ANAVATANDAKİ DİL ÇALIŞMALARI

Dr. MEŞFEŞŞÜ Necdet Hatam

CC sitemizde anadili ile yazmak, yazışmak, anadili korumak geliştirmek çabalarını karşısında coşku, mutluluk duyuyorum. Tabi ki, başarı için en birincil ilke tek bir alfabede karar kılmaktır. Benim de Latin alfabesi ile yazılmış okuduğum ilk kitap K’ube Şaban alfabesi ile yazılmıştı. Ancak anavatanda yaşar dil çalışmalarını daha yakından izleyebilir hale gelince, Kiril asıllı alfabenin kimi yetersizliklerinin bu alfabeye de yansıtıldığını gördüm.  Diasporadakiler için Latin alfabesi temelli bir Adige alfabesinin gerekliliğine kesinlikle inanıyorum.

Bu, diasporada dilin unutulmasını geciktireceği gibi anavatandaki akrabaları dostları ile anadilde yazışabilmeyi de birlikte getirecektir. Bu konudaki düşüncelerimi Nart dergisi 35. sayısında yayımlamıştım.

Yine hatırlayacaksınız daha önce bu konuda Türkiye’de çok ciddi tartışmalar, çalışmalar da yapıldı. CC sitemizde ortak bir alfabeye gidilebileceğinin zemini oluştuğu inancı ile Nart’taki yazımı anımsatmak istiyorum. Alfabe önerisini bunu izleyecek yazıya bırakıyorum.
____________________

Nart’ın Dil Sayısı için benden istenen “anavatandaki dil çalışmalarını” bütün boyutları ile irdeleyebilmek çok güç. Ancak var olan ana yaklaşımları şöyle sıralamak mümkün:

İlk sözü edilmesi gereken perestroikadan hemen sonra alevlenen Latin temelli alfabeye geçilmesi görüşü. Bu konuda  bilimsel olmaktan uzak  denebilecek çok sayıda proje sunulmakta bunların çoğunun  kendi iç mantığı bile bulunmamaktadır. Her sese bir harf ilkesi ön planda tutulduğu için bugün kullanımda olmayan, bilgisayar programlarında yer almayan işaretlerden oluşmuş spekülatif projeler çoğunluğu teşkil etmektedir. Giderek, alfabenin mutlaka kendimize özgü olması gerektiği düşüncesinden hareketle aile tamğhalarının (arma) harf olarak benimsendiği bir alfabe de oluşturulmuştur. Ancak takdir edilebileceği gibi bunun da pratik değeri yoktur.

Ancak hemen belirtilmesi gereken, Latin temelli bilimsel ve gerçekten dilimize uygun alfabe düzenlenebilse bile günümüzde bunun anavatanda uygulama şansının olmadığıdır. Bunun birincil nedeni, yönetimlerimizin üyesi bulunduğu Rusya Federasyonu’nun konuya karşı duyarlığıdır. Rusya Federasyonu böylesi çalışmaları neredeyse ayrılıkçı  hareket olarak algılamaktadır. Nitekim Rusya Federasyonu Devlet Duması Federasyon içinde Kiril dışı alfabe uygulamasına geçilemeyeceği yasasını kabul edilmiştir.

Yukarıdaki açıklamadan sonra, anavatanda  Latin kökenli alfabe uygulaması önündeki diğer engeller önemini yitirmiş sayılabilirse  de çoğu dilcilerimizin, bilim adamlarımızın, yazarlarımızın böyle bir uygulamayı zaten yanlış bulduğunu vurgulamak gereğine inanıyorum. Yani Rusya Federasyonu engeli olmasaydı bile Latin kökenli alfabeye geçilemeyecekti.

Ben, kendimin de aktif olarak katkıda bulunmaya çalıştığım DÇB ve destekçilerinin Adige dili ve alfabesi sorununa yaklaşımını, soruna çözüm bulma çabalarını daha yararlı ve gerçekçi buluyorum.

Peki nedir bu yaklaşımın önerileri:

1) Adigey ve Kabardey lehçeleri için tek alfabeye geçilmesi.
2) Tek bir yazı diline geçilmesi.
3) Diasporadakiler için Latin temelli alfabe düzenlenmesi.

1) Adigey ve Kabardey lehçeleri için tek alfabeye geçilmesi:
Bilindiği gibi günümüz Adigey ve Kabardey alfabelerinde kimi ortak sesler farklı, kimileri de karşıt harflerle gösterilmiştir. DÇB ilk kurulduğu günden bu yana tek alfabeye geçilmesi çalışmalarını stimüle (canlandırma) etmiş, dilcilerimizle birçok toplantı yapmış, Dünya Adige Akademisi ile konuya yaklaşımda görüş birliği sağlanmıştır. Bu görüş birliğinden sonra çalışmalar daha sonuç alıcı olmuş, Prof. Dr. Kxhumaxue Muhiddin’in projesi üzerinde anlaşma sağlanmıştır. Alfabenin uygulanır hale gelmesi yasama organlarının gerekli yasaları kabulünden sonra mümkün olacaktır. Bu konuda da ilk adım atılmış Kabardey-Balkat Parlamentosu ortak alfabeye geçilmesi için gerekli yasal düzenlemeyi yapmıştır. Adigey Parlamentosu’nun da benzer yasayı kabulünden sonra belirlenecek süre içerisinde uygulamaya geçilecektir.  

