku / söylendi / it was said
iqven / olu(yo)r / it; s/he becomes

J j
jur/i / iki / two

K k
-k / ergatif ek / ergative particle
kagamaxtu / çıktı / s/he went out…
kalamani / çarık / rawhide sandal
kalamanişi / çarığın / rawhide sandal’s
kamaxtu / girdi / s/he entered…
kiana / dünya / world
kianas / dünyada / in world
kogamižiʒu / güldü / s/he grinned
kogitu / örttü / s/he covered
kognu / duydu / s/he heard
koxen / oturuyor / s/he is sitting down
kodikaçu / tuttu / s/he held
kodoskidu / kaldı / s/he remained
kodoskideren / kalmış / s/he had remained
kogiçkinan / biliyorsunuz / you know
kogiçkinanşi / madem biliyorsunuz / as you know (pl.)
komeçes / verdiler / they gave
komeçit / verin! / give! (pl.)
komeşidu / koydu / s/he put (p.)
komextu / gitti / s/he went
komiçkinan / biliyoruz / we know
komiçkinanya / biliyoruz diye / saying we know
komoiçodu / boşaldı / it emptied itself
komoiçoderen / boşalmıştı / it had emptied itself
komoxtu / geldi / s/he came
konodgitu / dayandı / s/he arrived…
konuğes / götürdüler / they took away…
kort̆u / vardı / there was…
koşignu / duydu / s/he heard
kuçkit̆u / biliyordu / s/he knew…
kudi / şapka / hat
kogoişaşu / şaştı; çarpıldı / s/he was surprised

K̆ k̆
k̆ai / iyi / good; well
k̆ai xeşa / iyicene / carefuly
-k̆ele / -taraf(t)a / on/to side
k̆itxu / sordu / s/he asked
k̆oçepe / adamlar / men
k̆oçepek / adamlar (+ e. ek) / men (+ e. particle)
k̆oçepes / adamlar(d)a / in/to men
k̆oçi / adam / man
k̆uçxe / ayak / foot
k̆uçxes / ayağa / onto foot

Q q
qona / tarla / field
qonas / tarlada / in field

L l
limci / akşam / evening
limcişa / akşama kadar / till evening

M m
ma / ben / I
malen / gelebilir / s/he can come…
ma(n) ti / ben de / me too
majura / ikinci; diğer / second
majurani / ikincisi / second one
majura k̆ele / diğer yan(d)a(n) / on other hand…
mapa / kral / king
mapak / kral (+ ergatif ek) / king (+ e. particle)
mapakya / kral diye / saying king…
mapas / kralda / in king
mapaşa / krala / to king
mapaşi / kralın / king’s
mara / ama / but
markvali / yumurta / egg
masuma / öteki; üçüncü / other; third
mç̆k̆eşi / çoban / shepherd
mç̆k̆eşik / çoban (+ ergatif ek) / shepherd (e. particle)
mç̆k̆eşis / çoban(d)a / in/to shepherd
mç̆k̆eşi şeni / çoban için / for shepherd
mepçap / veriyorum / I am giving
meçaps / veriyor / s/he is giving
meçapt̆u / veriyordu / s/he was giving
mek̆ilu /… geçti / it passed…
mextes / gittiler / they went…
mi / kim / who
miçkinan / biliyoruz / we know
miçkinanya / biliyoruz diye / saying we know
miğun / bende… var / I have…
mitxani / her kim / whoever…
miti / kimse / anyone
mitis / kimsede / in anyone
mitişa / kimseye / to anyone
miʒ̆vaten / bana söyleyeceksiniz / you’ll say to me
moiʒ̆k̆u / çıkardı / s/he put off
momiği / getirdin;getir ! / you brought; bring ! (sg.)
momçaginon /… vereceksin / you’ll give
momçaginonya /… vereceksin diye / saying you’ll…
moidu / giydi / s/he put on… (p.)
moiʒ̆k̆u / çıkardı / s/he put off… (p.)
možit̆u / giyiyordu / s/he was putting on
mteli / büs/bütün; herşey / all
mt̆eri / düşman / enemy
mtini / gerçek / real
mtiniti / gerçekte de / in fact
mu / ne / what
muç̆o / nasıl / how
muk / kendisi; o / s/he
mukti / o da / s/he too
muperi / ne gibi / what sort of…
muşi / onun / its; her; his
muşis / onunkin(d)e / in/to hers; his
muşiti / onunki de / hers; his too
mutxani / nesne; bir şey / something
mutu / bir şey / anything
mʒxodari / sedir / sofa
mʒxodaris / sedirde / in sofa
mʒika / bir/az / a little/few
mʒudi / yalan / lie
mʒudiya / yalan diye / saying lie
mʒudepe / yalanlar / lies

