YEMUZ Nevzat Tarakçı
Son zamanlarda ne kadar çok değerli insanımızı kaybettik, ne çok acı yaşadık!
Gidenlerin yeri asla dolmayacak!
Gidiyor, her giden, hazineler götürüp gidiyor.
Eksiliyoruz, azalıyoruz, zayıflıyoruz…
Bilmem ki yeni kuşaklar nasıl dolduracak bu boşluğu?
BABUĞ ERGÜN YILDIZ
En son, güzel bir insanı, ani ve çok zamansız kaybettik.
Ergün Bey, kültürümüze, toplumumuza, kurumlarımıza büyük katkıları olan, yeri zor dolacak, duyarlı, donanımlı, üretken güzel bir insandı.
Ani ölümü, toplumumuzu çok üzdü, derinden etkiledi.
Ergün Yıldız, mertti, cömertti; kültür, toplum ve vatan aşkıyla doluydu.
Ve çok sevdiği vatan toprağıyla buluştu.
Eminim toplumumuz, kültürümüz adına daha söylenecek çok sözü vardı.
Bıraktığı boşluk zor dolacak!
“Hem anavatanı hem de diasporayı iyi tanır, iki tarafın ilişkilerinin güçlendirilmesinde önemli bir köprü görevi görürdü.”
Bir anadili ve tarih hayranıydı.
Yıllarca http://circassiancenter.com da köşe yazıları yazdı.
Acaba biz bu kocaman yürekten daha fazla istifade edemez miydik?
Acaba kendisi, birlikte götürdüğü hatıraları burada bırakamaz mıydı?
EVET, HAYATIN SONU ÖLÜM AMA
Dağ gibi değerlerimiz, kocaman çınarlarımız yıkılıp gidiyor.
Ne acı ki büyük çoğunluğu hazinelerini de alıp götürüyor.
Bilgileri, birikimleri, kılavuz niteliğinde anıları…
Bu kabul edilemez!
Eserler kalmalı, hatıralar yaşamalı…
Bir koca ömür, yalan olup gitmemeli.
Bir varsın, bir yoksun, olmamalı.
DEĞERLERİMİZ YÜREKLERİMİZDE YAŞASIN
Hep üretmiş,
Hep sevmiş,
Hep davası uğruna mücadele etmiş,
Kalp kırmamış,
Yüreklere, bileklere basmamış,
Bilinçle yaşamış, ayrılık, küskünlük bilmemiş, gaflet ona hiç yaklaşamamış.
Geride kalan da hoş bir seda imiş!
Binler selam hoş seda bırakabilenlere!
HAZİNEYLE GİTMESEK ANILARIMIZ BIRAKSAK
Şüphesiz hayatın sonu ölüm!
Değerlerimize, Allah, değerli büyüklerimize sağlıklı uzun ömürler versin!
Ama keşke birikim sahibi değerlerimiz, donanımlı büyüklerimiz en azından anılarını yazsa.
Yılların bilgi ve birikimi kitap ve benzeri araçlarla ölümsüzleşse!
Hazineler batıp gitmesin dev çınarların gölgesi kalsın!
ANILARINI YAZAN BİR TOPLUM OLAMADIK
Sahi bizim kaç büyüğümüz var anılarını yazan?
Neden “en kıymetli mirasımız” yok olup gider?
İsmi, bu kültür ve bu toplumla özdeşleşmiş kişiler, yaşadıkları olağanüstü mücadelelerle dolu renkli, zahmetli, zor yılları neden kaleme almazlar?
Neden bu tarih ve kültür çınarları bu kadar anıyla, bu kadar birikimle yok olup gider?
Bu durum, bu topluma, gelecek kuşaklara haksızlık değil mi?
Yılların bilgisi, birikimi, deneyimi… kayda alınmadan heba edilir mi hiç?
Altın, gümüş, pırlanta… değerlendirilmeden yok edilir mi?
Peki, neden dünya kadar birikim ve belgesi olan büyüklerimiz bu konuda bu kadar ihmalkâr?
ANILAR PUSULADIR, ANILAR PROJÖKTÜRDÜR…
Anılar, hayatın pusulaları.
Anılar, tecrübe birikimi, altın değerinde bilgi.
Anılar; tarih, kültür… hayatın ta kendisi!
Peki, bizde neden anı türü bu kadar az?
ANILARIN IŞIĞINDA YÜRÜMEK
Anıların parlak ışığında yürümek.
Anıları, unutulmaktan, yok olmaktan kurtarmak.
Yok olup gitmesine razı olamayacağımız yaşanmışlara kalıcılık kazandırmak.
Hayatta derinden iz bırakan olayları, zor durumları, unutulmaması gereken kişileri… halkın bilgisine, yararına sunmak.
AYRILIP GİTTİN BU HAYATTAN
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm,
Kayan bir yıldız gibi anlaşılmadan,
Ayrılıp giderim bu hayattan.
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm,
Baktığımda vatanımı görebilmem için,
Gömün beni bir tepenin yamacına… (Ergün Yıldız)
Sen, kayan bir YILDIZ gibi anlaşılmadan ayrılıp gitmedin bu hayattan!
Sen, anavatan torağına, daha doğrusu sevenlerinin gönlüne gömüldün!
Toplumun seni çok iyi anladı, zamansız gidişine çok üzüldü!
Samimiyetini, gayretini, cesaretini, cömertliğini, kültürün ve halkın için gösterdiğin çabaları asla unutmayacağız!
Ruhun şad olsun!