2) Tek bir yazı diline geçilmesi:
Tek dile geçilmesi,  elbetteki tek alfabeye geçilmesi gibi kolay olmayacaktır. Ancak DÇB kurulduğu günden bu yana bu görüşü savuna gelmiştir. Dilcilerimiz, yazarlarımızın çoğunun bunun olanaksız olduğu görüşünde olmalarına karşın DÇB kendi yaklaşımını savunmayı sürdürmektedir. Bu çalışmaların uzun erimli bir süreç olduğunun da  bilincindedir. Ancak tek dil dendiğinde hep, günümüzde yazın dili olan iki lehçeden birinin diğerine tercih edildiği, yada edilebileceğinin savunulduğu sanılmaktadır. Bu yanlış sanı özellikle DÇB görüşünün karşısında olanlarca yaygınlaştırılmaktadır. DÇB’de günümüz politik-kültürel ortamında bunun, yani yazın dillerinden birinin ortak dil olarak kabulünün, hayata geçirilmesinin mümkün olmadığının  ayrımındadır. Savunduğu da iletişim olanaklarından en üst düzeyde yararlanılması, çok uzun olmayacağını umduğumuz bir sürede, bir Adige’nin konuştuğunu diğerinin anlar hale gelmesidir. Radyo, tv, gazete, kitap, tiyatro, okul programları vb. sayılabilecek daha birçok kanalla iletişimin yoğunlaştırılmasıyla tek dile gidilebileceğine inanmakta ve bu konularda çaba göstermektedir.

Ancak son yıllarda, alfabenin düzenlendiği yıllarda dilbilimcilerimizin yeterli olmadığı, dil bilgisi kurallarına temel olacak Adigece metinlerin çok az olduğu, bunların sonucunda da alfabenin düzenlenmesinde olsun, dilbilgisi kurallarının belirlenmesinde olsun hatalar yapıldığı görüşü de dile getirilir olmuştur. Kişisel olarak bu görüşün gittikçe ağırlık kazanacağını, alfabenin yine Kiril temelli olarak yeniden düzenleneceğini, dilimizin dil bilgisi kurallarının da günümüz dilbilimi verilerinin yol göstericiliğinde yeniden belirleneceğini umuyorum. Bu arada, DÇB’nin Ağustos ayı içerisinde Nalçik’te gerçekleştireceği Dünya Gençlik Olimpiyatı ve  Altıncı Genel Kurul öncesi, çok önemsediği iki konuda daha toplantı düzenleyeceğini anmakta yarar görüyorum. İlgili bütün tarafların katılımının beklendiği “Anavatana Dönüş Sorunları” konulu ilk toplantı, 17 Mayıs 2003’de Maykop’ta, “Dilimiz” konulu ikinci toplantı ise 7 Haziran’da Çerkessk’te gerçekleştirilecektir. Bu ikinci toplantıda yukarıda sözünü ettiğim yeniden yapılandırma çalışmalarının daha yüksek sesle dile getirilebileceğini de söyleyebilirim.

Çerkessk’te gerçekleştirilecek “Dilimiz” konulu toplantının gündem maddelerinden biri de tüm Adigeler için Adige Dili günü belirlemek. Aslında bu konuda Adigey’de uygulama zaten başlamış bulunuyor. Dönemin Adigey devlet başkanı Carım’ın kararnamesi ile Bersey Wımar’ın hazırlamış olduğu bilinen ilk alfabemizin, 1853 yılı 14 Martı’nda yayımlanmış olması nedeniyle  14 Mart 2000 yılından beri Adige Dili günü olarak kutlanmaktadır.

Ayrıca okullardaki ders saatleri yetersizliğinin getirdiği olumsuzluklar en iyi dil öğretmeni, en iyi öğrenci, çeşitli konularda açılan kompozisyon yarışmaları gibi etkinliklerle  giderilmeye çalışılmaktadır. Kabardey-Balkar’da Adige Psalhe gazetesinin başlatmış olduğu sonradan Xase ve Eğitim-Bilim Bakanlığı’nın da katıldığı Si bze, si pse, si dunay (dilim, ruhum, dünyam) adlı en iyi dil öğretmeni yarışmaları dört yıldır sürmekte gittikçe daha önemsenir hale gelmektedir.

3) Diasporadakiler için Latin temelli alfabe düzenlenmesi:
Ben DÇB’nin Latin temelli Adige alfabesi’nin anavatandakiler için değil, sadece muhacerettekiler için oluşturulması, yaklaşımının daha gerçekçi buluyor bu konudaki çalışmalara da katkıda bulunuyorum. DÇB genel sekreterliğim sırasında, sürgünün 132. yılı nedeniyle Ankara’da yapılan “Dil Konferansında” bu konuyu da gündemimize almıştık. Konuyu yönetimlerimizin de gündemine taşımak için konferansa Adigey’den dönemin Eğitim Bilim Bakanı Bırsır Batırbi’nin, Kabardey-Balkar’dan da Eğitim Bilim Bakanı adına Oşhamaxue dergisi genel yayın yönetmeni Wıttıj Boris’in katılımını sağlamıştık. Katılmış olanların hatırlayabileceği gibi konferansa katılanlar adına yönetimlerimizden diasporadakiler için Latin temelli Adige Alfabesi oluşturulması dileğinde bulunulmuştu.

Ünlü dilbilimcimiz Ç’eraşe Zeyneb adına iki yılda bir düzenlenen dil konferanslarından ilkine -ki, 27-29 Mayıs 1998’de gerçekleştirilmiştir- Fahri Huvaj ile birlikte sunduğumuz öneriyi son dönemlerin bu konudaki en ciddi girişimi  olarak değerlendiriyorum. Konferans özetlerinin  sunulduğu kitapçıktan, diasporadaki Adigeler için Latin temelli alfabenin neden gerekli olduğu savunmamızı aktarmadan önce bu gerekliliği fark etmekte geciktiğimizi itiraf etmeliyim. Uzun bir süre Türkiye’de Latin temelli alfabeyi savunanların başında gelen Sefer Berzeg’e karşı çıkmıştık. Doğrusu, ben daha Adigey’e dönüş yapmadan önce kimi arkadaşlarımızın karşı çıkmasına karşın Fahri Huvaj ile çalışmaları başlatmıştık. Benim dönüşümden sonra Fahri teknik çalışmaları ilerletirken ben de alfabenin tartışılabilir, benimsenir zeminini hazırlama çabası içindeydim. Fahri Huvaj’ın Adigey’de kaldığı sürede de çalışmaları sonlandırıp taslağımızı aşağıda okuyacağınız savunma ile Adige Devlet Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu yukarıda sözü edilen konferansa sunduk.

