ÇERKESLER KADINLARINA SAYGILI DEĞİL

Dr. MEŞFEŞ’Ü Necdet Hatam

08.03.2008

Evet bizler kadınlarımıza saygılı değiliz. Dernek yönetimlerimizdeki kadınların yok denecek kadar az olması bunun kanıtı. Kadınlarımız çoğunlukla yönetimlere “bir iki bayan da olsun” ya da “hep başkanın tarafını tutar” düşüncesi ile alınırlar…

Ancak sakın buradan hareketle Çerkes ailelerinde son sözü erkeklerin söylediği, söyleyebildiği kanısına da kapılmayın. Çok yanıltıcı olur bu. Bu uyarı Çerkes olmayanlar içindi. Çerkesler zaten son sözün kadınlarda olduğunu yaşayarak öğrenmişlerdir.

Çelişki, iplerin erkeklerde olduğu, erkeklerin dilediklerini kadınlarına yaptırabildikleri görüntüsüdür. Çünkü kadınlarımız akıllıdır. İpler kendi elinde olduğu halde erkeğinin dediğim dedik rolünü oynamasına ses çıkartmaz. Bu özellik acaba genetik mi diye düşünmezlik edemiyorum kimileyin… Ancak folklorumuzun etkisinin etkisi kesin gibi geliyor bana…

Halk danslarımızda da öyle değil mi? Sert figürleri yapan, uçmaya kalkan, ne denli yiğit, ne denli onurlu, ne denli gururlu olduğu gösterilerinde bulunan hep erkektir. Ancak bir bakmışsınız kızımız dansı sonlandırır, bir anlamda erkeğin havasını alır. Çünkü geleneklerimize göre dansı sonlandırma hakkı dans eden bayanındır. Dans boyunca kızımız son noktayı kendisinin koyacağı bilinci ile erkeğin dilediğince tek yetkili görüntüsü vermesine izin verir hafif mahcup bir eda ile.

Kadınlarımızın bu edası Ç’ereşe Tembot’un “Насыпым Йыгъуэгу – Nasıpım Yığuegu” romanına Türkçeye çok zor çevrilebilecek bir sözcükle yansımıştır.

Anne kız iki kadın yolcusu olan öküz arabası bataklıkta kalmıştır. Çocuk yaştaki sürücü arabayı bataklıktan kurtaramamaktadır. Durumu gören Dolet, ilgilenir, arabayı yardım amacı ile yanlarına yaklaşır. Kadınlar kenara çekilir. İşte bu kenara çekilmeyi ünlü yazarımız Ç’ereşe Témbot bakın, nasıl buram buram xabze kokan bir tümce ile anlatır:

“Бзылъфыгъит’уыр, шъуыз ныбж хэќуэтагъэ хьазырырэ, пшъашъэрэ загъэўкIыти уыќуэтыгъэх. – Bzılhfığit’uır, şüız nıbj xequeteğe hazırıre, pşaşere zağewççıti uıquetığex –Biri yaşlıca diğeri genç kız, iki kadın utanır gibi yapıp (kendi kendilerini utandırıp) kenara çekildiler”.

Peki örgütlerimizin başarısızlığının temelinde de erkeklerin toplumsal çalışmalara, kadınları ortak etmemesi, edememesi yatmıyor mu? Son sözü söyleyen evin kadını olmasaydı bugün anavatana yerleşik Dönüşçü sayısı daha fazla olmaz mıydı?

Mış gibi olan her şeyimizle yüzleşme zamanı gelmedi mi?

Kadınlarımıza gerçekte saygı göstermediğimiz konusunda Sayın Talebe ile görüşlerimiz örtüşüyor olmalı ki bakın o da forumda nasıl bir dilekte bulunmuş. Dönüşü her başlığa taşıma alışkanlığım olmasa Telebe’nin dileklerine canı gönülden katıldığımı söylemekle yetinebilirdim. Kuruyası huyum buna engel. Talebe’nin izniyle yukarıdaki güzel dileğe küçük bir eklemede bulunuyor ve Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum:

“Evlere hapsedilmekten kurtulup, “çocuklara bugün sen bak, ben derneğe gidiyorum” diyebilecekleri; düğünlerde en önde güzel oyunlarımızı sergileyebilmekleri; “Thamade” olabilecekleri… eşlerine, “Ben anavatana dönüyorum… İstemiyorsan sen kalabilirsin… çocuklardan da isteyenler yanında kalabilir… Bir gün gelir görüş değiştirir, “benim yerim eşimin yanıdır” der, Anavatana dönersen, beni, seni bekler bulacaksın” diyecekleri günlerin özlemi ve umuduyla cefakar, vefakar ve asil Çerkes kadınlarına ve tüm dünya halklarının kadınlarına: Her şey gönlünüzce olsun…” diyorum…