N n
nalen / gidebilir / s/he can go
nena / dil; lisan; söz / language; tongue;word
nisimadu / düşündü / s/he thought
noğa / şehir / city
noğari / şehirli / citizen
noğas / şehirde / in city
notkvame /… dediği / what s/he said…
nulurt̆u / geliyordu / it was following
noʒxu / ödünç verdi / s/he lent
noʒxut̆eren / ödünç vermiş / she had lent…
nuxtimun / geliyor / s/he is coming…
numçinu / haber saldı / s/he sent news to…

O o
ocvinapt̆u / otlatıyordu / s/he was pasturing
oxmarapu / kullandırdı / s/he had smb. use…
ok̆ok̆idinu / muharebe / battle
ok̆ok̆idinupe / harb / war
ok̆ok̆idinupes / harbte / in war
okro / altın / gold
okro ti / altın da / gold too
onç̆inapt̆u / geciktiriyordu / s/he was delaying…
ora / zaman / time
oras / zamanda / in time
oraş k̆ule / zaman sonra / after… time
ordo / erken / early
(or)t̆u / var/dı / there/was…
oşi / yüz / (a) hundred
otkvalu / demek / to say

P p
pukiroba (purkinora) / ilkbahar / spring

P̆ p̆
p̆ap̆uli / dede / grandfather
p̆ilili / kaval / shepherd’s pipe

R r
re / sen… sın / you are… (sg.)
ren / o… dır / s/he is…
(r)t̆u /… (var)dı / (there) was…

S s
-s /… ya; …da / to; in…
seri / gece / night
seris / geceleyin / at night
si / sen / you
skani / senin/ki / your/s (sg.)
skanis / seninkinde / in yours
skanişi / seninkinin /… of yours…
soti / bir yer(d)e / (in) anywhere
-steri /… gibi / like…
sum/i / üç / three

Ş ş
-şa /… ya; kadar / to…; till…
-şakis /… ya kadar / till…
-şen /… dan / from…
-şeni /… için; about / for; about
-şi /… nın; ca; (madem) /… of… (… ‘s… ); when; while
şkvit/i / yedi / seven

T t
-te(n) /… ile / with…
-ti /… de; da; dahi / also; too
titxu / ince / thin
tito tito / birer – birer / one by one
toli / göz / eye
tku / dedi / s/he said
tkva / siz / you (pl.)
tkvani / sizin/ki / your/s (pl.)
tkvaginon / diyeceksin / you’ll say (sg.)
tkvasenan / diyecekler / they’ll say
tkvit / deyin! / say! (pl.)
tuta / ay / moon; month
troni / sandalye / chair
tronis / sandalyede / on chair

T̆ t̆
t̆axt̆i / taht / throne
t̆axt̆işen / tahttan / from throne

U u
uba / koyun; sine / bosom
ubas / koynuna / to… bosom
uçkin / bili(yo)r / s/he knows
uçkit̆es / biliyorlardı / they knew…
udvalupan / (göz)kırpıyorlar / they are closing…
uğut̆u / onda… vardı / s/he had…
usimint̆u / dinliyordu / s/he was listening
uşegnapu / duyulmamış / unheard
uqonut̆u / onda (canlı)… vardı / they had (animate)…
uqonut̆eren / onda… varmış / she had had…
uʒ̆u / dedi / s/he said
uʒ̆umers / diyor / s/he is saying
uʒ̆vasunt̆u / diyecekti / s/he would say…
uʒ̆ves / dediler / they said
uʒ̆vit / deyin! / say! (pl.)

V v
vuʒ̆vat / söyleyelim! / let̆s say!
vuʒ̆vatya / söyleyelim diye / saying let̆s say
var / olumsuzluk eki / no/t
vezirepe / vezirler / ministers
vezirepek / vezirler (+ ergatif ek) / ministers (+ e. particle)
vezirepes / vezirler(d)e / in/to ministers
veziri / vezir / minister
vit/i / on / ten

Y y
-ya /… diye; dığı… / saying…; … that…

Z z
ziani / ziyan / damage
zianiten / ziyanla / with damage

Ž ž
žiropt i / görüyor musunuz ? / do you see ?
žiruşi / görünce / when s/he saw
žiʒineri / gülerek /… laughing…

ʒ ʒ
ʒa / gökyüzü / sky

ʒ̆ ʒ̆
ʒ̆ana / yıl / year
ʒ̆anas / yılda / in year
ʒ̆inek̆epe / çoraplar / stockings; socks
ʒ̆inek̆epeten / çoraplarla / with stockings

NENAÇKİNA / GRAMER / GRAMMAR

Lazuri / Turkuli / İnglisuri

1. Emus na uğut̆u okro xazinas var ant̆rinet̆u…
Onda olan altını hazineye sığdıramıyordu…
The gold that s/he had wasn’t fitting into the treasure.

