KITIJ Cemil Biçer
80’li yıllarda “Ülkem Avuçlarımda Saklı” isimli şiir kitabım yayınlanmıştı. Bir edebiyat dergisi genç bir muhabirini göndermişti kitabım hakkında söyleşi için.
Söyleşinin bir yerinde genç kız “Sizce şiir nedir?” diye son derece yalın bir soru sordu…
Kitabı yayınlanmış koskoca (!) bir şair olarak yarım saat düşünmek zorunda kalmıştım bu “yalın” soruyu yanıtlamak için.
Rodin’e sormuşlar; “Bu muhteşem heykelleri nasıl yapıyorsun?”.
“Mermerlerin fazlalıklarını yontuyorum, geriye heykel kalıyor” diye yanıtlamış….
Ben de ‘’Sözcüklerin fazlalıklarını siliyorum, geriye şiir kalıyor” meâlinde bir yanıtla geçiştirmiştim bu soruyu.
Efendimmm…
Lafı yeni cami imamının gameti uzatması gibi sündürmenin bir manası yok, yeni yıla girmek için sayılı saatler kaldı.
Neramım, mügalata yapmak değil aziz dostlarım. 65.nci yaşıma girmeye sayılı saatlerin kaldığı şu an gelip geçen ömrümün muhasebe-i nefsini (öz eleştiri) yapmak…
Başımla gönlüm edemedim eş;
Biri yüz yaşında, biri yirmi beş.
En sonunda sardı saçağı ateş;
Varlığım arada kaynadı gitti…
Başım dedi: Dinlen; gönlüm dedi: Koş!
Başım dedi: Durul; gönlüm dedi: Coş!
Başım yüreksizdi, gönlüm başıboş;
Varlığım arada oynadı gitti…
Ünlü şair Celâl Sâhir Erozan’ın çok sevdiğim bir şiirini hayatımın özeleştirisi olarak paylaştım affınıza sığınarak…