Diasporadaki Adigelerin anadilini kaybetmemesi için Latin temelli Adige alfabesi gereklidir.

F.M. XHUAJ  Adigey Sosyal Bilimler Araştırma Enstitüsü
H.X.MEŞFEŞ’U Çocuk Hastalıkları Hastanesi Doktor

1) Bilindiği gibi günümüzde  Adigelerin büyük çoğunluğu ( 2/3 ten daha çok) Türkiye’de yaşamaktadır. Ancak üzücüdür ki Adige dilini bilenlerin sayısı gittikçe azalmaktadır.

2) Türkiye’deki Adigelerin kiril temelli alfabeyi öğrenebilmeleri çok güçtür. Altmışlı yıllardan beri bu alfabenin öğrenilmesi çalışmaları yapılmış olmasına karşın başarılı olunamamıştır. Bundan sonra da öğrenilebileceğine inanılmamaktadır. Bunun çeşitli nedenleri yanında,  kendilerinin Latin harflerini kullanıyor oluşunu,  günümüz Adige alfabelerinin Kiril temelli olması ve bu alfabelerin düzeninin güç anlaşılır olmasını da sayabiliriz.

3) Türkiye ve diğer muhaceret ülkelerindeki Adigeler Latin harflerini iyi tanımaktadır. Ayrıca Türkiye dışı diğer muhaceret ülke Adigeleri de Latin harfli Türkçe alfabeye aşinadırlar.

4) Muhaceretteki Adigelerin, özellikle Türkiye’dekilerin anadillerini unutmamaları için kolay öğrenilebilecek, hemen uygulanabilecek Latin temelli Adige alfabesi gereklidir.

5) Zaten bugünkü uygulamada, Türkiye’de yayımlanan kitaplarda geçen Adigece sözcükler Latin harfleri ile yazılmaktadır. Ancak benimsenmiş ortak bir alfabe olmadığı için, çoğunlukla farklı alfabelerle yazılmaktadır. (bu konuda çok sayıda örnek sunabiliriz) Öyle olunca da sözcükler rahat okunamamakta, anlaşılamamakta, bu da Adigece okuyup yazma isteğini azaltmaktadır.

6) Bugün sizlere sunduğumuz Latin temelli alfabe benimsenir ve Türkiye’deki Adigelere ulaştırılırsa dili bilen herkes, öğreticiye gerek kalmadan bir günde okur yazar olabilecektir. (bunu da örneklendirmek mümkün)

7) Muhaceret Adigeleri bu kadar kısa sürede okur-yazar olduğunda benimsenen alfabe ile basılacak kitapların tirajının da bugüne göre çok daha fazla olacağı açıktır. (Adigece kitap yayımının yasak olduğu ülkelerde bu alfabe, yasağı aşmada da  yardımcı olabilecektir.)

8) Sunduğumuz Latin temelli alfabe ile her iki diyalektimiz de rahatça okunup yazılabilecektir.

9) Sürgünün 132. yılı nedeni ile Türkiye-Ankara’da düzenlenen dil konferansında katılanlarca, anavatandakilerin Latin temelli ortak alfabe benimsenmesi konusunda muhacerettekilere yardımcı olunması dileğinde bulunulmuştur. Sözü edilen konferansa Eğitim-Bilim bakanımız Bırsır Batırbi ile Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nden Eğitim-Bilim Bakanı adına “Oşhamaxue” dergisi genel yayın yönetmeni ünlü yazar Wıt’ıj Boris de katılmışlardı.

10) Latin harfleri dünyanın her ülkesinde kolayca bulunabilmektedir. Dolayısı ile Latin temelli Adige alfabesiyle yazmak da kitap yayımlamak da daha sorunsuzdur. Her yerde bulunacak daktilo ve bilgisayarlarla, değişikliğe gerek duyulmadan yazmak, yazılanları sorunsuz olarak çoğaltmak mümkündür.

Dolayısı ile sunduğumuz Latin temelli bu alfabe için hiç olmazsa “denenmesi uygundur” kararı alınabilirse hem Adige diline hem de Adige halkına yararlı olunacağı inancındayız.

Konferanstan istenen sonucun alındığını söylenemez. Geçen sürede konu gündemden düşmemiş sözü edilen alfabenin ulusal varlığımız için ne kadar gerekli olduğu daha belirgin hale gelmiştir. Ancak alfabenin teknik sorunlarının Türkiye’de çözümleneceğine inanıyorum. Seçilecek alfabenin diasporanın ve diaspora ilişkilerinin ortak alfabesi olması konusunda DÇB’nin desteği sağlanmalıdır. Konferansa sunduğumuz alfabenin büyük değişiklik gerektirmeyecek iyi bir örnek olduğunu umuyorum.

Bir önceki yazımda K’uba Şaban alfabesinin en büyük eksikliğinin Kiril alfabesindeki kimi yetersizlikleri gereksiz bir şekilde Latin alfabesine taşımış olduğunu söylemiştim. Bu gereksiz uyarlamalardan en önde geleni kesme işareti dediğimiz, Romen rakamı (I) ile gösterilen im (işaret) yerine (v) harfinin kullanılmasıdır.

Kiril alfabesine göre (I) imi sesi olan bir harf, hem de sessiz bir harf kabul edilmektedir. Ancak bize göre bu sesi olmayan ancak bir çok görevin yüklenmiş olduğu bir imdir.