2… dido xezdimeri na rt̆u şeni…
… eli çok sıkı olduğu için…
… as s/he was miser…

3… mapak ducoxu vezirepe muşis…
… kral, vezirlerini çağırdı…
… the king called his ministers…

4… mi çkimde malen do aʒ̆işa kianas uşegnapu sum mʒudi atkven…
… kim bana gelebilir ve şimdiye kadar dünyada duyulmamış üç yalan söyleyebilir (se)…
… who(ever) can come to me and tell unheard three lies in the world so far…

5… emus dido okro mepçap!
… ona çok altın veririm !
… I give her/him much gold !

6… mapaşi notkvamepe iris duʒ̆ves…
… kralın dediklerini herkese söylediler…
… they said, what the king said, to everybody…

7… mitis na var ugnapunya…
… kimsenin duymadığı…
… that noone heard…

8. Am ambai mapas konuğes.
Bu haberi krala götürdüler.
They brought this news to the king.

9. Mapas guri damonk̆anu…
Kralın yüreği sıkıştı…
The king was moved with great compassion…

10… mu mʒudi itku andğaşa kianas mu na giçkinan…
… bugüne kadar dünyada söylenmiş, bildiğiniz yalan…
… the lie that you know, that was told in the world so far…

11… ç̆umani şakis notkvame mʒudepe goişinapt̆es.
… sabaha kadar, söylenmiş (tüm) yalanları hatırlıyorlardı…
… till morning they were remembering the told lies…

12. Vezirepek mu na uçkit̆es, duʒ̆ves.
Vezirler, (tüm) bildiklerini söylediler.
The ministers said that they knew.

13. Gobriʒeri mç̆k̆eşi ziruşi, mapas ažiʒinu.
Üstü başı yırtık – pırtık çobanı görünce, kral gülebildi.
When he saw the shepherd in rags, he could laugh.

14. Ar qonas na xaçkupt̆u dik̆a…
Bir tarlaya ektiği buğday…
The wheat that he was cultivating…

15. Şegignapunan-i am k̆ata mʒudi?
Böylesi (bir) yalan duydunuz mu ?
Have you ever heard such a lie ?

16. Mç̆k̆eşi na amaxtu steri…
Çoban, girer girmez…
As soon as the shepherd came in…

17… iri ʒ̆anas na aqvet̆u ç̆uç̆uli…
… her yıl sahip olduğu civciv…
… the chick that he had every year…

18. Am mapa dido xezdimeri na rt̆u…
Bu kralın eliçok sıkı olduğunu…
That this king was a very one…

19… çkar mitis okro var meçapt̆u…
… hiç kimseye altın vermediğini…
… that he wasn’t giving any golds to any one…

20… am k̆ata uşegnapu mʒudi dotku na…
… (eğer) böylesi duyulmadık (bir) yalan söylerse…
… if he had told such an unheard lie…

21… şemignapunanşo, miçkinanşo, tkvit!
… duymuşluğumuz var, biliyoruz, deyin !
…say ‘we heard’; ‘we know’ !

22. Baba skanis dido mt̆eri uqonut̆eren…
Babanın çok düşmanı varmış…
Your father had had a lot of enemies…

23… şkvit ʒ̆anas ok̆ok̆idinu uğut̆eren entepe k̆ala…
… onlarla, yedi yıl (boyunca) muharebesi varmış…
… he had had a seven – year battle with them…

24… am ok̆ok̆idinupes na mulurt̆u zianiten…
… bu harbten gelen ziyanla…
… with the damage that that war caused…

25. Mç̆k̆eşik aşo na tku steri…
Çobanın böyle demesiyle…
As soon as the shepherd said. .

26. Aya na var uçkin, mi iqven…
Bunu bilmeyen, kim olur (ki)…
Who can’t know this…

27… çkva mutu otkvaluşi var miğun.
… (söylenecek) başka sözüm yok.
… I have no other word.

28… mukti ixmaru do çkvas ti oxmarapu.
… kendisi de kullandı (ve) başkasına da kullandırdı.
… he used, too and he had the others use.

