BABUG Ergun Yıldız
21.10.2009
Merhaba yeniden.
Uzunca bir süre sonra yeniden yazmak istedim.
Sanırım eskisi gibi düzenli bir şekilde haftalık olarak yazamasam da yinede köşemi kullanmak, eski fotoğrafa yeni bir pencereden bakarken gördüklerimi söylemek, hissettiklerimi ara sıra sizlere de yansıtmak istedim.
“Eski bir fotoğraf” dedim ya, laf ola beri gele söylenmiş değil bu, gerçekten eski.
Üstelik bazı şeyler eskidikçe değerlenirken bizim fotoğraf eskidikçe değersizleşiyor.
O fotoğraf ki, gün geçtikçe bakanlar için ifade ettiği şeyler azalıyor, etkisini ve anlamını yitiriyor.
Sağından durup bakıyoruz, soluna geçip bakıyoruz, fotoğraf yerinde duruyor ama içindeki anlam eksiliyor sanki.
Veya bizim gözlerimizin feri azalıyor ve fotoğrafta dün gördüğümüz bir çok şeyi bu gün artık seçemiyoruz.
Fakat her iki durumda da bir şeyler yitiyor, zaman akıyor demektir ki değişmeyen hakikat budur bizim açımızdan.
Sanırım bu durumu ciddi biçimde ele alarak üzerinde yeniden düşünmek gerekiyor.
Motosiklet cambazlarını bilirsiniz hepiniz.
Bir dairenin içerisine son hızla girer tur atarlar, yavaşlamak hızını düşürmek tepetakla aşağı inmektir, aynı hızı korumak ve aynı çemberde defalarca aynı turu atmak mecburiyeti vardır.
Müthiş bir maharet, ciddi bir cesaret gerektirir bu gösteri.
Fakat pratik olarak ortaya çıkan iş o çemberin içerisinde tur atmış olmaktan ibarettir ve saatlerce de dönse yapılan ilk turda yapılmış olanın tekrarıdır.
Büyük bir heyecanla, göz bebekleriniz büyümüş olarak izlersiniz, toplanmış izleyicinin bütünü açısından baktığınızda bir nevi illüzyondur adeta.
Fakat bizim motorcu hiç hızını kesmeden döner, döner, döner…
Ve çembere girdiği noktadan geri çıkar.
Şu anda Çerkes ulusal hareketi tam bu motorcu ve seyirci örneğindeki gibidir ne yazık ki.
Görünürde müthiş bir hareket var, cesaret ve fedakarlık var bol nutuk ve söylem var, fakat maalesef orta yerde iş yok.
Bizim motorcular yirmi yıldır aynı çemberin içinde dönüyor biz de yirmi yıldır ağzımız açık aval aval seyrediyoruz bu müthiş (!) gösteriyi.
Kimse çıkıp sormuyor ‘’arkadaş ne kadar yol aldın‘’ diye.
Bu çok acı ne yazık ki.
Daha acı olanı ise, o soruyu soracak olanların önce kendilerini sorgulamaları gerektiği için olan bitene göz yumuyor olmalarıdır.
Çünkü bu soruyu soracak olan da arpa boyu yol almamıştır son yirmi senede.
O nedenle motorcularımız geçenlerde askere giden çocuk; doğduğundan bu yana, aynı çemberin içinde aynı turu atmaya devam ederken, bir kesimimiz de sahte şaşkınlık ve hayret nidaları ile gösterinin devamını sağlamaya çalışmaktadırlar ama bu böyle gitmez.
Eğer biz diasporada yitip giden geleceğimizi kurtarmak istiyorsak, eğer biz anayurdumuzda saygın, topraklarının kültürünün ve geleceğinin sahibi bir halk olarak yaşamak istiyorsak bu böyle gitmez.
Belki gider böyle ama yanı sıra gelecek umudumuzu da yarınlarımızı da götürür.
Artık bu halkın evlatları şov izleyicisi pozisyonundan çıkıp, halkının geleceğinden sorumlu birey olarak üzerine düşeni yapmalıdır.
Bunu yapmak için öncelikle her birimiz bu zavallılıkta payımız olduğunu bilerek kendimizi sorgulamaktan başlamalıyız işe.
Daha sonra aynı soruyu motorculara da sorarız:
– Hemşehrim ne kadar yol aldın, diye.