Alfabe önerisine geçmeden önce günümüzde kullanılan Kiril alfabesindeki eksiklikleri, yanlış saydığımız uygulamaları vermek istedim. Bunun daha sağlıklı bir Latin alfabesi için gerekli olduğuna inanıyorum.

Bu amaçla (I) imine ilişkin Adigey’de üç ayda bir yayımlanan “Zekhueşnığh” adlı derginin 2005-3. sayısında yayımlanan ve dilbilimcilerce kabul gören  makalede de belirttiğim, (I) iminin farklı görevlerinin önerdiğimiz Latin temelli alfabede nasıl karşılanabileceğini ilginize sunuyorum:

Aslında temel sorun dilimizdeki ses sayısının çok yararlanmak durumunda olduğumuz yaygın alfabelerin bu arada Kiril alfabesinin harf sayısının az olmasından kaynaklanmaktadır. Dolayısı ile hangi alfabeyi seçersek seçelim kimi harflere birden fazla görev yüklemek ya da kimi sesleri birden fazla harfle göstermek zorunda kalıyoruz. Zaman, zaman önerilen, her sesin bilinmeyen, tanınmayan bir harf ile karşılamak gibi önerilerin pratik değeri olmadığını, bizim mutlaka, bilinen bilgisayar programlarında yer alan alfabelerden birini kullanmak zorunda olduğumuzu takdir edersiniz.

Ancak bu kurallar iyice irdelenip bir sisteme bağlanmadığında dili bilmeyenlerin okuma yazma öğrenmeleri, hele dili öğrenmeleri çok güç olmaktadır. Günümüzde Adige dilbilgisinin sessiz harf saydığı (I) harfi de görevleri iyi tanımlanmamış harflerden biridir. Bize göre (I) harfini, kendi sesi olmayan, bulunduğu yere göre değişik görevleri yerine getiren yardımcı bir harf saymak gerekir ve dilimizde dört ayrı görevi yerine getirmektedir. Latin alfabesine geçilirken de tüm görevler için bizce farklı görevler farklı imler, işaretlerle gösterilirse alfabe daha kullanışlı olacaktır.

1) (I) iminin görevlerinden biri, aynı harfin hece-sözcük başlarında verdiği farklı sesleri ayırmaktır. Kiril alfabesinde bu şekilde ses veren harfler ve Latin alfabesinde bulabileceği karşılıklar şunlardır:

a) Sözcük başındaki (A) seslisi, biri адыгэ-Adige, анэш-aneş-dayı, апч-apç sözcüklerinde bulunan A sesi gibi hava içeren (Жьы зык1эт-jı zıççet) ses olarak tanımlanan, biri de ane, ade sözcüklerinde bulunan ve Türkçe’de sözcüklerin başında iken verdiği keskin ses olmak üzere iki farklı ses verebilmektedir. Dolayısı ile A harfi Türkçe’deki keskin sesi vermesi gerektiğinde, havalı olanından ayırmak için önüne (I) yardımcı imini almaktadır.

Önerdiğimiz Latin asıllı alfabede sözcük başındaki (A) nın iki sesini ayırmak için ayrı bir im kullanmanın gereksiz olduğunu düşünüyoruz. Türkçe’deki şapkalı, şapkasız A gibi. Dili bilenler, A ile başlayan sözcüğü bilenler ayrı bir ime gerek kalmadan havalı olanı seslendirebileceklerdir. Keskin okunanı zaten Türkçe’deki A sesinin aynıdır. Ayrıca anavatana yerleştikten sonra, muhacerettekilerin sesler arası bu nüansı kaybettiğimizi gözlemledim. İlginç olanı kentlerde doğup büyüyenlerin de bu iki sesi artık ayıramaz olduğudur. Bu süreç içerisinde hava içeren sesi kaybolacağı izlenimini vermektedir. Ki, Kube Şaban’da aynı yaklaşımla iki A sesini ayırma gereği duymamıştır.

  1. b) Hece başlatan (Ы) seslisi harfi, biri ыхьыгъ-yıhığh-götürdü, ышъхьэ-yışhe-kafası, ынэ-yıne-gözü) sözcüklerinde olduğu gibi biri hava içeren, diğeri de Türkçe’deki (I) sesi karşılığı iki sesliyi göstermektedir. Hava içeren Ы sesi dilimizde hiçbir zaman sessiz harflerden sonra gelmez. Ancak  Ы harfi hecenin ilk harfi olduğunda yukarıda sözünü ettiğimiz her iki sesi de verebilir. Dolayısı ile sözcük başında olup  Türkçe’deki (I) sesini vermesi gerektiğinde önüne (I) imini alır.

    Latin temelli alfabede bu sorunun şu şekilde çözümlenebileceğini düşünüyoruz. Türkçe’deki (I) gibi okunması gerektiği durumlarda, yani önüne (I) imini aldığı durumlarda hiçbir ek işarete gerek kalmadan Türkçe’deki (I) harfi kullanılacaktır. İkinci kullanımı olan hava içeren Ы yine diasporada artık çoğunlukla ayırımında olunamayan bir sestir. Çoğu bölgede Yı olarak seslendirilmektedir. Kheberdey diyalektinde anavatan yazı dilinde de bu ses И-Yı ile gösterilmektedir. Hava içeren bu söyleyiş birçok bölgede(Yı)’ya dönüşmüştür, dilin gelişim sürecinde her yerde (Yı)’ya dönüşeceği görüşündeyiz. Onun için Kiril alfabesinde kelime başında Ы ile gösterilen seslerden hava içerenin (YI) olarak yazılmasını Türkçe’deki (I) sesini verenin ise I olarak yazılmasını öneriyoruz. Ki Kube Şaban da aynı yaklaşımla hava içeren Ы sesini  Yı ile göstermiştir. Ancak Türkçe’deki (I) sesini (İ) ile göstermiştir.

