KAFE
Ağıtsız acılar ülkesine bu sefer
Kapatmadan Marmara gözlerini
Karadeniz’in kuduruşundan başla
Ege’de batan toprağa kadar
Kafe’yi çal
Kıyıdaki son çocuk bindi gemiye
Rüyalar kirpiklerinden dökülürken hem de
Kırılmışken dağların bilekleri
Masallar ülkesi yalnız ve viran
Kaplan gibi duran göğsü Elbruz’un
Kumsala vuran ölü dalga ilk notan
Denizde dağılan bebelerden başla
Kalbimizdeki yumruk izine kadar Kafe’yi çal
Pşınawe
Kafe’yi çal bana
Anlatmaz acımı bu ülkenin rüzgarları
Söndürmez buzları Bolu dağı’nın
Bin yıldır körüklenen yangınımı
Oralardan bir ses getir
Kartallar pençesi olsun
Oralardan bir ışık
Zifiri siyah
Dağlar başından duman
Kuban kıyısından zehir
ver!
Pşınawe Kafe’yi çal bana
Acının notasından başla
Umudun notasına kadar
Kafe’yi çal.
KARDAN DOĞAN ÇOCUK
Zifiri karanlık gecelerin kanadı dağılırken aşkın yeşil vadisine
bulutların perdesine yansıyan nura and olsun…
Sudan başlayıp suyla biten bir masalın en umutlu anında,
efsanelerden eksik
olmayan canavarlar çıkmadı da karşına,
ezeli düşmanının bağrına bata bata kayboldun…
Kardan doğan çocuk… beyaz ve soğuk…
Kardan doğan çocuk… dağlar vurgunu….
Cümle cihan ve gök ve dağ şahit ki… bulut şahit ki… umut şahit ki… ateşle sınavın çetindi.
Önce durdun karşısında mum gibi…
sonra yandın karşısında
mum gibi…
Söndün ve yandın…
Yandın ve söndün
Sen…
Kardan doğan çocuk…
ne kadar uzaktın siyahına varlığın ve ne kadar temiz…
soluğu kesilen toprağın
beyaz örtüsünde kendini aklığa adamış bir damlaydın da sende…
dayanırım sandın…
önce savaşa durdun…
sonra kayboldun…
sonra mor alev,
kızıl alev,
kara duman
hepsi ve daha nicesi kaderin oldu…
boğuldun…
Kardan doğan çocuk…
Nereye düşerse düşsün kaynağı cennet olan…
Dağ başlarını tutan,dağlara dost olan……
Deli rüzgarlara direnen,taşlaşan ama yılmayan…
Sonra susan yiten saklanan…
Kardan doğan çocuk…
Kara alevlerin korkulu rüyası
Ve ışığı yıldızsız gecelerin…
Hasretin ucu kayıp bir bıçak doğmamışların teninde
Seni bekliyor adını ve yüreğini yitiren mahzun anneler
Kardan doğan çocuk…
kanla yunan çocuk…
kimsin sen?
Neredesin?