 

(Latinuri do Kortuli Alboniten ağani t̆ekst̆i, Lazuri- Turkuli- İngilisuri leksik̆oni do gramat̆ik̆uli analizepe doxaziru Ali İhsan Aksamazik / İstanbul, 29 IV 1999)

+

მაფა დო მჭკეში

არ მაფა ქორტუ. ემუს ნა უღუტუ ოქრო ხაზინას ვარ ანტრინეტუ, მარა დიდო ხეზდიმერი ნა რტუ შენი, არ ოქრო მითიშა ვარ ამეტეტუ.

არ დღას მაფაქ დუჯოხუ ვეზირეფე მუშის დო უწუ:

– ანდღაშენ გოჲლით დო კოჩეფეს უწვით მი ჩქიმდა მალენ დო აწიშა ქიანას უშიგნაფუ სუმ მცუდი ათქვენ, ემუს დიდო ოქრო მეფჩაფ!

ვეზირეფე ემ დღაშენ იგზალეს, ქიანა გოჲლეს დო მაფაში ნოთქვამე ირის დუწვეს:

– მითხანი მაფა ჩქინიშა ნალენ დო ქიანას უშიგნაფუ სუმ მცუდი ათქვენ, ემუს დიდო ოქრო მეჩაფს მაფაქჲა.

არ თუთა მეკილუ. მაფაშა მითი ვარ ნუხთიმუნ. კოჩეფექ ისიმადეფტეს:

– ეშო მუ მცუდი ვუწვათ მაფას აწიშა მითის ნა ვარ უგნაფუნჲა.

არკელე აშო ისიმადეფტეს დო მაჟურაკელე აშქურინეტეს:

– მაფას მცუდი მუჭო ვუწვათჲა.

მციქა ორაშკულე ამ ამბაი არ მჭკეშიქ ქოგნუ დო მაფას აშო ნუმჩინუ:

– არ მცუდიშ ოთქვალუშა სუმ დღას დომჩვი დო ეკულე ირი დღას თითო-თითო მცუდი გიწუმერჲა.

ამ ამბაი მაფას ქონუღეს. აძიცინუ მაფას დო თქუ:

– ემ ბედიგოჭვერი მჭკეშის მუ მცუდი ათქვენ, მა ნა ვარ მიჩქიტასჲა.

მეკილუ არ დღა. მაფას გური დამონკანუ დო ნისიმადუ:

“სოთი მჭკეშიქ მთინითი დომიწუმერს სუმ უშიგნაფუ მცუდი” ჲადო დუჯოხუ ვეზირეფეს:

– ე, ვეზირეფე, უწუმერს მაფაქ, ისიმადით დო გოჲშინით, მუ მცუდი ითქუ ანდღაშა ქიანას მუ ნა გიჩქინან, გოგაშინან, ჭუმანის მა მიწვათენ.

ვეზირეფეს ემ დღას დო ემ სერის თოლი ვარ უდვერენან, ჭუმანიშაქის ნოთქვამე მცუდეფე გოიშინაფტეს. მაჟურანი დღას ჭუმანიში ორდო მაფაშა ნა მეხთეს, მაფა მცხოდარის ტუ. ვეზირეფექ მუ ნა უჩქიტეს, დუწვეს.

მასუმა დღას გობრიწერი, გოტალახერი მჭკეში მაფაშ ჯიხას ქონოდგითუ, მოიწკუ ქალამანი დო კუჩხეს ნა მოძიტუ თითხუ წინეკეფეთენ ქამახთუ მაფაში ოდაშა. მაფა ტახთის ხეტუ დო ექოლე- აქოლე ეჩი ვეზირი ელუხეტუ. გობრიწერი მჭკეში ძირუში, მაფას აძიცინუ.

– მუ მცუდი ამბაი მომიღი?

კითხუ მაფაქ მჭკეშის დო ხოლო არ კაი ქოგამიძიცუ.

მჭკეში ჩქარ ვარ გოჲჭიმოშუ დო უწუ მაფას:

– პაპული ჩქიმის ჟურ ყონა უღუტუ. არ ყონას ნა ხაჩქუფტუ დიკა, მთელი ქიანას დუბაღუტუ.

– შეგიგნაფუნანი ამკათა მცუდი?

კითხუ ვეზირეფეს მაფაქ.

– ვარ!

უწვეს ვეზირეფექ.

მჭკეშიქ ჩქვა ნენა ვარ ეშიღუ, ქისელუ, გამახთუ გალე, მოიდუ ქალამანი, ბიგა მუში ქოდიქაჩუ დო მჩხურიშა იგზალუ.