  2. c) Yine Kiril alfabesinde sözcük-hece başındaki И harfi kimileyin  Yı sesini vermektedir, kimileyin de Türkçe’deki İ sesini vermektedir.  Biz Yı sesini Yı olarak yazılmasını Türkçe’deki İ sesinin de yine Türkçe’deki İ harfi ile gösterilmesinin uygun olacağını düşünüyoruz. Kube Şaban alfabesinde İ sesi y ile gösterilmiştir. Adigece’de İ sesi sözcük başlarında yer almadığı için bu durum yeterli görülebilir ancak yabancı dillerden dilimize girmiş İ  ile başlayan sözcüklerde İ’yi vy ile göstermek gerekir ki okumayı bir hayli zorlaştıracağını düşünüyoruz.
  3. d) Kiril  alfabesinde sözcük-hece başına gelen E harfi kimileyin YE kimileyin de dar uzun E gibi okunur. Kiril’de bu ayrımı yapabilmek için dar uzun okunan E harfinin önüne I imi konur. Latin alfabesinde YE okunan E nin yerine okunduğu gibi Ye yazılabileceğini uzun ve dar okunan e için de (é) harfinin kullanılabileceğini düşünüyoruz.  Kube Şaban sessiz harfi takip eden bu uzun ve dar e sesini göstermek için de ye harflerini kullanmıştır. Bu durumda sözcük başına geldiğinde vye şeklinde yazılması gerekecektir.
  4. e) Kiril alfabesinde Y harfi hem  уанэ-wane, унэ-wıne olduğu gibi Arapça’daki waw sessiz sesini vermekte,  hem de Iунэ-çivi de olduğu gibi tam Türkçe’deki U sesli sesini vermektedir.  Kiril’de sesli у-yu sessiz у-dan ayırmak için sesli olanı önüne I imini almaktadır. Latin alfabesinde sessizi W ile sesliyi de U ile göstererek bu sorunun yukarıdaki örneklerde olduğu gibi çözülebileceğini düşünüyoruz. Kube Şaban alfabesi her iki sesi de U ile göstererek Kiril alfabesindeki bu sorunu Latin alfabesine de taşımıştır. U seslisinin hiç unutulmaması gereken bir özelliği de Adigece’de hiçbir zaman basit sesli olarak yani tek başına bulunmadığı, mutlaka diftong (aynı hecede yan yana çift ünlü) oluşturduğudur. Günümüzde kullanılan alfabede  гу-guı yürekte olduğu gibi u’dan sonra gelen ı sesi yazılmamakta bu da öğrenmede birçok sorun getirmektedir. Üniversitenin yayınlamış olduğu «Psalhe» adlı dergide Adigece’de ki diftongları inceleyen ve bu yazılımın düzeltilmesi gereğini öneren yayımlanmış makalem de şimdiye kadar bir itiraz ile karşılaşmamıştır.

    2) Adigece’de Türkçe’de olmayan bir özellik olarak bir sesli sessiz bir harften sonra gelip yeni bir hece başlatabilmektedir. Bu durumu belirtmek için Kiril alfabesinde sessiz ile yeni hece başlatan sesli arasına I imini konur. Latin alfabesinde bu görev sessiz harften sonra konan (‘) ile karşılanır.  С1ихыгъ-s’ixığh, с1ахы-s’axı, с1уэн сэгъуэты-s’uen seğhuetı.

    3) Kiril Alfabesinde I iminin üçüncü görevi kimi harflerle yan yana gelerek sıkılı sesleri veren harfleri oluşturmasıdır. Arapça’da bu özellik şedde işareti ile verilmektedir.

    П1- п1астэ, п1алъэ, п1ырып1

Т1- т1агъэ, т1уэк1ы.

К1- к1алэ, мак1уэ

Ц1- ц1э, ц1ыфы.

Ч1-  ч1ыуын, ч1ыгуы.

Ш1- ш1э, еш1э, бэш1агъэ.

Л1-  л1ы, л1ыжъы

Bu özellik iki şekilde verilebilir diye düşünüyoruz. Fahri Huvaj ile birlikte konferansa sunduğumuz bildiriyi, alfabeyi düzenlerken de bu konuyu çok tartışmıştık.

Birinci öneri I iminin Kirildeki bu görevi için de (‘) ‘u kullanmak.

İkincisi de şeddeli-sıkma sesler için aynı harfi iki kez yazmak.  Bu duruma göre yukarıdaki sözcükler iki kurla göre şöyle yazılabilecek.

П1- п1астэ, п1алъэ,     Ppaste, p’alhe,

Т1- т1агъэ, т1уэк1ы.    Ttağhe,  t’ueççı

К1- к1алэ, мак1уэ         Ççale,   makkue (maque)

Ц1- ц1э, ц1ыфы.           Ttse ,    ttsıfı

Ч1-  ч1ыуын, ч1ыгуы.    Ççıwın,  ççıguı

Ш1- ш1э, еш1э, бэш1агъэ.   Ş’e, yeş’e, beş’ağhe   Şşe-yap, ş’e- beşşağhe
Yeşşe-yapıyor yeş’e biliyor

Л1-  л1ы, л1ыжъы          L’ı, l’ıjı                           Llı, llıjı

4) Sözcük sonundaki sesli harfin, Arapça’daki hemze sesinin verdiği sesle sonlandığı durumlarda.  И1-var, е1-dokun  Bu özelliğin de (‘) ile gösterilebileceğini düşünüyoruz.  Yi’    ye’ gibi.

