ÇERKESLER ve ŞARK

Kuban Paul Seauhmann
14.11.2004

Diasporada yaşayan nüfusun fazlalığı durum değerlendirmelerinde sık hata yapılmasına neden olabiliyor. Coğrafi ve kültürel olarak nerede olduğunuzu bilmekten çok nereden geldiğinize bakmalısınız.

Kuzey Kafkasya cumhuriyetleri ve Çerkesler Şark mıdır? Yani Doğu mudur?

Coğrafi olarak? Hayır.

Kültürel olarak? 2 kez hayır.

Bunun önemi var mıdır? Evet.

Çevrenizde; Şark kültürünü benimsemiş, hatta daha ileri giderek başkalarına dayatacak kadar haddini şaşırmış insanlarımıza tanık oluyorsunuzdur.

Şark’ta temel yapı ‘arabesk’tir. Mimariden müziğe, geleneklerden politikaya kadar her alanda bunu görebilirsiniz.

Diasporada Kuzey Kafkasya üzerine yürütülen değerlendirmelerdeki önemli unsur Kuzey Kafkasya politikalarına karşı Şark politikaları üretilmesidir. Bu yeni bir şey de değil. 1864’ten önce de durum aynıydı. Ruslarla ilişkiler konusunda politika üreten atalarımızın karşısında; Şark’a gidip gelmiş ve onların uşağı olmuşlar, Rusya ile savaşta aynı kışkırtıcı rolü oynamıyorlar mıydı? Bire bir aynı. Ne eksik, ne fazla.

Olan kime oldu? Kendimize.

Pekiyi. Bazı insanlarımız Şark politikalarını neden benimserler? Bunu yanıtı iki kademelidir. İlki; Çerkeslikten vazgeçip seçtikleri yaşam biçimi onu gerektirir. İkincisi maddi çıkarları.

Çetin Altan bir makalesinde buna ilişkin çok güzel bir tespit yapmış. Aynen aktaralım: Şark’ta politika; yönetilenlerin yaşamıyla değil, yönetenlerin egemenliği ve sağlayacakları özel avantalarla ilgilidir sadece…

Ve bunu maskelemek için, birkaç şoven nutukla demeç de yeter:
– Gerekirse, 140 bin şehit daha verir, Atina’yı da alırız…

İşin ‘püf’ noktası burada. Bilgi, iletişim ve teknolojinin sınır tanımadığı bir dönemde ‘arabesk’ düşüncenin üretebileceği tek şey düşmandır. Tüketeceği de 10, 50, 500 bin, 1 milyon şehit. Bu arada olan toprağın altına girene oluyor. Şark tipi politikaların en belirgin özelliği de çitlerin dışında durup; eğitimsiz, bilgisiz, kanı damarında hızlı akan gençleri çitin içine atmaktır.

Bir de bu tür insanların kahramanlıkları arkalarının sağlamlığıyla doğru orantılıdır. Güçlü birilerinin himayesindelerse inanılmaz kıyıcı, can yakıcı olurlar. Aksi durumda elpençe divan dururlar.

Amerika’nın Irak’a girdiği günü anımsayınız. Saddam devrildi. Irak halkı Saddam’ın heykelini terlikleriyle dövdüler. Çünkü artık arkalarında daha güçlü biri vardı. İşte arabesk politikanın halka yansıması budur.

Şimdi sırtlarını dayadıkları güçlere güvenip, Kuzey Kafkasya politikasını ‘Şark’laştırmaya çalışanları anlayabiliyor musunuz? Sağcı ve Şark tipi politika güden liderlerin ve yönetici kadrolarının tek dertleri vardır. Daha çok kazanç. Kültürmüş, sanatmış, gelenekmiş, dilmiş. Onların gözünde zerre kadar önemi yoktur.

İyi de o zaman; neden vatan, millet, şehit, bayrak bu insanların dillerinden düşmez? Çok basit. Eğitimsiz kitleleri yönetebilmenin en etkili ve kolay yolu budur da ondan.

SonSöz
Çerkes, çıkarı için geleneklerini terk etmeyendir. (Kuban
)