DERNEKLERİMİZ ve DERNEKLERİMİZİN RUHU GENÇLERİMİZ

YEMUZ Nevzat Tarakçı
05.01.2008

Kültür ve kimlik tutkusu olanlar.Güzel kültürlerinin tatlı rengi ve hoş kokusuyla bezenenler.

Bencil dünyamızın geldiği, kültür ve medeniyet yarışının önemini kavrayanlar.

Dilsiz, inançsız, kültürsüz yaşanamayacağının farkına varan güzel insanlar. 

Bu ideali, bu duyarlılığı, gençlikle paylaşıp onları iyi yetiştiremezsek, ham bir hayalin ilerisine geçemeyeceğimizin farkındayız değil mi? 

Gençlik olmadan geleceğimizin olamayacağının,

Gücümüzün kültürümüz, kültürümüzünse gücümüz olduğunun bilincindeyiz değil mi?  

 

Biz ne yapıp ne edip, kültüre duyarlı gençlik yetiştirmeliyiz.

Bunun içindir ki biz büyükler, kültürümüzü kusursuzca yaşamalı, model oluşturmalıyız.

Yeri geldikçe gençler gibi düşünmeli, onların ruh yapısını çok iyi kavramalıyız.

Biz, kültürümüzü orijinal paketiyle albenili hale getirip, yeni neslin beğenisine sunmalıyız.  

Sanırım ancak o zaman gençlerimizin kültürüne karşı sevgisi, sevdası, tutkusu oluşacaktır. 

Yol var mı ki sevmekten, sevdirmekten başka! 

Gençlerin, kültürü, kimliği adına yakıcı tutkusu olmalı.

Büyükler bu tutkuyu oluşturmalı.

Bu tutku sıcak, sımsıcak dernek ortamlarında oluşmalı.

Dernek yöneticilerinin kucakları sıcacık olmalı, kolları çok geniş açılmalı, yüzleri her daim gülmeli.

Dernek başkanları, projelerinin en realistini en kapsamlısını, harcamalarının en hacimlisini gençler için yapmalı. 

Dernekler, gençlerin karmaşık dünyasında sıcacık bir ana kucağı olmalı.

Gerilimden uzak, sevgi, şefkat, hoşgörü ortamı olmalı.

Hayata küsenler, yanlışlarından kurtulmak isteyenler derneğe sığınmalı.

Gençler hayat bulmalı dernekte.

Dernek, kültür limanı, hayat kaynağı olmalı.

Genç, enerjisini, buradaki sosyal, sanatsal ve kültürel etkinliklerle harcamalı, yeni enerjilerle, ümitle dolmalı, gözünü yeni ufuklara dikmeli.

Yürekleri sancılı,

Bakışları bulanık gençlerimizin huzur limanı olmalı.

Yüzler gülmeli, ruhlar huzura ermeli derneklerde.

Dostluklar sıcacık ve kalıcı olmalı bu kültür merkezlerinde. 

Artık yıkılmalı derneklerin o eski imajı.

Kültür sevenlerin, insan sevenlerin, yüzü gülenlerin şen ortamı olmalı.

Tatlı müzikleri, güzel sohbetleri, neşeli gençleri, anlayışlı, hoşgörülü, babacan dernek yönetimiyle sevgi ve kültür atmosferi olmalı derneklerimiz. 

Gençler, iple çekmeli hafta sonlarını, dernek programlarını.

Yazanı, çizeni, okuyanı, oynayanı, çalanı, eğleneni, sohbet edeni, yiyeni, içeni, dinleyeni, izleyeniyle gökkuşağı gibi rengârenk bir dünya olmalı derneklerimiz.  

Nabız atışları yavaşlamış, isyan kıyısında gezintiye başlamış gençlerin huzur limanı olmalı derneklerimiz. 

Hayatın keşmekeşinde yalnız kalan, zihinleri karışan gençlerin, gönül akordunun yapıldığı mekân olmalı derneklerimiz. 

Kavga mı, kin mi, kıskançlık mı? Asla olmamalı kardeşler arasında.

Tatlı, doyumsuz sohbetlerimiz, saygın thamadelerimiz, demli çaylarımız, boy boy delikanlılarımız, zarif saygılı kızlarımızla apayrı bir dünya değil mi derneklerimiz? 

Sevgi oluşur, samimiyet gelişir, güzellikler büyür bu hoş ortamda. 

Kim demiş burası bir dernek diye?  

Bir okul, bir fakülte, bir kültür merkezi burası!

Estetik davranış kazanma merkezi,

Sağlıklı iletişim kurmayı öğrenme merkezi.