Bu bölüm ile önerdiğimiz Latin-Türkçe temelli alfabenin tam listesini tamlamış oluyoruz. Bu alfabeyi neden önerdiğimizi önceki bölümlerde bulacaksınız. Kimi harflerle ilgili bölümlerin tekrarlanmış olduğunun bilincindeyim. Daha anlaşılır olması için olduğu gibi bıraktım. Aynı kaygı ile, daha önce önerilen kimi Latin temelli alfabelerdeki kimi hatalardan da söz edilmiştir. Yine de sorular oluşur, yeterince anlaşılmaz ya da yeni öneriler olursa özelime yazarsanız konuyu tartışırız. Arkadaşları sıkmaktan çekinilmez ise konunun, site sayfalarında da tartışılmasında da ben bir engel görmüyorum.

Bundan böyle ilgi ölçüsünde bu bölümde bu alfabe ile küçük okuma parçaları verilebilir diye düşünüyorum. İlgi oranında metinlerin içerikleri de daha anlamlı seçilebilir. Çok sayıda kişi ile gerçekleştirdiğimiz testler, dil bilenlerce çok rahat okunup anlaşıldığını göstermiştir.

Halkımıza yararlı olacağı umudu ile…

A – a Adıghe Adige
apç cam
ane anne
pane diken
mate sepet
ma al

Kiril alfabesi de A ve IA harfleri ile gösterilen seslerin her ikisini de sadece A harfi ile göstermenin uygun olduğunu ve alfabeye işlerlik kazandıracağını düşünüyoruz. Nedeni A’lardan birinin üflemeli (jızıççet) olup diaspora Adigelerinin çoğunun artık bunu ayıramaz hale geldiğidir. Türkçe’deki lamba ve lale sözcüklerinde la hecesinin aynı yazıldığı halde farklı okunması gibi. Bir de dildeki üflemeli A sesinin geçtiği sözcük sayısının çok az olması tek A’yı yeterli görmeyi desteklemekte ve alfabeyi, (‘A) gibi pek işlek olmayan bir yazılımdan kurtarmaktadır. Ki (‘A) yazılışı ve temel aldığımız Türkçe alfabeye çok ters düşecek bu da okunuşu zorlaştıracaktır. Yani Ahmet yazıp okuyabildiğimiz halde Latin Adige alfabesinde ‘Ahmet yazılması gerekecek, üflemeli ses ayrıntısını kaybeden diaspora insanına bunu anlatmak güç olacaktır. Sonuç olarak önerimiz  IA ve A harflerinin her ikisini de A ile göstermek ve okumaktır. Dili bilenler kimi sözcüklerdeki A harfini üflemeli olarak okuyabileceklerdir.

Б – б bane güreş
B – b bın evlat
be çok

Türkçe’deki B harfidir.

Дж – дж ce çağır
C – c cane elbise, gömlek
carı işte

Türkçe’deki C harfidir.

Ч – ч maçe çatlıyor
Ç – ç çate kılıç
çe dalak
Чъ – чъ üzerinde uzlaşma ile çh
Ç – ç 

Türkçe’deki Ç harfidir. Kiril alfabesinde Ч ve Чъ seslerinin her ikisini de tek Ç ile karşılanabilir. Beklenti yine dil bilenlerin sesi içinde geçtiği sözcüğe göre seslendirmelerini yapabilecekleri yönündedir. Aslında (Ч) için ç ve (Чъ) için de çh yazılımı da önerilir ve uygundur. Dil bilenlerin okuma yazma bilmesi, Adıghece yazılmış metinleri okur hale gelmeleri ilk etabı aşılır da, dil bilmeyenlere bütün gerekli sesleri ile Adıghecenin öğretilmesi aşamasına gelinirse yapılabilecek kolay bir ekleme.

Çç – çç Ççenççe yumurta
ççı yer
ççeraxhu tabanca

Kiril alfabesindeki (I) işaretinin sıkma, pekiştirme, görevi aynı harfin tekrarlanması ile karşılanmıştır.  Ppaste – п1астэ,  llığe – л1ыгъэ, ççeraxhu – к1эрахъу, şşüı – ш1у,  ffı – ф1ы  ttı – т1ы.  Ч1ымаф – ççımaf.  Burada da hem (к1) hem de (ч1) harflerinin çç ile karşılandığını fark etmişsinizdir. Birinci etap için yeterli gördüğümüz bu karşılama ikinci etapta yetersiz hale gelirse (к1),  çç ile ve (ч1)  de ççh ile karşılanacaktır. Dili çok iyi bilenler ilk etapta da bu yazılımları tercih edebilirler.

Ц – ц tse diş
Ts – ts tsı tüy

Kiril alfabesinde önceleri alfabe içinde ayrı harf olarak sayılmazken daha sonraki yıllarda ayrı harf olarak sayılmaya başlayan Цу harfini hece olduğu için ayrıca harf olarak karşılanmaması gereğini düşünüyoruz. Kiril’deki her harfi nasıl karşılayabileceğimiz değil Adıghece’yi Türkçe ağırlıklı Latin harfleri ile nasıl yazabileceğimizi ilke edindiğimiz için (цу) hecesinin çüı olarak yazıp okumayı öneriyoruz.

Д – д dane ipek
D –d dıdı çuvaldız
made dikiyor

Türkçe’deki D harfidir.

Дз – дз dze ordu
Dz – dz badze sinek
dzıwe çuval
Э – э me koku
E – e  te biz
sane üzüm, şarap

Türkçe’deki E sesine yakın bir sestir.  Burada da Kiril’i olduğu gibi Latin’e aktarma ilkesi ile hareket edenlerin yanlışlığına düşmemesi gereğine inanıyorum. Aslında (I)’nın kendi sesi olmayan bir işaret olduğunu ve bir görevinin de aynı harfle gösterilen üflemeli ve üflemesiz sesleri ayırmak olduğunu hatırlarsak. Kiril alfabesi ile sözcük başında (IЭ) yazma gereği olmadığını da fark ederiz. Yani şimdiki uygulamanın yanlış olduğunu. Çünkü Э harfi kiril alfabesinde de tek bir sesi göstermekte karışabileceği başka bir E sesi bulunmamaktadır. Dolayısı ile ’E yazılışına kesinlikle gerek yoktur. Uzak olmayacak bir gelecekte yeniden yapılacak düzenleme ile Kiril için de bu düzeltmenin yapılacağı umulur.

