KITIJ Cemil Biçer
Ekim 1879, Osmanlı Sarayı, Kostantiniye;
Büyük salona icabet eden Sultan II. Abdülhamid, dik, pervasız, deli bakışlı, 1.95 boyundaki paşanın önünde duruyor ve:
“ Sizi kutluyorum, devleti bir tehlikeden kurtardınız, hizmetiniz kaim olsun,” diyor.
Ve şahsı mareşal rütbesiyle taltif ediyordu ama?..
Deli bakışlı mareşal:
“Sultanım, sizi ordunun başında cenk meydanında görmek isteriz. Sarayın içinden devlet yönetilmez. Rus Çarı, Rum Kralı ordusunun başında. Etrafınızdaki dalkavuklar itibarınızı zedeliyor, sizi halktan uzaklaştırıyor…”
dediğinde salonda buz gibi bir hava esiyor ve saray heyeti tedirginleşiyordu.
Osmanlı Sultanı’na fütursuz konuşan bu korkusuz deli kim olabilirdi?
Mısır vilayeti asayiş komutanı iken 1869’da Saray Özel Kuvvetler Alayı Komutanlığı’na atanan, Çerkes Deli Fuat namlı bir serdengeçti idi.
1870’te halkın huzurunu bozan şehir kabadayılarını etkisizleştiriyor, Galata Liman Bölgesi’nde Rum tacirlere ikazına rağmen kötü davranan Gürcü Yüzbaşı Ferit Bey’i tokatlıyor ve kibirlenen liman memuru Çerkesleri azarlayınca:
“Adığer yeğaşem zışıthujıştep heaynape yemugs!” (Çerkes katiyen kibirlenmez, ayıptır ayıp!) diyerek adaletiyle örnek oluyordu.
1872-1873 Girit, Yunan; 1875’te Lübnan, Irak; 1876’da Yemen operasyonlarını yönetiyordu.
ÇARLIK ORDUSUNU YENEN KOMUTAN
Fuat Paşa, Kafkas kökenli Müşir Hasan Paşa’nın oğlu. 1835 yılında Kahire’de doğuyor ve 1931 yılında, 96 yaşında İstanbul’da hayata gözlerini yumuyor. Olağanüstü cesareti dolayısıyla “Deli” diye anılıyor. Öğrenimini Mısır’daki Abbasiye Mektebi’nde tamamladı. Aynı okulda bir süre hocalık yaptıktan sonra, 1869 yılında albay rütbesiyle İstanbul’a atandı. Dâr-ı Şûray-ı Askerî’de çalışırken, 1872 yılında aşiret ayaklanmalarını bastırmakla görevlendirilerek Kerkük’e gönderildi.
Karadağ Savaşları’nda (1876) gösterdiği yararlıklar üzerine tümen komutanı olarak Tuna Ordusu’na gönderildi. 93 Harbi diye bildiğimiz 1877-1878 Türk-Rus Savaşı’nda kazandığı başarılarla destan yazdı. Elena’da Çarlık kuvvetlerini bozguna uğrattı, bu nedenle “Elena Kahramanı” diye ün yaptı. Savaştan sonra müşirliğe (mareşalliğe) yükseltildi. Olağanüstü elçi olarak Avusturya ve Rusya’ya gönderildi (1894).
ABDÜLHAMİD’E KAFA TUTUYOR
Abdülhamid, Elena başarısından sonra, Fuat Paşa’ya büyük bir nişan verdi. Hünkar kendisine nişanını takarken Paşa’nın başı dimdikti. Padişah’a söyledikleri tarih sayfalarına geçti:
“Siz de atalarınız gibi savaş meydanlarında, askerin başında olmalıydınız. Rus Çarı ve Yunan Kralı askerlerinin başından ayrılmıyorlar. Hünkarım, saray duvarlarının arkasından savaş yönetilemez. Çevrenizdekiler sizi milletinizden ayırıyor. Onur, ün ve erdem halkın içinde olmakla başlar.”
Abdülhamid bu sözleri duyunca buz gibi oldu. Ama padişahlıkta fazla deneyimi yoktu. Fuat Paşa da kendisinden yedi yaş büyüktü. Karşısında büyük bir savaş kahramanı vardı, ona karşı saygılı davrandı.
DELİ LAKABINI KAZANDI
Berlin Kongresi devam ederken Ruslar, Türk askerlerini ve Karadeniz’deki İngiliz gemilerini gözetlemek için Yeşilköy’de iki kule yapmaya kalktılar. Fuat Paşa’nın tepesi attı, hemen Rus kumandanına bir mesaj göndererek bu kulelerin 24 saat içinde yıkılmasını istedi. Bir yandan da İstanbul’dan yardımcı kuvvet talep etti. Bu bir savaş hazırlığıydı. Kimse yeniden silaha sarılmaktan yana değildi. Rus ordusu komutanı General Skobelef baktı ki iş ciddi, kuleleri yıktırmak zorunda kaldı. Çar’a da haber göndererek başının derde girdiğini anlattı.
Çar, durumu Berlin’e duyurdu. O zaman Berlin Konferansı’nın başında Bismarck bulunuyordu. Bismarck, Osmanlı delegasyonunun başında olan Kara Todori Paşa’yı çağırtarak:
“Aman! Siz ne yapıyorsunuz? Biz İstanbul’u kurtarmaya çalışıyoruz, ordunun başına Fuat Paşa adında bir deliyi geçirmişsiniz, her şeyi berbat edecek!..” dedi.
İşte bu sözler üzerine Müşir Fuat Paşa’nın adı “Deli Fuat Paşa” oldu…
Sultan Abdülhamid de bu olayı duyunca:
“Paşa, sen İstanbul’u yıktıracaksın,” diye ona sitem etti.
Deli Fuat Paşa, II. Abdülhamid yönetimine muhalefet etti. Padişaha karşı bir komploya katıldığı iddiasıyla evini basan hafiye Fehim Paşa’nın adamlarıyla giriştiği çatışma bahane edilerek Divan-ı Harp’e verildi; rütbe ve nişanları geri alınarak Şam’a sürüldü (1902).
ÜÇ OĞLU ŞEHİT
II. Meşrutiyet’in ilanı (1908) üzerine İstanbul’a döndü; Âyan Meclisi üyeliğine getirildi. Hürriyet ve İtilaf Partisi kurucuları arasında yer aldı; Damat Ferit Paşa’nın istifası üzerine partinin başkanlığını üstlendi, ancak kısa bir süre sonra istifa ederek ayrıldı (1912).
Balkan Savaşı’nda Sazlıdere savunma hattını kurdu. İki oğlu Balkan Savaşı’nda, bir oğlu Çanakkale Savaşı’nda şehit düştü.
TEKNEDE PİYANOYLA BOĞAZ EĞLENCELERİNDE
Fuat Paşa, çağdaş, eğlenceyi seven, coşkulu bir insandı. Boğaz’daki eğlencelere içine piyano yerleştirilmiş mavnalarla katıldığı belirtiliyor. Eli açıktı. Müzisyenlere kutularla mücevherler hediye ediyordu.
KURTULUŞ SAVAŞI’NDA MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN YANINDA
Kurtuluş Savaşı sırasında, 85 yaşında Mustafa Kemal Paşa’nın yanında yer aldı. Sivas Kongresi’nin kararını Vahdettin’e götürdü. Damat Ferit Paşa hükümetinin düşmesinde önemli rol oynadı.
1877’de Tuna Cephesi’nde tümen komutanı olarak Ruslarla savaşıyor ve Plevne hattında savaş dehası ünlü komutan Grandüko Hacı Berzeg’le birlikte bulunuyordu…