2022 YILININ ÖNEMİ

Çetawe İbrahim

2022 sıradan bir yıl değil! Geçmişimiz ve geleceğimiz açısından önemli bir yıl 2022. Bu önem halkımızın adlarını taşıyan üç cumhuriyetimiz Adıgey, Kaberdey-Balkar, Karaçay-Çerkes’in 2022’de 100’ncü yaşlarını dolduruyor olmasından kaynaklanıyor.

Günümüzde Çerkes halkının varlığı adına yapılmış ne varsa bunların büyük çoğunluğu bu üç cumhuriyetin ürünü. Bu gerçeğin gelecekte de böyle devam edecegi görünüyor. Kısacası Çerkes halkının gelecekte varolabilmesi bu üç cumhuriyetin varolması ile sıkı sıkıya ilişkili.

Bu nedenle 100. Yıl’a her üç cumhuriyetimizde büyük önem veriliyor. Şehirlerimizin caddelerinde 100. Yıl ile ilgili yazı ve işaretleri her tarafta görmek mümkün. 2022 yılı boyunca yapılan etkinliklerin bir çoğu 100. Yıl’a atfen oluyor.

Anavatanımızda durum böyle iken Türkiye Çerkeslerine baktığımızda sanki başka bir alemde yaşıyormuş gibi bir manzara ile karşı karşıyayız. Lafa gelince 8-10 milyon nüfusa sahibiz deniliyor, halkımızın varlığını korumaktan sözediliyor ama 2022’nin sekiz ayını bitirmiş olmamıza rağmen 100. Yıl ile ilgili tık yok. Büyüğünden küçüğüne bu kadar federasyon ve derneğin gündeminde 100. Yıl yer almıyor. Sivil toplum kuruluşları mayıs ayında tüm güç ve enerjilerini tüketip on bir aylık tatile çıkmışlar gibi.

Oysa 100. Yıl’da Türkiye Çerkesleri açısından önem taşıyacak hangi etkinliklerin yapılabileceğine bir göz atalım.

1) Yüz yıl içinde üretilmiş önemli kitaplar bir komisyon tarafından tesbit edilip ’100. Yıl Kitap Sergisi’’ açılabilirdi,

2) 100 yılın en önemli eserlerinin yer alacağı bir ‘’100. Yıl Resim Sergisi’’ düzenlenebilirdi.

3) ‘’100. Yıl El Sanatları Sergisi’’ açılabilirdi.

4) ‘’100. Yıl Dans Müzik ve Şarkı Festivali’’ düzenlenebilirdi,

5) Günden güne gelişme gösteren ‘’100. Yıl Çerkes Sineması Festivali’’ olabilirdi.

Düşündükçe bu öneriler çoğaltılabilir.

Günümüz koşullarında bu etkinlikler olmayacak işler değil. Bunun için önce üç cumhuriyetimizin ve 100. Yıl’ın halkımızın geleceği açısından önemini anlamak gerekiyor.

Sivil toplum kuruluşlarımızın yöneticileri şapkalarını öne eğip bu konuyu düşünsünler. Şahsen sivil toplum yönetiminde olan biri olsaydım 100. Yıl’da hiçbir şey yapmamış yönetici olarak tarihe geçmek istemezdim.