Е – е,
hece başında YE ya da É. Sessiz bir harften sonra é. Bu harfin görevlerini Latin alfabesine sağlıklı aktarabilmek, düzenlenen önceki alfabelerde düşülen hatalara düşmemek için, bu harfin Kiril alfabesindeki fonksiyonlarını iyi kavramak gerekiyor.

Bu harf hece başında olduğunda yer aldığı sözcüğe göre  (Ye) ya da Türkçe’de bulunmayan dar ve uzun bir e harfi gibi okunmaktadır. Sessiz bir harfi izlediğinde ise dar ve  uzun okunan bir (e) sesidir. Sözcük başında (Ye) sesi veren E’yi zaten iki ses verdiği için iki sesle karşılıyoruz.  Ехьы-yehı,   етын-yetın, есын – yesın

Hece başında olsun, sessiz bir harfi izlediğinde olsun verdiği dar uzun e sesini  Fransız alfabesinden ödünç aldığımız bir harf ile (é) karşılıyoruz. Kiril alfabesinde  (E) harfi uzun dar e sesi vermesi gerektiğinde kullanmak zorunda olduğumuz (IE) şekli için önerilen (‘e)  yazılışı Latin alfabesinde gereksizdir. Çünkü Kiril alfabesinde (I) işaretini önüne koymadığımızda (E)  sesi (YE) ile karışabilecekken, (é) nin önüne (‘) konmadığında karışacağı başka bir ses yoktur.  S’éxı – benden alıyor. Eylem çekimindeki (‘) ‘u sözcük başındaki (‘é ) yazılışı ile karıştırmamak gerekir. Buradaki (‘) , kirildeki (I) işaretinin kesme görevini yerine getirmektedir. Yani daha önce yazdığımız gibi sessiz bir harfi izleyen ve yeni bir hecenin başladığını gösteren bir işaret. Kendisinden önce gelen sessizin ayrı hece olduğunu gösteren bir işret. P’alhe, p’e, s’axı, t’uı de olduğu gibi.  Ama éxı – alıyor da (‘é) yazılışına kesinlikle gerek yoktur. Apostroftan arındırma da alfabeye çok işleklik kazandırmaktadır.

Ф – ф fe
F – f  feri fe sizi gidi sizi
fade içki

Türkçe’deki F’dir.

ФI – фI Ffı iyi
Ff – ff ffexhuıs selamlama
ФI – фI Ffı iyi
Ff – ff ffexhuıs selamlama

Г – г           G – g         guı, agu, guıwız, guırıt
Gh – gh      Gh – gh     Adıghe, ghını, paghe,

Bu harf Kiril alfabesinde iki sesin harfidir. (О) ya da (У) harflerinin önünde Türkçe’deki G sesini vermektedir. Diğer harflerin önünde ise Türkçe’deki yumuşak Ğ‘nin sesini vermektedir. Latin alfabesinde G sesini G ile yumuşak Ğ sesini de gh ile karşılamanın uygun olacağını düşünüyoruz.

Гъ – гъ ğemaf yaz
Ğ – ğ ğer esir
ğıbze ağıt

Türkçe’deki yumuşak Ğ harfini dilimizdeki daha sık geçtiği için Гъ yerine öneriyoruz.

Х – х хы altı, deniz
x – x мэхын bayılmak
хэхын seçmek

Sözcüklerinde yer alan Türkçe’de olmayan bir sestir. X ile gösterilmiştir.

Хь – хь ha köpek, arpa
H – h halığu ekmek
hın götürmek

Sözcüklerindeki gibi kirildeki Хь karşılığıdır. H harfi bir de kimi sesleri elde etmek için yardımcı harf olarak kullanılmıştır. Kimileyin Kiril’deki Ь kimileyin de Ъ yerine. İlgili  harflerin sırası geldikçe yeniden söz edilecektir.

Хъ – хъ хhı tuzak
Xh – xh хhedan bez parçası, çaput
pxhe odun

Yukarıdaki sözcüklerde yer alan ve Türkçe’de olmayan ”hı” sesidir.

Ы –ы baba
I – ı ıx ondan al
ığ tut

Kiril alfabesinde Türkçe’deki (I) sesini vermesi, üflemeli (I) sesinden ayırması için (Iы) yazıldığı gibi ‘I yazılmasını gerekli görmüyoruz. Dil Çalışmaları -2’de açıkladığımız gibi diasporada ve Kabardey diyalektinde üflemeli Ы sesi (Yı) sesine dönüşmüştür. Adigey diyalektinde de üçüncü tekil şahıs önekidir. Ve YI olarak yazılması önerilmektedir.

И – и tiwın evimiz
Hece başında iken YI
ya da İ – i
sessiz bir harfi izlediğinde sadece i
sibeş sopam

Harfin yukarıda açıklanan özelliklerinin kavranmaması kimi Latin alfabelerinde gereksiz, fazla yazılışları eklemiştir. Kiril alfabesinde hece başındaki И harfi, Yı değil de Türkçe’deki İ gibi okunması gerektiğinde önüne (I) işaretini almak zorundadır. Ancak bundan esinlenerek Latin alfabesinde de bunu ‘İ olarak göstermek son derece gereksizdir. Çünkü (И)’nin Yı sesi Yı olarak yazılmakta İ’nin de karışacağı ses bulunmamaktadır.