მაჟურა დღას მჭკეში ხოლო ქომოხთუ მაფაშა, მოიწკუ ქალამანი დო ქამახთუ. მაფა ქოხენ ტახტი მუშის დო ექოლე- აქოლე ვეზირეფე ელუხენან. მჭკეში ნა ამახთუ სთერი,  მაფაქ მუთხანი უწვასუნტუ, მარა მჭკეშიქ ნენა გოწუნჯუბალუ დო უწუ:

– მაჟურა ყონას პაპული ჩქიმიქ მარქვალი ხაჩქუფტუ დო ირი წანას ნა აყვეტუ ჭუჭული ვით ნოღას ვარ ინტრინეტუ.

გააკვირუ მაფას დო ვეზირეფეს კითხუ:

– შეგიგნეფუნანი ამკათა მცუდი?

– ვარ შემიგნეფუნან!

უწვეს ვეზირეფექ.

მჭკეში ქისელუ, ხოლო მუში ბრიწერი ქუდი ქოგეითუ დო გალე ქაგამახთუ. ამ მაფა დიდო ხეზდიმერი ნა რტუ დო ჩქარ მითის ოქრო ვარ მეჩაფტუ ეჲათი კაიხეშა ქუჩქიტუ, ამუშენი მჭკეშიქ ონჭინაფტუ ქალამანიშ მოდვალუ დო არკელეთი უსიმინტუ:

– მუ თქვასუნონან მაფა დო ვეზირეფექჲა.

მჭკეში ნა გამახთუ სთერი, მაფა ქეცხონტუ ტახტიშენ დო ვეზირეფეს უწუ:

– ვეზირეფე, ძიროფთი მჭკეშიქ ხაზინაში ოქრო გოწამიღასენ. ჭუმენთი მჭკეშიქ ამკათა უშიგნაფუ მცუდი დოთქუნა, თქვან ვარ შემიგნაფუნანჲა ვარ თქვათ, შემიგნაფუნანშო, მიჩქინანშო, თქვით!

მჭკეშიქ ქოშიგნუ მაფაში ნოთქვამე დო იგზალუ.

ემ დღას მჭკეშიქ ლიმჯიშა მჩხური ოჯვინაფტუ დო პილილი გელაჩაფტუ.

მასუმა დღას ხოლო ქომეხთუ მაფაშა.

– მუფერი უშიგნაფუ მცუდი თქვაგინონ ამ დღა?

ძიცინერი უწუმერს მაფაქ.

– ბაბა სქანის დიდო მტერი უყონუტერენ დო შქვით წანას ოკოკიდინუ უღუტერენ ენთეფე კალა, უწუმერს მჭკეშიქ, ამ ოკოკიდინუფეს ნა მულურტუ ზიანითენ ბაბა სქანიში ხაზინა ქომოიჩოდერენ. ემ ორას ბაბა ჩქიმიქ ნოცხუტერენ ბაბა სქანის ოში ოქრო. ბაბა სქანი ემ წანას დოღურუ დო ოში ოქროთი ქოდოსქიდერენ.

მჭქეშიქ აშო ნა თქუ სთერი, არ ვეზირი ქეცხონტუ დო:

– აჲა მიგნაფუნან, მიჩქინანჲა!

– აჲა ქომიჩქინანჲა!

თქუ მაჟურა ვეზირიქ.

– აჲა ნა ვარ უჩქინ, მი იყვენ, მანთი შემიგნაფუნჲა!

თქუ მაფაქ.

– შეგიგნეფუნან დო ქოგიჩქინანში, ჩქვა მუთუ ოთქვალუში ვარ მიღუნ. ბაბა სქანიში ბერე სი რე დო ტახტი მუშითი სი გიღუნ. ემუშენი ემ ოში ოქრო სი მომჩაგინონჲა!

უწუ მჭკეშიქ მაფას.

მაფას მციქა ორას ნენა ვარ ათქუ, ეკულე ვეზირეფეს უწუ:

– ხალალი რენ ამკათა მჭკეში შენი ოში ოქრო, ქომეჩით!

ქომეჩეს ოში ოქრო. მჭკეშიქ უბას ქომეშიდუ, იგზალუ დო მუქთი იხმარუ დო ჩქვასთი ოხმარაფუ.

+
(წიგნი ოკოდგინუ დო ლიტერატურული რედაქცია უხვენუ ნათელა ქუთელიაქ. ლექსიკონი ნუმცხვეს სერგი ჯიქიაქ დო ნათელა ქუთელიაქ. თბილისი, 1982- რედაქტორი ზურაბ თანდილავა- მხატვარი ირაკლი ყიფშიძე)