“Unutursun Mihriban’ım” SEN UNUTMA SETENAY’IM

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Türk edebiyatının destansı, bir o kadar da gizemli şiirlerinden biridir Mihriban.
Mihriban, günümüze değin onlarca sanatçı tarafından seslendirildi, öyle ki adeta topyekûn toplumun gönül yangını oldu.
Şair, bu şiirle herkesin gönlünde bir sevda yeşertmiş, lambada titreyen alevi üşütmüştür.
Yar deyince kalemi elden düşürecek, lambada alevi üşütecek kadar pırıl pırıl bir aşkın dizelere yansımış halidir Mihriban.
Şiir, halk tarafından o kadar benimsendi ki adeta bir efsaneye dönüştü.

***

Sarı saçlarına deli gönlümü / Bağlamışım, çözülmüyor Mihriban.
Ayrılıktan zor belleme ölümü/ Görmeyince sezilmiyor Mihriban.

Tabiplerde ilaç yoktur yarama /Aşk deyince ötesini arama
Her nesnenin bir bitimi var ama /Aşka hudut çizilmiyor Mihriban.

***

Gel gör ki bu temiz aşkın imkânsız aşk olduğunu anlayan şair Abdurrahim Karakoç, sevdiği kız Mihriban’a, artık “Unutalım bunları!” der.
Kız ise “Kolay mı unutmak?” cevabını verir.
Bunun üzerine “Unutursun Mihriban’ım” şiiri ortaya çıkar.

***

Unutmak kolay mı deme / Unutursun Mihriban’ım!
Oğlun, kızın olsun hele / Unutursun Mihriban’ım!

Hayat böyle bu gemide / Eskiler yiter yenide
Beni değil kendini de / Unutursun Mihriban’ım!

UNUTMAK MI YAŞATMAK MI?
Bazı şeyleri unutmak elbette kolay değil.
Karakoç, unutursun Mihriban’ım, demiş.
Mihriban, oğlu kızı olunca bu büyük aşkı unutmuş mu, bunu bilmiyoruz.
Bildiğimiz şey, günümüzde unutmanın bir hastalık olduğu, korumamız, yaşatmamız gereken çok şeyi unuttuğumuz.
Çağımızda unutmak çok kolay, zor olan yaşatmak.
Unutmak; sevgiyi, aşkı…
Unutmak; dili, kültürü, tarihi…
Unutmak; kimliği, benliği…
Yaşatmak; aşkı sevdayı…
Yaşatmak; vefayı, insanı insan kılan değerleri…
Yaşatmak; unutmaya karşı direnme gücünü, ana dili, tarih bilincini, kültürel değerleri…

ESKİLER YİTİP GİDİYOR YENİDE
Hayat o kadar hızlı akıyor, akarken o kadar çok şey peşine takıyor ki…
Aşkımızı, sevdamızı, temiz duygularımızı, değerlerimizi, duyarlılığımızı…
Şiirde sanatçı, unutmak kolay değil, demiş ama günümüzde çok kolay.
Hayatın bin parçaya bölündüğü, çok şeyin savrulup gittiği bir zamanda kimler neleri unutmuyor ki…
Dilini, kimliğini, kültürünü, benliğini… unutan unutana!
Biz hangi aşkın içini boşaltmadık ki?
Baksana şu yaşantımıza; yorgunuz, telaşlıyız, alabildiğine asabiyiz, bir o kadar gerginiz.
Konuşuyoruz ama anlaşamıyoruz, hayatın gürültüsünden birbirimizi duyamıyoruz.
Zihnimiz ve kalbimiz bin bir parça.

SEN UNUTMA SETENAY’IM!
Setenay’ım, unutma gelecek seninle örülecek.
Unutma, oğlun kızın olsa da kalem elden düşse de lambada alev üşüse de unutma!
İnsanî ve kültürel değerlerini; dilini, kültürünü, kimliğini, benliğini unutma!
Sakın “eskileri” yenide yitirme!
Sevgin, sevdan, tarih, kültür ve toplum aşkın daim olsun!