Ж – ж  Жъ – жъ maje tarak
J – j  je ağız
tıjın gümüş

Türkçe’deki J harfi gibidir. Yer aldığı sözcüğe göre farklılıklar gösterir.

K – к Kuı araba
K – k  kuame budak
kuıpççe öz

Türkçe’deki K sesidir

КI – кI que git
kendisinden sonra О, У harfleri geldiğinde verdiği sesi Q – q  ile karşıladık  maque gidiyor
quaççe gidiş

КI – кI  О, У  dışındaki harflerden önce Çç ile karşılandığını yukarıda açıklamıştık.

Kъ – къ khame kama
Kh – kh makhe ses

Sözcüklerindeki Türkçe’de olmayan kalın bir K sesi, Arapça’daki kaf

Л – л et
L – l melı koyun

Türkçe’deki L sesidir.

Лъ –лъ lhı kan
Lh – lh  plhen bakmak
lheğuın görmek

Yukarıdaki sözcüklerde yer alan Türkçe’de bulunmayan bir L sesidir.

ЛI – лI Llı erkek
Ll – ll llığe erkeklik
llenığ ölüm

Yukarıdaki sözcüklerde bulunan Türkçe’de bulunmayan bir L sesidir.

М – м mate sepet
M – m marı işte
maze ay

Türkçe’deki M harfidir.

Н – н anne
N – n nanıw çoçuk
nenej nine

Türkçe’deki N harfi, sesidir.

O – o, Kiril’deki bu harf hece  başında iken УЭ ya da Iуэ gibidir. Sessiz bir harfi izlediğinde sadece ue sesidir. Alfabemizde (У) harfinin sessiz olan sesi W ile sesli olan sesi ise U ile gösterilmiştir. Dolayısı ile Kiril’deki O harfinin sessiz У ile başlayanı WE ile gösterilmiş, sesli Iye ise ue olarak karşılanmıştır. Kiril alfabesindeki o harfinin fonksiyonlarının iyi kavranmamsı, kimi Latin temelli alfabelerde ‘O –  ‘ue  gibi gereksiz yazılışların önerilmesine neden olmuştur. Türkçe’deki O sesi Adigey yazı dilinde yoktur. Kabardey yazı dilinde vardır genelde de uzun o şeklindedir. Khoque – geliyor, khowıv – duruyor.

Ue – öt, söyle     que – git, maque – gidiyor, kuetsı – buğday, kuenı – ambar

O ya yakın Ue arası bir sestir. Dilimizde çift ünlü, aynı hecede yan yana iki ünlü olarak bulunur.

Üe – Ö ye yakın Üe arası bir sestir Çift ünlüdür.

П – п pane diken
P – p pe burun
ape parmak

Türkçe’deki P harfidir.

ПI – пI ppırıpp
Pp – pp

P sesinin sıkıştırılmış şeklidir.

Р – р arı evet
R – r rétı ona veriyor
serı ben

Türkçe’deki R sesidir.

C – c sane sape
S – s sesıy syane

Türkçe’deki S harfidir.

ЦI – цI ttse ad
Tts – tts ttsıfı insan
mattse

Türkçe’de karşılığı yok.

Ш – Щ – Шъ şate kaymak
Ş – ş şı at
pşaşe kız

ШI (Adigey)   ЩI (Kabardey)  Şş – şş  şşı – yer, maşşüe – ateş, şşüığe – iyilik,

Т – т tın hediye
T – t  mate sepet
terı biz

Türkçe’deki T sesidir.

ТI – тI)    Tt – tt          Ttı – koç,
Kiril alfabesindeki (I) işaretinin pekiştirme fonksiyonudur. Kesme fonksiyonu daha önce açıklandığı gibi (!) ile karşılanmıştır.

У – у   U – u : Dilimizde çok önemli bir sestir. Sözcük başında ise ya sessizdir ki W ile göstermiştik ya da sessizden (I) işareti ile ayırt edilen (Iунэ) deki gibi olup U ile karşılanmıştır. Sessiz bir harften sonra geliyor ve heceyi oluşturan bir ses ise eğer, mutlaka diftongdur yani aynı hecede çift ünlüdür. Kendisinden sonra mutlaka ı, i, e, é, a seslilerinden biri gelir. Bunun istisnası u sözcüğün son sesi olma ve yer aldığı son hecenin, heceyi oluşturan başka bir sesliyi içermesi durumudur. Bu durumda çift ünlü değildir ve son  heceyle birlikte okunan kısa bir u sesidir.

Uıt – önünde duruyor, uıne – çivi, kuı – araba, guı – yürek, yıui xehajığ – deyip yok oldu, kui yı’ – arabası da var,  maque – gidiyor, kued – çok, kue -bacak, uéxı kaldırıyor, guéxı – ayırıyor, kuame – budak, dal, kuaxhue – dirgen

Yıgu – kalbi, yemı’u – söyleme!

Ü – ü   Kabardey diyalektinde bu ses yoktur.  Adigey diyalektinde ş, şş, ts-ç, dz, j, seslerinden gelen U yerine Ü yazılır. Kirilde her durumda (У) yazılır ancak sözü edilen seslerden sonra gelen У sesinin ü ye yakın okunması gerektiği kural olarak verilir.

В – в vakhe ayakkabı
V – v vağue yıldız
mave sürüyor, kaynıyor

Türkçe’deki V sesidir.

У – у Wane eğer
W – w  wate çekiç
wıne ev

Arapça’daki waw sesini verdiğini daha önce de açıklamıştık.

Й – й yet ver
Y – y yınıj dev
maye sıva yapıyor

Türkçe’deki y harfinin aynı sesi verir.

З – з bir
Z – z maze ay
zırız birer

Türkçe’deki Z harfinin aynıdır.