Ana dili güzel konuşma,

Stres ve sıkıntılardan uzaklaşmak için terapi merkezi.

Sosyal ilişkileri zirveye çıkarma,

Tarih şuuruna erme merkezi.

Dili, kültürü, kimliğiyle sarmaş dolaş, insanca, hayatı doğru yaşamayı öğretme merkezi.  

Bu ruh ve bu güzelliklerle dolmalı, taşmalı derneklerimiz.

Sevgili üniversiteli gençlerimizin gittikleri şehirdeki evleri, sıcacık yuvaları, anneleri, babaları, sığındıkları limanları olmalı derneklerimiz. 

Eğer, gençlere bu imkânı tanımayan,

Bu konuda beyin fırtınası yapmayan,

Proje üretmeyen,

Ümitsizlik cenderesinde günü kurtarmakla,

Ezberini tekrarlamakla meşgul olan dernek başkanımız varsa, yandık demektir. 

“ Her gün dernek kapısını ben açıyorum! ” yiğitliğiyle öğünen, dernekteki okey masasında günü öldüren, dernekleri kahvehane ve dedikodu hane haline getiren başkanlarımız varsa vay halimize! 

Gün, derin uykudan uyanma günüdür!

Gün, gençliği yeniden keşfetme ve kültürle besleme günüdür!

Gün, kıskançlıkları, kini, nefreti unutma günüdür!

Gün, kardeşliği hatırlama, onu besleme, büyütme günüdür!

Gün, yok olmamak için yarını kurtarma operasyonu için ne gerekirse samimiyetle gereğini yapma günüdür!

Gün, büyük düşünme günüdür!

Gün, elleri tutuşturma, yürekleri birleştirme günüdür!

Gün, samimiyet sınavını başarıyla verme günüdür!

Gün;
Kardeşliklerin hatırlandığı,
Dostlukların icra edildiği,
Öfkelerin yenildiği,
Kin ve nefretin yok edildiği,
Sevgilerin çoğaltıldığı,
Yarışların güzellikler için yapıldığı,
Kırık kalplerin tamir edildiği,

Gençlerimizin, sevgisiz, anlamsız ve ışıksız yaşamayı bırakıp,

İnanarak, coşkuyla yaşamaya yöneldikleri gün olmalı.

Gençlerin heyecanla dolduğu, ruhlarının doyduğu, gün olmalı. 

Düşünün, gençlerimizin ekseriyetinin başarı merkezli yaşadığını.

Düşünün, yaptıkları işe ruhlarını kattıklarını.

Düşünün, tutkularından dolayı her sabah yataklarından aşkla fırlayıp kalktıklarını.

Düşünün, güzel ana dilleriyle konuşan, ana diliyle hayal eden, ana diliyle rüya gören, sevgi diliyle muhabbet eden, sevdayı, aşkı, hoşgörüyü kendi diliyle yaşayan gençleri hayal edin. 

Bir düşünün bu gençlerin, sevginin tükenmez gücünü anladığını, gönül yapmak için, insanlığa bir şeyler katmak için yaşadığını. 

Bir düşünün, güzel gençlerimiz tarafından inceliğin, sabrın, cesaretin, birbirini sevmenin, gereği gibi anlaşıldığını, layıkıyla yaşandığını.  

“İnsanları insan, en değerli yaratılan” olarak gördüklerini bir düşünün.  

Bir düşünün, bizi biz yapan değerlerle bezenmiş gençlerin oluşturduğu güzel toplumumuzun yeni bir geleceğe uyandığını. 

O zaman, gençlere inananlar da inanmayanlar da,

Daha özgün düşünen,

Kendi kendine yeten,

Hayalden gerçeğe geçen,

Kültürüyle, inancıyla bütünleşen idealist genç ruhun yansımalarını birlikte görecek

Ve mutluluktan başlar göklere erecektir.  

Açtığımız her bahçede baharmış, doğru.
Hangi dala el atsak yemiş varmış, doğru.
Doğrudur en güzel dünyada olduğumuz,
Fakat nedendir ya Rab bu susuzluğumuz.
Suyu gürül gürül akan çeşme başında?

(Cahit Sıtkı TARANCI) 

Bu toplum, bu kültür, bu gençlik için son dererce önemli konumda bulunan dernek başkanlarımız, yöneticilerimiz, büyüklerimiz, çıkmazlarımızdan kurtulabilmemiz için mutlaka:

“ Ya bir yol bulmalı! ”

“ Ya bir yol açmalı! “

“ Ya da ( Allah rızası için) yoldan çekilmeli!”